Padişah Nuşirevan atıyla yola
düşmüş, atını ok gibi sürüyordu.
Yolda yay gibi beli bükülmüş
bir ihtiyar gördü.
.O ihtiyar, bir kaç meyve
fidanı dikiyordu.
Padişah dedi ki:
Saçın sakalın süt gibi ağarmış.
Ancak birkaç gün ömrün var. Neden buraya ağaç dikiyorsun?
İhtiyar, padişaha fazla
söyleme dedi, bizim için birçok kişiler fidan diktiler.
Bu yüzden meyvelerini yedik,
devşirdik.
Bizim de başkaları için
dikmemiz lazım.
Elden geldikçe adım atmalı,
her adımda düzen gerek.
İhtiyarın bu sözleri padişaha
hoş geldi.
Bir avuç altın verip al dedi.
İhtiyar, kutlu padişahım
dedi, ağacım şimdiden meyve verdi.
Ömrüm, yetmiş yıldan fazla
uzasaydı bu mahsulden daha iyi bir mahsul elde edemezdim.
Bunu sen de bilirsin.
Hâlbuki bu gün ektiğimi on yıl bekledim.Bugün ektiğim, bugün altın meyve verdi.
Padişah bu sözden memnun
oldu.
O yeri de ona bağışladı, oradaki suyu da ihtiyara bağışladı.
SANA BU GÜN BİR İŞ BAŞARMAK
GEREK
BİR İŞ BAŞARMADIKÇA MEYVA
ELDE ETMEYE İMKÂN YOK.
Din yoluna ayak atman, o
yolda ayak diremen, ululuğunu yere atman gerek.
Ersen erler gibi temizlik
yerini sakalınla süpür, gururlanma.
Kolunun gücüyle, bu
kuvvetiyle taşını teraziye koymaktan utanmıyorsun.
Şu sözü duy:
KENDİNİ BİR
KÖPEKTEN DAHA YÜCE, DAHA İLERİ SAYARSAN KÖPEKTEN DE AŞAĞI SAYILIRSIN.
***
İLAHİNAME FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E.
B. YAY 392
*
Köpek sahibinin vereceği
yiyeceğe razı olarak sahibine sadakatle hizmet eder.Yaptığın hizmetin karşılığını hemen bekleme.
Önceki hizmetten yararlanıp
dua ediyorsan, sende ileride dua almak için faydalı işler yap.
*
RAVLİ