28 Aralık 2012 Cuma

ŞEMSİ TEBRİZİ 30

Bir aralık falan kimse açıkça küfür (Allah’a e dine inanmayan sözler) söylüyor, halkı yoldan çıkarıyor, dediler.

Bir kaç kere bu isnadı tekrarladılar.
Halife işe ehemmiyet vermedi.

Bu sefer de adam bir alay ayaktakımı ile dost olmuş, bunları doğru yoldan saptırmış dediler.

Bu senin hakkında uğursuzluk getirir, senin çağında açıkça küfür söylensin.
Muhammed dini harap olsun, bu olur mu?

Diye Halifeye tekrar ısrarda bulundular.

Halife, adamı sarayına çağırdı, yüz yüze gelince, bunu Dicle'ye atın dedi.
Ayağına bir desti bağladılar.

Götürürlerken Halifeye sordu:

Benim hakkımda bu cezayı neden reva (Uygun) gördün?
Halife halkın maslahatı icabı (Müslümanların selâmeti için) seni suya attıracağım, dedi.

Adam o, halde benim maslahatım için benim selâmetim namına halkı suya at, dedi.
Senin yanında benim o kadar itibarım yok mu?

Bu sözden halifenin içine bir korku düştü, adama acıdı.

Dedi ki:
Bundan sonra, benim yanımda o ne derse öyle yapacağım.

"Allah arş üzerine hâkim olmuştur" anlamındaki ayeti şerh eden gerektir ki, "Nefsini bilen, Rabbini de bilir," nüktesini de anlatsın.

Bu sözde gizli bir hazine vardır.

Açıklansın da hiç anlaşılmayan bir tarafı kalmasın.
Çünkü nefsi ile alışverişi olan kimse ne kendini ne de başkalarını düzeltebilir

"Ey resulüm!
Sözü istersen açık konuş o gizli ve kapalı her şeyi bilir" buyrulmuş. (Tâhâ süresi, 6)

Nefsin yeri ancak ayakaltıdır.
Muhammed'de (S.A.) Ahad'i (tek Allah'ı) bulabilirsin ama Ahad'de Muhammed'i bulamazsın!

Sofi evden dışarı çıkar, hırkasının yenine bir dilim ekmek yerleştirir. Yüzünü o ekmeğe çevirerek:

Ey ekmek der eğer başka bir şey bulabilirsem elimden kurtulursun, yoksa zaten elimdesin!

Onlar hep Ahad'e uyanlardır, biz de Muhammed'e (S. A) uymuşuz. İsterse Kâbe’nin damına götürsünler, hayır deriz.

Muhammed'e uymak daha doğrudur.
Bu, Kâbe’nin damında namaz kılmaktan daha üstündür.

Gizli benlik duyguları onları bağlamıştır.

Bir şeyhe dedim ki:
Allah seni (M. 316) cehenneme atsın!

Keşke, dedi:
O zaman, bendeki nurun Cehennem ateşi ile ne hale geldiğini, Cehennemin de benim nurumla nasıl karardığını görmüş olurdum.

Bahsi geçen Şehzadeler hikâyesinde de böyle oldu.
Öküz heykelini gördüler, ama içindeki Şehzadeyi göremediler.

Yoksa kim bilir onu nasıl öldürürlerdi.

(Mahkemede) hasım tarafın suçunu açıkça söylemesi seksen tanık dinlemekten daha iyidir.

"De ki, hangi şey en büyük şahadettir; de ki Allah görücüdür,"
(K. 6/19) sözlerindeki hikmete bakalım:

Kuran tefsiri yapıyoruz.

Derler ki:
Hiç bir Müslüman, (tanımadığı kimseye) bu zındıktır der mi?
Kendi mektuplarını okumazlar da falan kâfir oldu derler.

Evet, kâfir idi, mümin oldu.

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Halk kendi inancına, kendi çıkarına uymayanların yok olmasını istediğini öğrendik.

2.   Bize hâkim olan, tesir eden kuvvetleri açıkça bilmedikçe, anlamadıkça, ne kendimizi nede başkasını düzeltecek bir etkimiz olamayacağını öğrendik.

3.   Nefsin bilmeden Allah’ın ilişkisini ve etkisini bilmemiz ve kabul etmemizin imkânsız olduğunu öğrendik.

4.   Kendi arzularını, isteklerini, kendi yaptıklarını görenin, ne kendini ne de başkalarını değiştiremeyeceğini, düzeltemeyeceğini öğrendik.

5.   Peygamberde Allah’ı bulabileceğimizi ama Allah’ta peygamberi bulamayacağımızı öğrendik.

6.   Yani Peygamberi bulur tanırsak onun yönlendirmesi ile Allah’ı bulabileceğimizi öğrendik.

7.   Hemen ulaşabileceğimiz, hemen yararlanabileceğimizin Peygamberimiz olduğunu, hemen kavuşabileceğimin Peygamberimizin sözleri olduğunu, temel yol gösterici ve bizim anlayışımıza yakın olduğunu öğrendik.

8.   Öncelikle Peygambere uymak, Allah’ın emirlerini doğru ve yerinde anlamak için bu yolun iyi tercih olduğunu öğrendik.

9.   Peygamberimizden gizli benlik duygularını öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

10.                  İnsanın içindeki sevgiyi sevgiliyi göremiyorsak dışta gördüğümüz değerin bir şey ifade etmediğini öğrendik.

11.                  Öz eleştiri yapıp suçumuzu günahımızı açıkça söylemenin, itiraf etmenin çok kıymetli bir davranış olduğunu öğrendik.

12.                   Allah’ın her şeyi görücü olduğundan en büyük yaptıklarımıza tanık olduğunu öğrendik.

13.                  İnsanların kendi yaptıklarını değerlendirmeden başkalarını suçladıklarını, aşağıladıklarını öğrendik.

14.                  Kâfir gözükenin Mümin olabileceğini her an bu değişimin olabileceğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Dıştan gördüğümüz tanıdığımız, değer verdiğimizin yeterli olmadığını, içimizde olan bize tesir eden kuvvetleri tanımamız ve kontrol altına alıp düzene sokmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Allah’ı tanımadan önce kendimizi tanımamız, bilmemiz, sınırlarını belirlememiz ve birlik sağlandıktan sonra Allah’a ulaşmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Öz eleştiri yapmanın çok zor olduğunu ama bu işlemi yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Öz eleştiri yaparken Peygamberimizi örnek ve ölçü almamız gerektiğini, karşılaştırmalar yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Yol gösteren, yolunu aydınlatan, elinden tutan olmadıkça, o yolda mesafe alamayacağımızı öğrendik, anladık.

Ben yaptım oldu diyenin ancak kendini kandırdığını öğrendik, anladık.

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar