27 Aralık 2012 Perşembe

ŞEMSİ TEBRİZİ 26

(M. 305) Cebir hakkında birkaç ayet vardır ama azdır.
O kul yönünden gelir, kul da pek çabuk hak tarafına gitmektedir.

Şu ayetteki mana nedir?
Allah arş üstüne yükseldi" (Tâhâ süresi 5).
(Rahman, Arşı hükmü altına almıştır)

Bir padişahın üç oğlu vardı, çocuklar önemli bir iş için sefere çıkacaklardı.
Babaları onlara birkaç gün, belki de üst üste on kere vasiyette bulundu:

Yol üzerinde falan kale vardır.
Şöyle bir kaledir.

Oraya varınca Allah-Allah diyerek geçin, asla o kaleye girmeyin! Padişah bu öğüdü vermeseydi, oğullarında, belki de o kale tarafına bakmak için hiç bir merak ve heyecan uyanmayacak, geçip gideceklerdi.

Fakat bu ısrarlı tavsiyelerden onlarda gizli bir merak ve heyecan uyandı.
Acaba bu kalede ne var da babamız bizi bu kadar ısrarla oraya girmekten menediyor.

"Kişi yasak edilen şeye düşkündür" derler.
Kaleye geldikleri vakit hikâye malûmdur:

Bir duvar gördüler üzerinde padişahın kızının resmi vardı.
Görür görmez âşık oldular.

Gidip babasından kızı istediler.
Padişah emir verdi:

Bunları götürün, içi kesik başlarla dolu olan hendeği gösterin.
Büyük şehzade, ben gideyim oradan nişan getireyim diye iddia etti ama aciz kaldı, onu da öldürdüler.

Ortanca da böylece kurban gitti.
Sıra küçük kardeşe gelmişti.

O da aynı sevdada idi.
Kızın babası, eğer başkalarından ibret (Ders) almadınsa, kendi kardeşlerinin akıbetinden de mi ibret almadın? Dedi.

Oğlan şu cevabı verdi:
Şiir:

Aşkta sabır yeterli değil,
Sabır feryada yetişmiyor.

Sabırlı olmak hoş bir erginliktir ama
Gönül hiç kimsenin fermanı altına girmiyor.

Şart koştu, kızı istemekte ısrar etti kızın dadısı, oğlanın bu içten sevgisini anlayınca gönlü yumuşadı ona kılavuzluk ederek altından bir öküz heykeli yaptırmasını, içine girerek saklanmasını söyledi.

Bu öküz, hile ile kızın bulunduğu köşke götürüldü.

Geceleri halk uykuya vardıktan sonra yeni sevgililerin aşk ışıkları ile dağılan gece uykuları yerine aşk lezzeti faslı başlıyordu.

Şehzade gece öküz heykelinden dışarı çıkıyor, mumlar yanıyor, şaraplar dolanıyor; kızın kıvırcık saçları (M. 306) sevgi şarabı ile ıslanıyordu.

Gündüz olunca bazı nişanlar görüyorlardı, ama ortada hiç kimse yoktu.
Oğlan bu vuslatın bir nişanı olarak, kızın bir bileziğini aldı.

Babasına kızından nişan getirdim diye gösterecekti.
Halk onda hiç bir nişan ve alâmet görmeden de gerçek ve samimî sevgisine vurulmuş, ona içten bağlanmıştı.

Aralarında eğer padişah ona kastedecek olursa, engel olalım, biz de padişaha kastedelim dediler.

Çünkü çok sevimli bir gençti.
İşi haber alan şehzade buna lüzum yok, dedi.

Ben doğrudan doğruya nişanı gösterirsem, zaten Padişah ölür, siz de ayağından tutar dışarı atarsınız.

Padişahın yanına girince, nerede nişan? Dedi.
Şehzade cevap verdi:

Getirdim, getirdim ama sen, vezir ve ben, her üçümüz halvete çekilelim;
sana öyle bir nişan göstereyim ki, aklın başından gitsin.

Bunda hiç bir şüphe, zan ve yanlış bir düşünce kalmasın, sana tamamıyla yakın hâsıl (Görünen) olsun.

Halvete çekildiler.
Şehzade kızdan aldığı başörtüsü, yüzük ve başka armağanları ortaya attı ve onlara gösterdi.

(Bu hikâye Mesnevi'nin altıncı cildinde sonu gelmemiş olan Kale ve Üç Şehzade hikâyesinin aslıdır.

Mevlâna'nın son günlerinde mizacına arız olan hastalıklar yüzünden kendi deyimince "Söz devesi bir daha kalkmamak üzere çökmüş, artık hikâye de bu yüzden eksik kalmıştır.

Şems'in kısa bir özetini verdiği hikâye bu suretle tamamlanmıştır. (Ç))

Şiir:
Gam, senin lütfün ile sevinç içinde kalır,
Ömür, senin iltifatınla sonsuzluğu kazanır.

Aşk, her ne kadar zamanın belâsı ise de hoştur.
Bu şarap baş ağrılarıyla doludur, ama yine de hoştur.

Aşk ile uğraşmak çok çetin bir iştir ama
Senin gibi bir sevgili ile gönül alışverişi pek tatlıdır.

                 ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Allah’ın yarattığı her şeyi kendi hükmünce yürüttüğünü öğrendik.

2.   Israrlı tavsiyenin merak ve heyecan uyandırdığını öğrendik.

3.   Yasaklananın sırrını öğrenmek için insanların merakla daha da üzerine gittiğini öğrendik.

4.   Allah âlemine âşık olmadan gidilemeyeceğini, âşıklık dışında sızmaya çalışanlarının mahvolduğunu öğrendik.

5.   İbret almanın akıl işi olduğunu ancak âşıkların amacına ulaşmak için canını feda ederek akıl üstü elde edişler sağladığını öğrendik.

6.    Gönül adamının karşılaştığı engelden geri dönmediğini öğrendik.

7.   Aşk oyununa girmek isteyende içten sevgi olması ve gönlü yumuşak birinin bu işe kılavuzluk etmesi ve bu işlerin gizli olması gerektiğini öğrendik.

8.   Aşk oyununun bütün sıkıntılara rağmen hoş olduğunu ve yapılması gereken güzel bir şey olduğunu öğrendik.


İşte böyle yaren,

İnsan ilişkileri üzerinden aşkın yolu anlatılmıştır.
Burada Sevgili olan Allah’tır, güzel ve genç seven de biziz.

Bu sevgi cinsellikten çok daha güzel ve kalıcı hoşluk veren duygu ile insanı kaplar.

Aşk kabında her şeyin eriyip sevgi haline dönüştüğünü görür , anlar ve yaşarsın.

                               *
RAVLİ

Popüler Yayınlar