24 Aralık 2012 Pazartesi

ŞEMSİ TEBRİZİ 20

Der ki:
Ben bir sivrisineğin bile benim yüzümden ezilmesini ve incinmesini istemem.

Hâlbuki o hem Allah'ı, hem de onun kullarını incitir.
Henüz bizim konuşmaya gücümüz yetmiyor, keşke dinlemeyi bilseydik.

Tam olarak söylemek, tam dinlemek gerektir.

Gönüllerde sevgi var, dillerde sevgi var, kulaklarda sevgi var.
Az bir ışık varsa şükredince artar.

Şükretmek hal dili ile olursa, "Allah’ım bize eşyayı olduğu gibi göster" der.

Ve cevap gelir: "Eğer şükrederseniz nimetimi artırırım, nankörlük (Gördüğü iyiliği unutan) ederseniz azabım şiddetlidir." (K. 3/7)

Ben gelmiştim, sana karşı beslediğim son derece sevgim dolayısıyla başka bir vakit gizlice şeyhin yanına varalım diyecektim.

Sen de şu şiiri söylüyordun:
Başkaları ile içki derneğine, bağ sefasına gitsem bile
Hiç kimsenin sevgisini gönlümde saklayamam.

Evet, güneşten ayrı düşen insan,
Güneş yerine karşısında mum yakar.

Kendi kendime dedim ki:
O gecedir, Güneş battı diyor.
Ben görüyorum ki, Güneş batmadı, Güneş yerinde duruyor.

Biri ötekine sordu:
Falan kişi olgun bir adam mıdır?

Babası çok faziletli, olgun bir adamdı, dedi.
Ama ben babasını sormuyorum, kendisini soruyorum.

Adam tekrar şu cevabı verdi:
Babası çok olgun adamdı, işitmiyor musun, ne söylüyorum? Deyince,

Sen işitmiyorsun.
Ben senin sözünü işittim, işitmeseydim ne sorduğunu bilmezdim, dedi.

Rubai: (M. 296)
Gel! Tekrar gel ki, olduğundan daha ileri gidesin!
Bu güne kadar olmadınsa şimdi olasın!

Savaş zamanında bir can ve cihan değerdin.
Barış zamanında bak ki nasıl oluyorsun?

Vaizin önünde öğüt vermek hanendenin (Şarkıcının) karşısında şarkı söylemek olmaz.

Meğerki büyük üstat olmalı.

Ona, bu perde gariptir, ama sana açılmamıştır, dense, dinler.
Yüzünü bize çevirirsen gönül açıklığı seni bekliyor!

Açılan her perdeden, beliren ışıklar sizin tarafınızdan gelir.

Her ne zorluk görürsen kendi noksanından bilmeli, bu zorluk bendendir demelisin!

Allah, kulu ile onun değeri nispetinde ilgilenir.

Kul ne yaparsa Allah da öyle yapar; bununla beraber bütün güzel şeyler ve bütün hoşa gidecek şeyler hazırdır.

                     ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Bir şeyi tam candan söylemek ve dinlerken de can kulağı ile dinleyip o konunun ne manaya geldiğini tam anlayana kadar uğraşı içinde olmak gerektiğini öğrendik.

2.   İncitmek konusunda çok hassas ve düşünceli davranmamız gerektiğini, dikkatsiz olursak hem Allah’ı hem de kulları incitebileceğimizi öğrendik.

3.   Hakikati aydınlık olursa görebileceğimizi, az ışığımız varsa Allah’a şükrederek bu aydınlığın çoğalmasını sağlamamız gerektiğini öğrendik.

4.    Tanrı sevgisinin gönülde yer etmesi gerektiğini, insan sevgisinin olması gerektiğini ancak gönülde yer etmemesi (Kalıcı olmaması) gerektiğini öğrendik.

5.   Kişi sorulduğu zaman o kişi değilse ona yakın iyi varsa ondan bahsetmek gerektiğini öğrendik.

6.   Büyüklerden uzaklaşmamak gerektiğini, onlara yakın olursak bulunduğumuz yerden daha da iyi durumlara gidebileceğimizi öğrendik.

7.   Bir işi kendine meslek edinmiş, usta olmuş kişiye işe hakkında söz söylemenin yanlış olduğunu öğrendik.

8.   Bazı gerçekleri göremiyorsak gözümüze perde gerilmiş göremiyoruz demek olduğunu öğrendik.

9.   Göremediğimiz gerçekleri karanlıktan dolayı göremiyorsak bir büyüğümüz aydınlamasıyla görebileceğimizi öğrendik.

10.           Büyüklere yönelenin gönül açıklığına yani bir konu veya sorunu aydınlatmak, kapalılıktan kurtarmak, anlaşılır duruma getirmek için yetenek sahibi olabileceğini öğrendik.

11.           Güzellikler bizim elimizde olduğunu, çünkü Allah’ın bu işlerde bizimle beraber olduğunu öğrendik.

12.           Çirkinliklerin kaynağının yaptığımız yanlış işlerle olduğunu ve karşılığında zorlukların olacağını öğrendik.

13.           Allah’ın değerimiz ölçüsünde bizimle ilgilendiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,
Bize birçok seçim yapabileceğimiz olanaklar sunulmuş durumda.

Doğru, kaliteli, verimli olanları seçmemiz ve bu seçimleri hayata geçirmemiz bekleniyor ve isteniyor.

Bize yol gösteren, yolumuzu aydınlatan, karanlıktan kurtarıp olduğu gibi gösteren, çıkmazdan ve belirsizlikten kurtaran, doğru tanımlama ve doğru seçenekleri gösteren büyüklerimize yüzümüzü çevirmemiz ve önerilerini can kulağıyla dinleyip gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Her geriye dönüp yaptıklarımızı hatırlayarak eksikliklerimizi görürsek yanlış yolda gidişe fazla dalmadan doğru yolu takip etmemiz önerilmektedir.

Karşımızdakini suçlamak en kolay iştir.
Suçlamak kendimizi öz eleştiri yapmaktan alıkoyduğu için yaşanmışlardan yeterli ders almamıza engel olduğundan bu davranıştan vazgeçmemiz önerilmiştir.

                                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar