17 Aralık 2012 Pazartesi

ŞEMSİ TEBRİZİ 15

İlim Allah’tan bir vergidir.
Allah vergisi ise asilere verilmez.

Nasıl ki hıfz yani saklama, saklamayı terk etmektedir, dedi.
Allah vergisinden isteyin!
Buyrulmuştur.

Bu vergide artış vardır.
Yani bilgi yönünden bütün artışlara razı olma.

Sofiden hangi fazlalığı istiyorum.
Ariflikte fazlalık, her önüne gelen şeyde fazlalık, hemen fazlalık, derler ki:

Âlemde ne varsa Âdem’de de vardır.

Bu yedi felek insanda hangisidir?
Bu yıldızlar, güneş, ay insanın neresinde?
Ben Kadı Şemseddin'den şu sebepten ayrıldım, bana istediğimi öğretmedi.

Ben Allah'a karşı mahcup düşemem o seni nasıl yarattı ise öyle korur.
Kul vardır ki şeytana uymaz, ona bu işten dolayı bir utanç gelmez.

O zaman şeytan da bu adam kiminle uğraşıyor diye gülmez.
Falan kimse iblis ile şöyle yaptı; ne adamdır o, ne adamdır ki şeytan ile daima savaştadır diyerek, bu adamla öğünürler.

İşte bu nefsin inanç ve güven mertebesinde bulunması yani mutmainine bağıdır:

C bağı, emmâre, yani emredici (istekli) nefis, H bağı da emmâre (kınayıcı) bağıdır.
Sen böyle diyorsun ama o ne diyor?
Yahut o böyle söylüyor, sen ne söylüyorsun?

Âlemin eskiliğinden, başlangıcı olmamasından sana ne?
Sen kendi kıdemini (Eskiliğini) bil ki kadim (Devamlı) misin, yoksa hadis (Söylenen söz) mi?

Sana verilen bu kadar ömrü kendi halini araştırmaya sarf et.
Âlemin eskiliği yeniliği bahsinde ne ömür harcıyorsun?

Allah'ı tanıma bahsi derindir.
Ey ahmak derin sensin!
Derin olan bir şey varsa, o sensin!

Sen nasıl bir dostsun ki, damarlarının içine kadar girmiş olan sevgilinin sırrını el ayası gibi açık bilemiyorsun!

Sen nasıl Allah kulusun ki, onun sırlarını ve iç yüzünü bilmiyorsun! Seninle konuştuğum bu sözleri senin şeyhinle konuşmadım.

Onu kahır içinde bıraktım gittim.
Ama o ben, şeyhim, diyor. (M.286)

Mevlâna da başka bir şey söylüyor.

Eyvallah, şeyhimizsin, gözümüzsün!
Diyerek ondan ayrılıyor ki, bir daha onları çağırdığımız zaman gelmesinler.
Gerçek yürekli Yusuf sağ olsaydı, senin dizginlerini taşırdı.

Hadislerin yorumunu nasıl bilmiyorsun?
Biliyorsun ama bilmezlikten geliyorsun.

Yolda uğrular (Yönelmeler, kalmalar) var, o tarafta ışık yok, senin için korkuyorum dedi.

Şu halde beni nasıl tanıyorsun?
Öyle bir ormana daldım ki, oraya aslanlar bile giremez.

Rüzgâr ağaçlara vuruyor, bir ses çınlıyordu.
Bir delikanlı gitti, sonra geldi ve bana yazık olur sana, dedi.

Ona hiç aldırmadım ve bakmadım bile.
Beni korkutsun diye bir kaç kere seslendi, yine aldırmadım.

Elinde öyle bir baltası vardı ki, taşa vursa parçalardı.
Bundan sonra bir kere daha, yazık sana, dedi.

Önce tekrar ona doğru yürüdüm.
Elimde henüz hiç bir silâhım yoktu.
Arka üstü yere düştü.

Eliyle işaret ediyordu.
Git diyordu.
Benim seninle işim yok.

O olgun sofî müridine diyordu ki:
Zikrederken ta göbekten getir.

Hayır dedim zikri göbekten değil canın içinden getirmeli.
Bu sözüm onu şaşırttı.

Her kime yüzümü dönersem, yüzü nü bütün cihandan çevirir.
Ona yüzümüzü gösterelim ama delil yüzü göstermeyelim.

Nasıl ki gerçek müminin nişanı nedir? diye soranlara Hazreti Peygamber, şu aldatıcı dünyadan hoşlanmamasıdır, buyurmuştur. Bizde cevher var.

Her kimin yüzünü o tarafa çevirirsek bütün dostlarına ve sevgililerine yabancı olur.

Başka bir incelik daha var ki, bu ne nebilik, ne de resullük ve marifet makamına benzer.
Ben ne diyeyim!

Allah'ın gizli velileri derler ki:

Biz niçin kendimizi açıklayalım, ne söyleyelim.
Biz kimiz ki? Dedi ki:

Başını Hazreti Muhammed'in (S.A.) yakasından çıkar ki, sana uyalım, emrine boyun eğelim!
Yoksa şimdi uymanın ne yeri var?

                 ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***

1.   Ahlakı bozuk insanlara Allah’ın kendine özel bilgileri vermediğini öğrendik.

2.   Arifte hemen fazlalık olduğunu, sofinin fazlalıktan kaçınmış olduğunu öğrendik.

3.   Allah’ın sırlarını ve içyüzünü bilmemiz gerektiğini öğrendik.

4.   Yeni bir şey öğrenmek için ve bu öğrenileni verimli işlemek için eski bilgileri terk etmek gerektiğini öğrendik.

5.   Öncelikle ahlakımızı düzeltmek suretiyle Allah’ın vereceklerine ortam hazırlamamız gerektiğini öğrendik.

6.   Cahilde olan C harfi zorlayıcı (İsteklerini elde etmek için), H harfinin kınayıcı (Şikâyetçi) özelliği olduğunu öğrendik.

7.   Şeytanla uğraşacağımıza Allah’ın sırlarıyla uğraşarak tanımak için zamanımızı değerlendirmemiz gerektiğini öğrendik.

8.   Şeytanın etken olduğunu ancak Allah’ın bu kuluma yaklaşma emrine uyduğunu, böylece Allah’ın koruyuculuğuna sığınmamız gerektiğini öğrendik.

9.   Mana âlemini tanımakla bütün âlemin içimizde olduğunu, tanıyabileceğimizi, anlayabileceğimizi anladık.

10.           Derinlere inmek yeterli olmadığını, oradan inceler çıkarmak gerektiğini öğrendik.

11.           İncinin eritilip şekil değiştirmeyen, özelliği bozulmayan mücevher olduğunu öğrendik.

12.            Tanrı erlerinin korkmadığını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Peygamberimizin sözlerini önemseyerek ne bize işaret ettiklerini anlamaya ve yaşama geçirmemiz gerektiğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin çok özel biri olduğunu öğrendik, anladık.

Uğraşımızın aldatıcı dünyadan hoşlanmayı kesmekle mümin olabileceğimizi öğrendik anladık.

Şems Hazretlerine yüzünü dönenlerin eski sevip hoşlandığı her ne varsa uzaklaştığını, çekim gücünün çok kuvvetli ve etken olduğunu öğrendik.

Allah’ın sırlarını ve içyüzünü bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

                                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar