7 Aralık 2012 Cuma

HU! VE ŞEMSİ TEBRİZİ 12

Bayezidi Bistami hacca çok defe yaya olarak giderdi.
Yetmiş defa hac etmişti.

Bir gün hac yolcularının, çölde su sıkıntısından çok perişan olduğunu gördü.
Nerede ise susuzluktan ölüyorlardı.

Hacıların toplanmış oldukları bir kuyu başında bir köpek gördü. Hayvan bitkin bir halde kendine bakıyordu.

Bayezid'e ilham geldi.
Bu köpeğe su yetiştir diyor ve bağırıyordu:

Makbul bir hac sevabına bir bardak suyu kim satar. (M.282)
Hiç kimse bu çağrıya aldırış etmedi.

Sonra artırdılar:
Yaya olarak yapılmış beş hac sevabı, altı, yedi derken yetmiş haç sevabına kadar artırdılar.

O ben vereyim diye seslendi.
Bayezid'in hatırından şöyle geçti.

Ne mutlu bana ki, bir köpek için aldığım bir bardak su ile yetmiş piyade hac sevabı satın aldığı suyu hemen bir çanağa döktü, köpeğin önüne koydu.

Köpek yüzünü çevirdi.
Bayezid yüz üstü kapanarak tövbe etti.

Kendisine ilahi bir ses geldi:
Allah için yaptığın bir iş dolayısıyla, daha ne kadar zaman, şunu yaptım, bunu yaptım diyeceksin?

Görüyorsun ki bir köpek bile bunu kabul etmiyor.
Bunun üzerine Bayezid, Yarabbi! Dedi; tövbe ettim.

Bundan böyle bir daha yanlış düşünceye kapılmam. Bunun üzerine derhal köpek başını çanağa batırdı, suyu içmeye başladı.

Şiir:
Sen öyle bir sevgilisin ki, yüz türlü şefaat dileklerim, yüz türlü yalvarışlarımla,

Ayağına bir öpücük kondurayım diyorum bırakmıyorsun.

Evhadüddin Kirmani'yi andıran bir hayalatcı (Hayalci, hülyacı) önce yolunu ilimden sapkınlık (Doğru yoldan sapmış) yönüne çevirir.

Ondan sonrası ilimdir, ilimden sonra da, doğru ve çok iyi hayalat gelir.
Daha sonra da gözünü açmak, uyanık davranmak ister.

Gerçek taklitçi, büyüklük arzusu ile bir gidişi ve bir yolu ortadan kaldırmak isteyen kimseden daha iyidir.

Ben bir kör gördüm ki, elini gözü açık birinin sırtına koyar ta Aksaray'a kadar yürürdü.

Başka bir kör de gördüm ki, o da bir gözü açığın (Fırsatçı, kurnaz) arkasına katılmıştır.

Ama kendisinde görecek göz yoktur.
Kılavuzsuz yola düşmüş ölüm yolunu tutmuştur.

O hem yokluk içinde ömür sürer, hem yokluk içinde can verir.
Yahut açlıktan, susuzluktan eline geçen bir avı yer.

Şu Avam denilen topluluk beş vakit namız kılarlar ki, azaptan kurtulsunlar.
Yazıklar olsun onlara ki, Hazreti Muhammed'e uymaktan kendilerini uzaklaştırmalardır!

Bir Çöl Arabî Peygamberden sordu:
Ey Allah elçisi Allahın emri nedir?
Beş vakit namazdır.
Ya oruç?
Otuz gündür, zekât da öyledir.

Arap tekrar sordu.
Bana bunlardan başka bir teklif var mı?
Hayır, buyurdular.

Öyle ise ben bundan fazla bir yapmayayım dedi ve dışarı çıktı.
Arap dışarı çıktıktan sonra Hazreti Peygamber buyurdular ki:

O bunları yapmakla kendini kurtarır.

Bunlar da derler ki:
Ne âlâ!
Öyle ise biz de bu kadarla yetinelim Mütabaat'tan yani peygamberin izinde yürümekten vazgeçerler.

Göz açıklığı demek, ilk doğuşta, gözü Güneşin kaynağına açılmış ve onun ışığına alışmış olmak demektir. 

                 ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Allah için yaptığımız bir iş dolayısıyla kendimizi övmek suretiyle benliğimize dönmenin yanlış bir düşünce olduğunu öğrendik.

2.   Allah için yaptığımız bir işin takdirini Allah’a bırakmamız, kendimizi araya sokmamamız gerektiğini öğrendik.

3.   İlim yolundan gidenlerin bir zaman sonra doğru yoldan ayrılıp hayallere daldığını sonra da iyi hayaller gören biri olacağını öğrendik.

4.   Büyüklük arzusuyla doğru bir yolu taklitçilik yaparak ortadan kaldırmak isteyene göre hayalcilerin daha iyi durumda olduklarını öğrendik.

5.    Doğru kılavuzun yönlendirmesiyle istenilen amaca ulaşabilindiğini öğrendik.

6.   Fırsatçı ve kurnaz birini kendine kılavuz edenin yanlış kişiyi tercih ettiğinden ömür boyu zavallılık içinde hayat süreceğini öğrendik.

7.   Kendine doğru kılavuz bulamayanların her şeye kolayca inanan ve tuzağa çabuk düşen kişiler olduğunu beğenilmeyen bir hayat yaşadıklarını öğrendik.

8.   Peygamberin düşündüğü gibi düşünmeye çalışarak düşünce ve çıkar ayrılığını ortadan kaldırmak suretiyle uzlaşmak gerektiğini yalnız cehennem korkusuyla namaz kılanların yetersiz davrandıklarını öğrendik.

9.    Namaz, oruç ve zekâtla kendimizi kurtaracağımızı, ancak bu peygamberimizin izinden gitmemek için bir bahane olmaması gerektiğini öğrendik.

 
İşte böyle yaren,

İlk kaynaktan olanı görmemiz beğenmemiz, seçmemiz, kendimize kazandırmamız ve bu yolu öğretenin yolundan ayrılmadan, duyuş ve düşünüşünü de içine katarak davranmamız gerekmektedir.

Yalnızca taklit veya az bir uyum sağlamakla beklenilen faydanın elde edilemeyeceğini, gönül birliği içinde olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar