O gönüller aydınlatan ışık,
Hemedan’lı Yusuf, günün birinde şöyle dedi:
Hür kişiler, Yusuf
peygambere:
Ey Zeliha’nın gönlünü alıp
onu perişan bir hale getiren dediler.
Bir kadın senin yüzünden
güçsüz kaldı, sevgilisiz kaldı.
Onun derdine derman
olmadın.
Hasta bir halde bıraktın.
Daha hayattayken gönlünü
aldın.
Yine versen ne olur?
Bunu yapabilirsin.
Dediler.
Yusuf bunu duyunca dedi ki:
Ben o güçsüz ve yaşlı kadının
gönlünü asla almadım.Ne onun gönül verdiğinden haberim var, ne gönlünü almayı amaçladım, de yol aradım.
Ne de onun gönlüyle bir işim
var.
Bende böyle amaç, niyet,
istek asla yoktu.
Sen bunu söylüyorsun ama
imkânsız.
Çünkü ben, yirmi yıldır kendi
gönlümü kaybetmişim bir kere.
Kendi gönlünden haberdar
olmayan kişi, nasıl olur da başkasının gönlüne yol bulabilir.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E. B. YAY. 392
*
Gönlün gönle akması
birliktendir. Arayışı aynı yolda olanlar içindir.
Gönlün gönle akması
maksatsız, kasıtlı olmaması gerekir.
Sebep aranmaz.
Yönelişin çıkarın veya
arkadaş edinmek ümidiyle içinse gönül için boştur.
Bu yaklaşım işbirliği içindir,
işbirliği ne kadar çok olsa da gönle ait bir sevgi değildir.
Herkes layık olduğu gönlü
bulur.
Allah gönle bakar.
Gönlünde açık gizli ne varsa
ona bakar.
Sevgi varsa o daima sana
bakar.
Sevgisiz ibadet edersen Allah
kapısından huzur elde edemezsin.
Herkesin huyuna göre uygun
karşılık verilir.
Allah, göğe, yere sığmaz da
kin gütmeyen gönle sığar.
Sır seçilmiş kişinin
gönlündedir.
Her gönül sırlara kabiliyetli
değildir.
Müminin gönlü, Allah’ın
kudret parmakları arasındadır.
O gönül nereye dönerse onu
Allah döndürür.
Neşenin yeri gönüldür.
İki gönül arasına giren
çarpılır.
İsteyen kişinin gönlü aynaya
benzer.
Ayna temizlendi mi?
Her şeyi orda görür.
Yaren kafan karışmasın.
Sevgi duyduğun her şeyi
gönlüne sokarsın.
Hoşuna gidenleri sevgi sanıp
gönlüne yerleştirdiğin zaman, gönlünde sevgi koyacağın alan bulamazsın.
Çer çöp dediğimiz anlık
ihtiyaç duyduğumuz, hoşlandığımız şeyleri daha sonra lazım olur diye tutarsak
çöplük haline getiririz.
Gönlünü evin gibi düşün.
Gerekli olanları alırsın, kullanırsın,
severek eşyaya ayrı bir anlam yükleme.
Eşya sadece yaşamını
kolaylaştıracaktır.
O an değerini düşünmeden
sevdim, beğendim diye aldıkların evde kalabalık yapar.
Kullanılmayan çürür.
Misafirine ferah bir yer
bulamazsın.
Adeta çöp ev oluşturursun.
Değerli ile değersiz birbirine
karışır.
Sade bir evde istediğini kolayca bulursun,
kafanı lüzumsuz işlerden kurtarırsın.
Gönül aynasını temizlemek
böyle olur.
Her şeyi yerine ve değerine
göre gerekli olduğu gibi koymalısın. Değersiz çer çöpü gönlünden atmalısın.
*
RAVLİ