Birisi ölmüştü.
Tabutu el üstünde
götürmediydiler. Kendinden geçmiş bir meczup uzaktan görüp
Kimdir bu ölen ki ansızın
ölüm aslanı kapıvermiş? Dedi.
Ey coşkun deli dediler; o,
kuvvetli, pehlivan bir gençti.
Meczup onlara dedi ki:
O yiğit, güreşte kuvvetlenmiş
ama o ciğeri yanık zavallıcık, bu gün ansızın kiminle görüşecek? Onu bilememiş.
Ona öyle kuvvetli bir er
sataşmış, kuvvetle onu korkusuzca öyle bir yıkmış.
Öyle bir yere atmış, kanlara
gark etmiş ki artık düştüğü yerden bir daha kalkamaz.
**Fakat Tanrıya hamd edebilir.
Çünkü o cömert er, bir başka
yer görebilir.
*Kimsenin düşmemeye çaresi
yok.
Bu denize niceleri düşmüştür.
*Sen de buraya düşmüşsen
kalkacağına imanın yoksa cansızsın demektir.
İçinde bulunduğun âlem sana
hoş geldi de kanadını açtın, bu leşe pençeni batırdın.
Hâlbuki sen ne bu köye sahip
oldun, ne de bunu satın aldın.
Farz et ki burasını hiç
görmedin.
Aklı başında olan adam,
insanlara bir müddet için mal olan bir âleme gelmez bile.
Bu âlem, ancak bir anlıktır.
Artık böyle bir âleme neden
gönül bağlarsın ki?
Eğer ehliysen âlem, gideceğin
âlemdir.
Zaten sen, oranın, o âlemin
malısın.
***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR
M.E.B. YAY. 392
*
Yaren,
Uyuyunca rüya görürsün ya,
aslında dünya hayatı rüyadır.
Ölüm öncesi vardık, ölüm
sonrası da olacağız.
*
Hazret-i Mevlana ölüm gününe,
düğün günü (Şeb-i aruz) demiştir.Mevleviler ölüm olduğu zaman dizlerini dövmezler, ağlamazlar yalnız gözyaşı dökerler.
Ölüye yapılması gereken dini
hizmeti yaparlar.
Mevlevi olana talkım
verilmez.
Mezar başında gülbank okunur.
Gülbank:
Cenaze toprağa verilip kabri
örtüldükten sonra dervişler kabir etrafında halka olarak el bağlarlar, ileri
gelen biri yüksek sesle:
Vakti şerif hayrola, hayırlar
feth ola, şerler def ola, derviş….merhum Allah’ın rahmetine gark ola, yolcu
yolculuğundan hoşnut ola, dem-i Hazreti Mevlana, sırrı Şems-i Tebrizi, Kerem-i
imamı Ali Hu diyelim. Huuuuuu diyerek hep birden baş kesilerek nefesler tamamen
boşaltılır.
*
Hamd:
‘’El-hamdü-lilllah’’ Her
türlü övgü Allah’a özgüdür, anlamına gelir.
Hamd, bir nimet verilsin
verilmesin, övüleni sahip olduğu nitelikleriyle övmektir.
Şükür, verilen nimet
sebebiyle şükredeni övmektir.
Metih, kişiyi cömertliği veya
güzelliği veya becerisi, yeteneği sebeplerle övmektir.Hamd metihten daha özel, şükürden daha geneldir.
Kuran, besmeleden sonra
‘’El-hamdüli’llah cümlesi ile başlamakta ve değişik surelerde 21 kere
tekrarlanmaktadır.
Yüce Allah, bu cümle ile hem
her türlü övgünün kendisine ait olduğunu haber vermekte, hem de kullarından bu
cümle ile kendisini övmelerini istemektedir.
‘’El-hamdü-lillah; metih, şükür, zikir, nimeti ikrar, minnet
ve duadır.
Allah’a hamd edebilmek için,
onun varlığına, birliğine, peygamber ve kitaplarına, Kuran’da bildirdiklerine
iman etmek, yararlı, elverişli, iyi uygun, yakışır işler yapmak, emir ve
yasaklarına uymak Allah’ın, insanların ve diğer varlıkların haklarına saygı
göstermek gerekir.
D.İ.B. Dini kavramlar
Sözlüğü,
*
RAVLİ