16 Aralık 2012 Pazar

EN KUVVETLİ GÜREŞÇİ KİMDİR

Bir tabut gören meczup 102

Birisi ölmüştü.
Tabutu el üstünde götürmediydiler.
Kendinden geçmiş bir meczup uzaktan görüp

Kimdir bu ölen ki ansızın ölüm aslanı kapıvermiş? Dedi.
Ey coşkun deli dediler; o, kuvvetli, pehlivan bir gençti.

Meczup onlara dedi ki:
O yiğit, güreşte kuvvetlenmiş ama o ciğeri yanık zavallıcık, bu gün ansızın kiminle görüşecek?
Onu bilememiş.

Ona öyle kuvvetli bir er sataşmış, kuvvetle onu korkusuzca öyle bir yıkmış.
Öyle bir yere atmış, kanlara gark etmiş ki artık düştüğü yerden bir daha kalkamaz.

**Fakat Tanrıya hamd edebilir.
Çünkü o cömert er, bir başka yer görebilir.

*Kimsenin düşmemeye çaresi yok.
Bu denize niceleri düşmüştür.

*Sen de buraya düşmüşsen kalkacağına imanın yoksa cansızsın demektir.
İçinde bulunduğun âlem sana hoş geldi de kanadını açtın, bu leşe pençeni batırdın.

Hâlbuki sen ne bu köye sahip oldun, ne de bunu satın aldın.
Farz et ki burasını hiç görmedin.

Aklı başında olan adam, insanlara bir müddet için mal olan bir âleme gelmez bile.

Bu âlem, ancak bir anlıktır.
Artık böyle bir âleme neden gönül bağlarsın ki?

Eğer ehliysen âlem, gideceğin âlemdir.
Zaten sen, oranın, o âlemin malısın.

                                        ***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E.B. YAY. 392

                                            * 
Yaren,

Uyuyunca rüya görürsün ya, aslında dünya hayatı rüyadır.
Ölüm öncesi vardık, ölüm sonrası da olacağız.

                                            *
Hazret-i Mevlana ölüm gününe, düğün günü (Şeb-i aruz) demiştir.
Mevleviler ölüm olduğu zaman dizlerini dövmezler, ağlamazlar yalnız gözyaşı dökerler.

Ölüye yapılması gereken dini hizmeti yaparlar.
Mevlevi olana talkım verilmez.

Mezar başında gülbank okunur.

Gülbank:
Cenaze toprağa verilip kabri örtüldükten sonra dervişler kabir etrafında halka olarak el bağlarlar, ileri gelen biri yüksek sesle:

Vakti şerif hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola, derviş….merhum Allah’ın rahmetine gark ola, yolcu yolculuğundan hoşnut ola, dem-i Hazreti Mevlana, sırrı Şems-i Tebrizi, Kerem-i imamı Ali Hu diyelim. Huuuuuu diyerek hep birden baş kesilerek nefesler tamamen boşaltılır.

                                            *
Hamd:

‘’El-hamdü-lilllah’’ Her türlü övgü Allah’a özgüdür, anlamına gelir.
Hamd, bir nimet verilsin verilmesin, övüleni sahip olduğu nitelikleriyle övmektir.

Şükür, verilen nimet sebebiyle şükredeni övmektir.
Metih, kişiyi cömertliği veya güzelliği veya becerisi, yeteneği sebeplerle övmektir.

Hamd metihten daha özel, şükürden daha geneldir.

Kuran, besmeleden sonra ‘’El-hamdüli’llah cümlesi ile başlamakta ve değişik surelerde 21 kere tekrarlanmaktadır.

Yüce Allah, bu cümle ile hem her türlü övgünün kendisine ait olduğunu haber vermekte, hem de kullarından bu cümle ile kendisini övmelerini istemektedir.

‘’El-hamdü-lillah;     metih, şükür, zikir, nimeti ikrar, minnet ve duadır.

Allah’a hamd edebilmek için, onun varlığına, birliğine, peygamber ve kitaplarına, Kuran’da bildirdiklerine iman etmek, yararlı, elverişli, iyi uygun, yakışır işler yapmak, emir ve yasaklarına uymak Allah’ın, insanların ve diğer varlıkların haklarına saygı göstermek gerekir.

D.İ.B. Dini kavramlar Sözlüğü,                             

                                         *
RAVLİ     

Popüler Yayınlar