14 Aralık 2012 Cuma

DERTLİ OLANI KİM BİLİR

Mancınık taşıyla yaralanan genç 36

Bir gencin eski bir arkadaşı vardı.
Bir mancınık taşıyla yaralanmıştı.
(Kaleleri dövmek için atılan taş)

Kanlar içinde, topraklara bulanıyordu.
Canı dudağına gelmişti.

Ömründen ancak bir iki solukluk bir zaman kalmıştı.
Arkadaşı, o dermansız, o kudretsiz halinde, ona dedi ki:
Nasılsın? Söyle bakalım.

Genç şöyle cevap verdi:
Yahu, sen deli misin?

Sana da bir mancınıktan bir taş rastlasaydı, arkadaşının ne halde olduğunu bilirdin.

Fakat ömründe bir taş bile yememişsin, ne bileceksin?
Bu sözü söyler söylemez derhal ölüp gitti.

Sen de erlerde ne dert var? Tanımazsın bile.
Fakat derdi, mert olanlar bilir.

DERDİME BİR DEVA BİLİYORSAN YAP.
YOKSA YÜRÜ, BİR YERE YIKIL OTUR!

Benim nasibim, ayım gibi bulut altında.
Yazık, yazık, yazık!

Benim burada yüz türlü derdim, elemim var ki her biri yüzlerce dağdan büyük.

Denize, dağa, derdimden bir kıssa anlatsam dağ erir, sel gibi akar, koca dağ, deniz gibi gözyaşı kesilir.

Haberde sahih (Doğru) olarak şöyle rivayet edilmiştir (Söylenmiştir)

Dört unsurla  (Hava, su, ateş, toprak) yedi yıldız  (Gezegen) arasında gizlenmiş âlemden yetmiş bulut (Tesir eden burçların durumu) kendini gösterir.

Allah derdiyle dertlenmiş gönüle, o bulutların altmış dokuzundan dert ve elem yağar.

Yalnız Allah’tan sabra nail olan gönüle, geri kalan bir buluttan tamamıyla neşe yağar.

Yer ile gök, dert denizidir.
Ancak er olan gark (boğulmaz) olmaz.

Denizin kıyısına ev kurdun mu dalgadan korkar dururum.
Fakat sevgili, ben öyle bir denize dalmışım ki yüz binlerce kişilerin canları, o denize gömülüp gitmiştir.

Her an bunca can dalıp giderken nasıl olur da yarım bir can kendini gösterebilir.

Birden ve tamamıyla kaybolup gidersem şaşılmaz.
Görünür, kurtulursam buna şaşılır.

                                     ***
İLAHİNAME FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.EB. YAY.392                                                                                            

                                     ***
Açıkça görünen, söylenmeye gerek durulmayan dertli birine nasılsın denmez.

Belli ki sıkıntısı var.
Yapabileceğin bir şey varsa yap.
Sözün geçmediği yerdir.

Örnek:
Yoldan gelmiş birine aç mısın-tok musun diye sorulmaz.
Allah ne verdiyse önüne korsun.

Açsa yer, toksa tadacak kadar yer, ama bu soru sorulmaz.

                                         *
Dört unsur: Hava, su, ateş, toprak.
Yedi yıldız: Yedi gezegen.
Yetmiş bulut: Felekler.

Bulut: Buhar halinde olan, havanın ısısına göre şekillenerek yerde belirli bir hareketlenmeyi başlatan kuvvet.

Dört unsur birbirileri olan etkileşiminden değişikler olur.
Dar anlamıyla seni etkileyen çevre ve doğal olaylar.

Yedi yıldızdan biri içgüdülerine tesir ederek belirli bir huy (tabiat. Mizaç) oluşturur.

Felek:
Yıldızların birbiri ile olan uzaklık konumlarına göre insanlara yaptığı tesirlerdir.

Her an değişen ve bize tesir eden etkilere uğramaktayız.
Yani hayatın gerçeği dediğimiz sayısız etkileşimin etkisi altındayız.

(Geniş bilgi edinmek istiyorsan MARİFETNAME. Erzurum-Hasan kale’li İBRAHİM HAKKI hazretlerinin dördüncü cildini incele.

Yeni yayınlarına almamışlar eski kitap basımlarında bulabilirsin)

                                        *
Bu karışık oluşum ve tesirlerle birlikte insanların, hileleri, ikiyüzlülükleri, nefislerine düşkünlükleri, hırsları, pintilikleri seni bunaltır.

Çözüm ve çıkış yolu bulamaz aptallaşırsın.
Bir de her şeyin her an değiştiğini düşünürsen boğuldun gittin demektir.

Sana Allah’a yönel, o yoldan git, din yolunu takip et, yüksel, yüce kişilerle birlikte ol dememizin maksadı, bu tesirlerden kurtulmak veya ne anlama geldiğini anlaman içindir.

Yere yakın yerde, toz duman birbirine karışır.
Yüksel ki kim ne yapıyor, nasıl yapıyor, ne sonuç alıyor göresin.

YAPILANLARLA UĞRAŞACAĞINA YAPTIRANLA UĞRAŞMAN DOĞRU BİR ŞEÇİMİN OLUR.

 
Yaren.
BEĞENİLEN olmak istiyor musun?
OLGUN olmak istiyor musun?

UYGUN olmak istiyor musun?
SAKİNLEŞMEK istiyor musun?

İYİ BİRİ olmak istiyor musun?
YUMUŞAK HUYLU biri olmak istiyor musun?

ANLAYIŞLI biri olmak istiyor musun?

O HALDE DİN PENCERESİNDEN KİŞİLERE VE OLAYLARA BAKMAYA BAŞLA. DOĞRU OLANI YAP.

BEN VE BENLİK PENCERESİNDEN KİŞİLERE VE OLAYLARA BAKAN;

BU TOZ DUMAN İÇİNDE SANILARI VE ZANLARI İLE ÖMRÜNÜ BOŞA TÜKETİR.

                                          *
 RAVLİ
 

Popüler Yayınlar