14 Aralık 2012 Cuma

ALLAH’A ULAŞAN HALKIN LAFINA BAKMAZ

Husayn Mansur’un dardaki hali 39

Hallacı idam yerinde iki elini kestikleri zaman, ellerinden akan kanı, yüzüne, kollarına sürmedeydi.

Aşk sırrından haberli, bilgili, uyanık olan kişinin namaz kılması için kanla abdest alması gerek’ diyordu.

Ona:
Ey zamanın coşkun eri!
Neden vücudunu kanlara buladın?
Kanla abdest alırsan kıldığın namaz doğru olmaz, hiç kılmamış sayılırsın dediler.

Erler gibi sevgilinin yakınına ayak bas, hiçbir mahlûkun kınamasından korkma.

ALLAH’A ULAŞMIŞ OLAN GÖNÜL, KINAYANIN KINAMASINDAN KORKMAZ.

Gel de Allah işine ercesine giriş.
Gönül işine yakın olmayanla uğraşmaya değmez, ipini sal gitsin, kendi, işine bak.

Milletin etrafında ne kadara kadar dolaşacaksın?
Ercesine bir adım at da kendinden geç.

Aşk, seni böyle korkak bir halde bulursa utancından bütün vücudunu dert kaplar.

Nice güçlü kuvvetli aslanlar vardır ki AŞKIN KUVVETİNE karşı karıncaya dönerler.

SEN KUVVET BAKIMINDAN KARINCADAN DA AŞAĞIYSAN AŞKIN HUZURUNA NASIL GİREBİLİRSİN Kİ?

                                  ***
İLAHİNAME FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.EB. YAY.392                                                                                            


                                 ***
Aşk birkaç parlak sözle anlatılmaz.
Aşk yaşayanın yaşamı anlatır.

                                            *   
Mansur: 922 yılında el-Hallac adıyla tanına sufi el-Hüseyin ibni Mansur, Bağdat’ta zalimce öldürülmüştür.

İran’ın Bayza adı verilen bir bölgesini, aynı adı taşıyan bir köyünde dünyaya gelmiştir.

Çocuk yaşta Kuran hafızı oldu.

Kuran ayetlerini yorumlama ilmi olan tefsir konusunda uzmanlaştı. Allah’ın insanlara gönderdiği mesajın gerçek anlamını kavrayabilmek için Arap dili gramerin ve kendi kutsal dinimizin sırları üzerinden derin araştırmalar yaptı.

Allah sevgisini öğrenmek üzere yurdunu, babasını, annesini ve kardeşlerini terk etti.

Derviş elbisesi giydi.
Gerçeği arayan adamların merkezi Tustar’a gitti iki sene kaldı.

Sonra hac görevini yerine usulünce getirdi.
Ruhumuzda bilgisiz ve hâkimiyetsizlik bizi karanlığa sürükler.

Karanlıkta etrafını göremeyen bir insan nasıl sağını ve solunu, yukarısını ve aşağısını bilemez, amaçsızca etrafta dolanıp durursa, aynası bulanıklaşan karanlık bir ruh da vücudun içinde aynı şekilde amaçsızca oradan oraya gidip durur.

Bu nedenle bizim görevimiz ruhun aynasını devamlı temiz tutma. Yaratıldığı özü katışıksız tutmak ve dışarıdan aldığı ışığı bulanıklaştırmadan yansıtması için aynayı sürekli cilalamaktır.

Özellikle de cinsel duygularımıza mutlaka hâkim olmamız gerekir; Gönül aynasının kararması durumunda, insan karanlıkta yaşamaya kendini mecbur eder.

Ruhun aynasını bulanıklığından kurtarmanın en iyi yöntemi, yanlış yaptığımızın farkına varıp üzülmemiz, Pişman olup Allah’tan bu suçumuzun affedilmesi için yalvarmak en güzel duadır.

Ruhun temizliğinden sonra, Allah’a ulaşmanın son durağı olan BEKA kavramının peşine düştü.

Bekaya varmak için önce kendi benliğinden kurtularak FENA ya ulaşmak gerçeğini anladı.

Ebedi yaşamak istiyordu.
İmanın çekirdeği aşktı, aşk dolu teslimiyetti.

Bir insanın diğer bir insana duyduğu aşkı, bir insanın Allah’a duyduğu aşkı, İnsanın kendisine duyduğu aşkı, Allah’ın yarattığı insanlara ve varlıklara duyduğu aşkın gerçeğini anlamaya çalıştı.

İdrak ( anlayış, akıl erdirme)ile aşk birbiri ile zıt olmasına rağmen nasıl beraber oluyor gerçeğini anlamaya çalıştı.

Kadın ve erkek aşkta bir olabilir.
İnsan ve Allah aşkta bir olabilir diye düşündü.

İnsanın Allah’la olan bizzat yaşadığı özel ilişkiyi anlamaya çalıştı. Allah’ta yok olma yollarını araştırdı.

Dinle beraber olan aşkı anlatmaya çalıştı.
Ulaşabileceği en ileri noktaya gitti.

İnsan ruhu hayal bile edilemeyecek şeyleri Allah’ın izniyle yapmaya kabiliyetlidir.

Gözleri olmadan görebilir, bacakları olmadan yürüyebilir, gerçeğini anlatmaya çalıştı.

Ölüm korkusunu ruhu aracılığı ile yenen bir kimse, yeniden hayata döner.
Alıntı: (Bağdat’ta ölüm HALLAC-I MANSUR Wolfgang günter lerch Çeviri: Atilla Dirim Yurt kitap yay.106 dizi 15)

Hallaç darağacına çekildi bilinir.
Mevlana Hazretleri Divanı kebir 2. cildinde sayfa 218-219 da ‘Darağacına çekilen Mansur değildi, cahiller öyle sandılar. Eb-ül Hayy suretinde göründü ve ‘ENEL HAK’ dedi.

Eb-ül Hayy:
Canlılığın görünür olması, canın görünür olması.
Yani Allah Mansur’un şeklini gösterdi.

Herkes gerçek Mansur’u görmüş gibi oldu.
Oradaki insanlara seslenen Allah’tı.

Netice olarak şöyle söyleyebiliriz.
Mansur benliğini yok ederek, aşk yolundan giderek, peygamberimizin işaretlerini takip ederek.

Allah’ta kendini yok etti.

                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar