28 Kasım 2012 Çarşamba

MEVLANA VE ZAMANIN TALİH KUŞU

Şemseddin Padişah şeyh Seyfeddin-i Beherzi’nin mutekitlerindendi. (inananlarından) (Tanrı onun ruhunu rahatlandırsın).bu gazeli bir kağıda yazıp nadide armağanlarla birlikte gazel hakkındaki fikrini öğrenmek maksadıyla Seyfeddin’ e gönderdi..

Gazel:

“ Her an sağdan soldan aşk sesi geliyor.
Biz feleklere gidiyoruz,

Kim bu temaşaya iştirak etmek ister”
Allah!

Şeyh gazeli tam bir feragat ve derin bir nazarla (dünya’dan ilgisini keserek, ilahi alem içinde) okuyunca, bağırarak bayıldı ve o kadar heyecanlar gösterdi, elbiselerini yırttı ve feryatlar etti, hesaba gelmez.

Ondan sonra “ Bu nasıl nazenin bir yiğit,
Bu nasıl güzel bir din süvarisi ve
Bu nasıl bir yer ve göğün kutbu!

Hakikaten dünyada çok garip bir sultan zuhur Kendini göstermiş) etmiştir.

Keşif sahibi olan geçmişteki bütün şeyhler böyle bir erin hasretinde idiler ve Tanrı hazretlerinden böyle bir devlete ulaşmak istedilerse de, bu onlara müyesser (kolay) olmadı.

Bu saadet son zamandakileri ne müyesser (Kolay) oldu.

Nitekim buyurmuştur: Şiir:

“ Geçmiş asırların rüyada aramış oldukları talih
son zamanda insanları gelip buldu.”  

 
Aman Yarabbi, demirden bir çarık giysek ve demirden bir asa ele alıp o uluyu aramaya gitmek lazımdır.

Bizim dostlarımıza vasiyetimiz şudur:

Her kimde yol yürümek kudreti varsa, kim bedeninde seyahat kuvvet ve kudretini buluyorsa hiç durmadan o padişahın ziyaretine gitsin, o nimet ve rahmete nail olsun.

Çünkü Baha Veled Hazretleri ve ecdadı büyük şeyhlerdendir.

Onların dokuzuncu ceddi Sıddık-ı Ekber’dir (Hz. Ebubekir) (Tanrı’nın rızası onların hepsinin üzerine olsun).

Ben çok zayıfım ve ihtiyarlamışım.
Seyahatin zorluğuna tahammülüm yoktur;

Yoksa yalnız ayakla değil, başımın üzerinde yürüyerek o Hazretin ziyaretine gitmeğe çalışırdım” dedi.

Meğer şeyhin büyük oğlu şeyh Muzhireddin o mecliste bulunuyordu.

Şeyh ona döndü ve

“ Muzhireddin, senin gözlerinin o temiz insanın mübarek yüzü ile aydınlanacağını ümit ediyorum.

Bizim saygılarımızı da yalnız aziz olan Tanrı isterse o Hazrete ulaştırasın” dedi

Babasının ölümünden sonra Şeyh Muzhireddin Rum diyarına hareket etti.
O Hazretin ziyareti saadeti ile bahtiyar oldu.

Babasının selam ve iştiyakını (özlemini) Mevlana Hazretlerine ulaştırdı.
Mevlana onun gönlünü aldı.

Muzhireddin birkaç sene Konya’da ikamet edip tekrar Buhara’ya hareket etti.

Onun oğullarından birinin Konya’da gömülü olduğunu söylerler.

                                   ***
Bu gazel ve Mevlana’nın zuhuru (kendini göstermesi) her tarafa yayılınca, Buhara’nın ve Deşt’in bilginleri ve şeyhleri ardı arası kesilmeden Rum’a geliyor, onun ziyaretinde bulunuyor ve o manalar denizinden inciler elde ediyorlardı.

Derler ki, bir günde Buhara ve Semerkand’dan yirmi kişi gelir, mürit olur ve Konya’ya yerleşirdi.
                                    
                                 ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Ey yaren,

İlahi nurlarla dolu olan ve ziyaretine gelenleri boş çevirmeyen Mevlana Hazretlerine ziyarete git ve ilahi âlemden nasibini almalısın.

 Afyon Kara hisar’da isen Sultan Divani Mehmet Çelebi Hazretlerine ziyarete giderek ilahi âlemden nasibini almalısın.

 
Ziyarete usulüne göre yapmalısın.
Fotoğraf makinesiyle birkaç poz alıp başkalarına anlatmak için gidersen nasipsiz olarak dönersin.

Gönlünü boşaltmalısın ki, dünyalık düşüncelerden arınmalısın ki gönlün nurla dolsun.


1.   Ziyarete giderek doğru ve parlak bir ışık al (nur, doğruyu görmeni sağlar, karanlıklardan kurtarır) evini aydınlat ve şenlendir.

2.   Veli ve peygamberden alacağımız nurla donanımlı bir ışığın yolumuzu aydınlatsın, tuzağa düşme, yolda rahatlıkla ilerle.

3.   Ziyaret esnasında onun ruhaniyetinden bizim ruhumuzu aydınlatacak nur akışı olduğunu ve aldığımızın farkında ol.

4.   Ziyaret sırasında hediye olarak nur akışı olduğunu orada huzur içinde olmaktan anlamalıyız.

5.   Bir derdini paylaşmak ve onun huzurunda Tanrı’dan bir şey istersen önce kalp bölgende sonra göğsünde bir serinlik hissedersen kabul edilmiş demektir.

6.    Gözle görünmeyen işleri görmen, anlaman, tanımlaman için kalp gözün olsa bile nur gereklidir. Nasıl ki göz görür olsa da ışık yoksa göremeyeceğin durumdan anla.

7.   Nurlu kişilere yaklaşıp onun nurundan kendi nurumuzu ateşlememiz gerekir.

8.   Yani o velinin sözlerini öğrenip kendimize hayat kılavuzu yapmamız gerekir.

9.   Fakirlere muhtaçlara yardım ederek dualarını almalısın.

 

Ey yaren,

Orada ziyaret edeceğin kişinin ziyaret etmeden önce boyutuna girmelisin, havasına girmelisin.

Başkasına anlatmak için veya ihtiyacını bildirmek için gitmen en az yararla oradan ayrılmandır.

 

TÜRBE ZİYARETİ

 

Yaren,

Velilerin, evliyaların türbelerine yaklaştığın zaman temiz olman ve temiz duygular taşımalısın.

Onların kabri herhangi bir kabir değildir.

Canlı orada oturuyormuş gibi saygıyla yaklaşmalısın.

Mezarı orada, ruhu ruhlar âleminin en güzel yerindedir.

Elbette ki mezarına saygısızlık yapana dersini verecektir.

 

Afyonda Mevlevi camiinde bulunan Sultan Divani hazretlerinin ve çevresinde yatanlara ziyarete gittiğimiz zaman böyle davranırız.

Çünkü HUZURA ÇIKIYORSUN.

 

Yüce makamlarda olan büyüğümüzün ruhaniyetine ulaşıp bir zaman konuşmak için bu gereklidir.

 

Büyüklerimiz mezar ziyaretine gitmeden önce vakit namazını kılmış olmalısın.

Ayrıca Allah rızası için 2 rekât namaz kılmalısın.

Ziyaret yapacağın büyüğün ve çevresindekileri ne 1 Fatiha, 11 İhlâs okuyarak sevabını bağışlamalısın.

Namaz bittikten sonra dua ederek, görüşmek için Allah’tan izin istemelisin.

Sakin bir köşeye çekilerek:

3 defa uzunca bir Allah demelisin.

(Uzakta birini çağırır gibi)

Sonra Al kelimesini lah kelimesine vurarak Allah demelisin.

Her yüz kere Allah dedikten sonra La ilahe illallah Muhammed’in Rasulullah diye salâvat getirmelisin.

İçine bir ferahlık gelene kadar devam etmelisin.

Sonra yavaş ve saygılı hareketle ziyaret edeceğin büyüğümüzün yakınına gelerek Allah’ın selamını vermelisin.

Yavaşça dizlerinin üstüne oturarak gözlerini kapamalısın.

Aklına gelen düşüncelerle baş başa kalmalısın.

O büyüğümüz Allah’ın izniyle sana yardım edecektir, doğru çözümleri sana anlatacaktır.

Allah’tan aldığını sana aktaracaktır.

Konuşman gönlünden olacak duyuşun sanki kulağından duymuş gibi kalp bölgesinden duyacaksın.

Eğer bu dediğim gibi olmuyorsa eksikliğin var demektir.

Huzura gitmiş olursun ama kapı açılmamış olur.

Kendi nefsini kontrol ederek, temizleyerek (Beden ve ruhunu) tekrar denemelisin.

 

Yaren, velilerle, ermişlerle, evliyalarla murakabe (İç âlemine bakma, kendinden geçerek görüşmek istediğinle konuşma) böyle olur.

 

Ey yaren, biliyorsun ki Allah direk konuşmaz, aracı vasıtasıyla konuşur.

Veliler, evliyalar ermişler ne güzel aracıdır.

 

Dervişler nefsini kontrol altında bulundurarak, Allah ile birlikte olmak bilincini diri tutmak için, Allahtan bolluk ve bereket beklentisini geliştirmek için bu fikir ve çalışmadan ayrılmazlar.

Fakir kelimesinin anlamı buradadır.

Allah’a karşı fakir ve muhtaç durumunu yaşamaktır.

Allah’ı görürmüşçesine iç âleme dalarak yaparlar.

 

Kimi derviş namaz sonrası tekrar secdeye kapanarak,

Kimi derviş oturduğu yerde Yakaza dediğimiz (uyku ile uyanıklık arası) yapar.

Kimi derviş oturduğu yerde üstüne örtü atarak yaparlar.

 

Önce kişinin iç âlemine dönmesi, kendi öz eleştirisini yapması, yanlışlıklarının farkına varması, pişman olup af dilemesi ile kendini kötülüklerden uzak tutabilmesi için, yaptığı hatalardan geri dönmesi için murakabe yapar.

 

İnsan nefsinin hükmünde olduğu zaman yaptığı her şeyin doğru ve hak olduğuna inandığı için yanlışa düşer.

Ölçün, Tanrı ölçüsü olduğu zaman rahatsız oluyorsan yanlıştasındır demektir.

 

Vicdan dediğimiz ve bize daima uyarı gönderen duygumuz ancak Tanrı isteklerine uyum sağladığında rahat eder.

 

Kişi ustalaşmadan önce velilerimizin ruhaniyetlerinden faydalanırlar.

                                          *

İşte böyle yaren,

Önce iç âlemine yöneleceksin görünmez bir âlemdir (karanlık).

Sonra büyüklerimize sevgi ve hizmet bağıyla bağlanıp onların gösterdiği (aydınlık) ışıklı yoldan ve ruhaniyetlerinin yardımıyla ilerleyeceksin.

 

Ta ki Peygamberimiz efendimize kadar bu manevi yolculuğun sürecek.

Peygamber efendimiz yolunu aydınlatarak ruhaniyetinden yardım ederek Allah’ın kapısına kadar gideceksin.

 

Allah ne der, ne yapar bilemeyiz.

Nice şimdi evliya dediğimiz kişi o kapıya defalarca gidip geri döndürülmüşler fakat onlar bu gidişten vazgeçmemişler buyur kulum diyene kadar o kapıdan ayrılmamışlardır.

 

 Not:

Bu gerçekliği bilmeyenler türbelere gidenleri cahilcesine kınarlar.

İç âlemi bilen biri asla bu konuda bir kınayış içine girmez.

Türbedeki ruhaniyet güç ve kuvvetinden habersizdirler.

 

Kelimeler arasında boğuşmaktan düşünce, anlama ve kavrama boyutuna geçememiş ama Kuran ve hadisten konusuna uygun gelen yerleri bilen ve konuşanlar bu durumu anlayamazlar.

 

Unvanı ne olursa olsun, etiketi ne olursa olsun böyle kimseler unutulur gider, sözlerine de kimse değer vermez.

                                 *

TALİHİN BU ZİYARETLE DEĞİŞİR, TALİH KUŞU YAREN BURADA UÇUYOR, BURADA OLANLARIN BAŞINA KONUYOR.

                                 *

RAVLİ

Popüler Yayınlar