29 Kasım 2012 Perşembe

MEVLANA VE YILDIZLAR.

Konyalı rahmetli şehit kadı Mevlana İzeddin, İzzettin Keykavus’un veziri idi.

Mevlana hazretleri için büyük bir cami yaptırmıştı.
Himmeti yüce bir kişiydi.

(Himmet: Kalbin dilemesi ve yönlenmesi demektir. Kalbin birbirine yönelişinde ihtiyaca yönelik yardım, artırma ve birbirine bağışlara denir)

Bir gün Mevlana hazretlerine:

“Sizin elde ettiğiniz batın ilmini biz de istidat (yetenek) ve içtihadımız (Bir kimsenin, bir şeyden mana ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki fikri, görüşü) nispetinde kitapları okuyarak zahir ilimlerden elde ettik.

(Batın ilmi: Kalp, gönül ve ruha ait bilip anlama ve hakikati görmeye yarayan kuvvetle niteliğinin anlaşılıp baş gözü ile görünmeyen hallere denir)

(Zahir ilmi: Kuran ve hadislerin kelime ile ifade edilen ve yazı ile tespit edilmiş olan bünyesi içinde nice gizli ve derin mana, sebep ve hikmetler (bir şeyin hakikatini anlama) mevcuttur.
Akıl yürütmek, anlamak, ders almak, idrak etmek suretiyle hakikate ulaşmaktır.) 

Bunu elde etmek için hadsiz (sınırsız) mümareseler (alışma, alışıklık, yatkınlıklar) yaptık, fakat sizce bilinen ve anlaşılan sırlardan bir şey elde edemedik.

Bizim akıllarımız o manaları katiyen idrak etmedi”dedi.
Bunun üzerine Mevlana hazretleri gülümseyerek:

“Evet!
Tanrı ilmi olan ikbal ilmini (Saadet, mutluluk) mütalaa etmişiz, fakat bu size nasip olmamıştır.

Tanrı bunu bazılarına verir, bazılarına da vermez.
Bu tanrının kendi lütfüdür.

Onu istediğine verir.
Şiir:

“Zühal’in (Satürn yıldızı) dönmesinden meydana gelen aklın,
Bizim aklımızın önünde yeri yoktur.

(Zühal yıldızının tabiatı son derece soğuk ve kurudur.
En büyük uğursuz olarak tanınır.

Ona bakmak keder ve üzüntü vericidir.

 Ahmaklık, cahillik, pintilik, korkak, cimri, tembel, kafasız,  yalan ve fenalık, bu yıldızın tesirinde olanlarda olur.

Bu yıldız, ana rahmine düşen çocuklara şans olursa, onun tabiatı ve vasıfları o çocuğa, Allah’ın izniyle, aynen geçer ve o karakterle doğduktan sonra kendisinde bu vasıfların görüldüğü tecrübe ile belli olmuştur.)

O, Utarit (Merkür yıldızı) ve Zühal sayesinde bilgin oldu,
Biz ise lütuf ve kerem sıfatlı olan Tanrı sayesinde bilgin olduk.”

(Utarit yıldızı tesirinde olanlar edep, düşünce, anlayış, idrak, akıl ve güzel konuşma, açık konuşma, yazı ve hesapta ustalık, isabet, zekâ ve dikkat, merhamet ve incelik, hüner ve sanat, hile ve hain bulunmuştur.

Bu yıldızın sansı nerelere düşmüşse orada o vasıflar görülmüştür.)

(Alak suresi 5:
“Öğreten rabbin ayeti bizim tuğramızın (imzamızın) kıvrımıdır.”

Tanrı’nın yanındaki ilim bizim maksadımızdır.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Yıldızların konum ve durumlarından çıkan mana ile ilim sahibi olabileceğimizi ama sır sahibi olamayacağımızı öğrendik.

2.   Kuranı kerimin ayetlerindeki manalar ile uğraşırsan sır sahibi olabileceğimizi öğrendik.

3.   Yıldızların kötü tesirinden din yoluyla kurtulabileceğimizi öğrendik.

4.   Güzel özelliklerin din yoluyla geliştirebileceğimizi öğrendik.

5.   Ayetlerin açık ve gizli parça veya bütününün sırlara sahip olmak için bir kaynak olduğunu öğrendik.

6.   Tanrı ilminin üstünde bir ilim olmadığını öğrendik.

 
İşte böyle yaren,

Dayanağın ayetler oldukça yolun açık, yaptığın doğru ve Tanrı katından beğenilen olur.

Ey yaren,

Merakını gidermek için değil de öğrenmek için gayret sarf etmelisin.

İnşallah böyle çalışmayla yönümüzü ve yolumuzu kaybetmeden hakikate ulaşırız.

Âmin.

                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar