Celaleddin Karatay’ı kendi
medresesini tamamlayınca büyük bir toplantı yapılmasını emretti.
O günü Mevlana Şemseddin-i
Tebrizi de yeni gelmiş, ayakkabıların çıkarıldığı yerde oturan adamlar arasına
oturmuştu.
Orada bulunanlar hep
birlikte, Mevlana’dan “Başköşe” nereye derler” diye sordular.
Mevlana:
“Bilginlerin baş köşesi
sofanın ortasıdır.Ariflerin başköşesi bir evin köşesidir.
Sofilerin başköşesi ise
sofanın kenarıdır.
Âşıkların mezhebinde ise
başköşe dostun kucağıdır” diye cevap verdi.
Ve kalkıp Şemseddin-i
Tebrizi’nin yanına oturdu.
Derler ki, Mevlana
Şemseddin-i Tebrizi Konya halkı arasında o gün meşhur oldu.
Bu olay Pervane’nin zamanında ikinci kez vuku buldu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
İşte böyle yaren sevdiğin
nerdeyse senin yerin de orasıdır.Sevdiğinle (sen-ben) kalmaz.
En güzel makam, en güzel
mevki, en güzel yer, en güzel ortam, en güzel durum sevdiğinin kucağıdır,
yanıdır, göz göze geldiğin andır.
Cinsellikle bulaştırılmamış
bir sevgiliyi sevmek temiz bir sevgidir.
*
RAVLİ