29 Kasım 2012 Perşembe

MEVLANA VE YENİ EVLİ

Osman-ı Guyende’den nakledilmiştir ki:

Yeni düğün yapmıştım.
Çok parasız kalmıştım.

Sıkıntım son dereceye ulaşmıştı.
Genç karımı memnun etmek icap ederdi.

Mevlana Hazretlerine halim malum oldu.
Kalktı kendi haremine gitti.

Kira Hatundan altı Mısır dinarı borç aldı ve dışarı çıkıp oturdu.
Bir müddet sonra söz sırasında:

“Ey Osman!
Bundan önce güzel bir âdetin vardı:
Sık-sık bizim elimizi sıkardın.

Uzun bir müddettir ki, bu âdetini terk ettin.
Sebebi nedir? “ buyurdu.

Bunun üzerine Mevlana’nın elini öpmek için acele kalktım.
Dinarları gizlice elime koydu ve
“ Bu sünneti namaz farzı gibi muhafaza et “ dedi.

Sevindim, bir müddet bu parayı sarf ettim.
Başka bir defasında yine parasız kalmıştım, hiçbir şeyim yoktu.

“ El öpme âdetini yerine getirmem zamanımız geldi “ diyerek yanına geldim.

Mevlana Hazretleri gülümseyerek “ Kolaydır, merak etme.
Bugün eline yağlı bir lokma geçecek” buyurdu.

O günü akşama kadar orada kaldım.
Hiçbir eser gözükmedi.

O Hazretin işareti nasıl oldu da çıkmadı diye beni bir hayret kapladı.
Dostlar birer-birer gidiyorlardı.

Ben, karanlık basmadan ve sokaklar çamur olmadan evin yolunu tutayım, dedim.

Medresenin kapısından çıktığım vakit, büyük bir selin aktığını gördüm.
Mahallenin çerçöpü selin önüne kapamış, su yürümüyordu.

Ayağımla su gitsin diye yolunu açtım.
Birdenbire bir ipin ucu ayağına takılıp sarıldı.

 Ayağını sudan çıkardığım vakit orada düşmüş ve sim-i Sultani ile dolu bir kese gördüm.

Keseyi koltuğumun altına sıkıştırıp götürdüm.
Evde saydım, yedi yüz diremdi.

Bir kısmını karıma verdim, diğer bir kısmını da kendi ihtiyacıma sarf ettim.
Ertesi gün yine suratımı ekşiterek Mevlana Hazretlerine gittim.

Mevlana “ Osman, niçin suratını asmışsın.
Altını kese ile evine götürdüğün halde yine parasızlıktan dem vuruyorsun.

Sakin şikâyet etme; bilakis sana, bu verginin şükranesi olarak teşekkür etmek gerekir” dedi.

Ben derhal baş koyup tövbe ettim.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Büyüklerin elini öpmemiz gerektiğini öğrendik.

2.   İşi bilmeyen, kendini uyanık sananların iyilik yapanların saflığından yaptığını, bilinçli olmadığını sanılarak yararlanmaya kalktıklarını öğrendik.

3.   Temiz elden para almak ve kazanmak yerine hile ile para kazanmak isteyene çerçöpün içinden ihtiyacı olan paranın verildiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Her şeyi bilen büyükler böyle davranır.
Temiz isen temiz bir yerden ihtiyacın verilir.

Yok, oyuncu biriysen pisliğin içinden ihtiyacını karşılarsın.
Başkasını aptal sanan aslında kendi aptaldır.

Bok böceğinin gıdası boktur.
Büyükler doğru davranışı bulsun diye hoş görmesini aptallık asla sanma.

                                    *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar