Birdenbire itibarlı bir genç içeri girdi ve bir ihtiyarın üst tarafına oturdu.
Mevlana “Geçmiş zamanda
Tanrı’nın emri şöyle idi:
İhtiyarların üst tarafına
oturan her genç yerin dibine girerdi.Gençleri böyle olan milletin cezasını Tanrı bu suretle vermiştir.
Şimdi bu devirde yeni yetişen
gençler korkmaksızın ve çekinmeksizin yolda bulunan ihtiyarları tekmeliyor ve
böyle bir akıbete düşeceklerini de düşünmüyorlar” dedi.
Ve ilave etti:
“Tanrı’nın aslanı Ali
b.Ebitalip (Tanrı onun yüzünü kerim kıldı) sabah namazını kılmak üzere
peygamberin mescidine gidiyordu.
Yolun ortasında ihtiyar bir
yahudinin ileride gittiğini gördü.
Müminlerin Emiri,
civanmertliği, insaniyeti ve ahlakının iyiliği dolayısıyla o ihtiyara saygı
gösterdi.
İleri geçmeyip yavaş-yavaş
onun arkasından yürüdü.
Peygamberin mescidine
ulaştığı vakit, Mustafa hazretleri (Tanrının salât ve selamı onun üzerine
olsun) birinci rekâtın rükûuna varmıştı.
Derhal yüce Tanrı’nın emriyle
Cebrail geldi ve Ali-i Mürteza’nın sabah namazının birinci rekâtını kılmak
sevabından mahrum olmaması için, elini peygamberin mübarek sırtına koydu.
Peygamber ikinci rekâtı
kılmadan Ali ulaştı.
Çünkü ilk rekât namaz yüz senelik
ibadetten daha makbuldür.
Peygamber “İlk rekât namaz
dünya ve dünya içinde bulunan her şeyden daha iyidir” buyurmuştur.
Mustafa hazretleri namazdan
sonra okunacak şeyleri bitirince Cebrail-i Emin’den
“Bu gün vaki olan bir halin
sırları ne idi” diye sordu.
Cebrail de “Ali mescide
gelirken ihtiyar bir Yahudi’ye rastladı.Onu yüceltip ağırladı.
Ondan ileri adım atmadı.
Ve o, senin “İhtiyarlara
hürmet gösterin, onlara hürmet göstermek Tanrı’ya hürmet göstermektir”
buyruğuna göre hareket etti.
Yüce Tanrı Ali-i Mekki’nin
(Mekkeli Ali) sabah namazı sevabından mahrum kalmasına reva (uygun) göstermedi
de böyle inayet (iyilikte) buyurdu.
Şimdi Ali-i Mürteza (beğenilmiş,
seçilmiş) bir adam kâfir bir ihtiyara hürmet gösterdiğinden ötürü bunun
karşılığında Tanrı’dan böyle bir lütuf ve inayete mazhar olursa,
Tanrı yolunda kocamış,
İslam dininde sakalını
ağartmış,
Gelip geçmiş ihtiyarların
sevgisine mazhar olmuş ve
Tanrı’nın makbul kulları
arasına geçmiş olan âşık ve sadık bir ihtiyara saygı gösteren,
Onun hakkında hüsnüniyet (İyi
niyet) besleyen bir kimseye Tanrı’nın ne lütuflarda bulunacağını var kıyas et.
Hakikatte Kuran’da buyrulduğu
gibi “İzzet (üstünlük) Tanrı’nın, peygamberlerinin ve bütün müminlerindir”
(Münafıkın suresi, 8)
( İzzet: Değer, kıymet,
yücelik, ululuk, kuvvet, kudret, hürmet, saygı, ikram, aziz kılma, saygı
gösterme, ikram etme, ağırlama)
Eğer sen daima talihinin genç
kalmasını istersen ruhani bir ihtiyarın eteğine yapış.
Çünkü böyle doğru bir
ihtiyarın yardımı olmadan hiçbir genç ihtiyarlamaz ve ruhani ihtiyarların
yardımlarına ulaşmaz.”dedi.
Şiir:
“Piri seç (bir pire mürit
ol):Zira pirsiz bu sefer çok afet korku ve tehlike ile doludur.
Bu genç olan bahtına pir
adını vermişim.
Çünkü o, günlerin gelip
geçmesiyle değil,
Tanrı tarafından pir
olmuştur.
O, bu dünyada zamanın piri
değil, doğru yolun piridir.
Tanrı doğruyu daha iyi
bilir.”
(Pir: Yaşlı, ulu, sözü
dinlenen, doğru yolu gösteren, Allah’a ulaştıran)
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Bir topluluğa
girdiğin zaman başköşeye, ihtiyarlardan daha yükseğe oturma.
2.
Halk içinde ne
kadar saygın olursan ol Allah katında saygılıdan ileri olamazsın.
3.
İhtiyarlarına
saygı göstermeyen milletlere ceza verilerek yok edilirler.
4.
Sabah namazını
mescitte (camide) kılmak çok değerlidir.
5.
İhtiyara hürmet
göstermek aslında kendine hürmettir.
6.
Namazı yalnız
kılarsın, kaza edersin ama ihtiyara saygısızlık edersen bu davranışını
düzeltemezsin.
7.
Tanrı’ya hürmet
eden ihtiyara da hürmet eder.
8.
Bir pirin yoksa
olgunlaşamaz hep ham kalırsın.
9.
Pirin
ruhaniyetinden yardım alman için bir pirin olmalıdır.
10.
Pir seni
afetlerden, korkulardan, tehlikelerden ruhaniyeti ile hem korur hem de nasıl yol
alacağını nasıl davranacağını öğretir.
11.
İhtiyarlık gelip
geçen zaman ile olur.
12.
Pir, doğru yolu
gösterene denir.
13.
Pir seni Tanrı’ya
götürendir.
14.
Pir, Tanrı
tarafından beğenilmiş, sevilmiş kişidir.
15.
Zamana ve çıkara göre yol gösterene pir
denmez.
Terbiyeli davranışın
beğenilir mükâfat görür isminle beraber övgün ve dua gelir, unutulmazsın.
Terbiyesiz davranışına
kızılır, hakaret görür, ismin ya unutulur ya da kötülerin arasına hep yazılı
kalır.
*
RAVLİ