İki-üç yüz dinara yakın
borçlanmıştı, ödemeye de gücü yoktu.
Kalktı, eşi ve çocuğu ile
birlikte Mevlana Hazretlerine gelip mübarek ayağına düştü.
Allah rızası için bu hususta
Pervane’ye bir şefaat (aracı) ve inayet nağme (iyilik etmesi için
yazı)yazmasını rica etti.
Bu suretle belki de Pervane
bu borçtan bir şey tenzil (azaltma) eder veya ödenmesi için biraz mühlet
verirdi.
Mevlana derhal bir pusula
gönderip şefaatte bulundu.
Pervane “ Bu işin divanla
ilgisi vardır” dedi.
(mecliste görüşülmesi karar
verilmesi icap eden konu)
Mevlana ona cevap olarak “
Devler Süleyman’ın hükmündedirler.
Süleyman devlerin hükmünde
değildir” diye yazılmasını emretti.
Pervanenin adı Süleyman’dı.
Pervane çok sevinip bu
cevaptan haz duydu ve pusulayı öptü, amilin borcunu da indirdi.
Mevlana Hazretleri dualar
edip “ Muineddin Pervane’nin alnında Süleyman’a ait bir nur vardır.
Eğer bu nur gözükmek isterse
doğu ve batı ülkesini kaplar.” Dedi.
Bunun üzerine “ Bu nur ne
nurdu?” diye sordular.
Mevlana “ Bu nur bizim
aşkımızın nurudur.” Buyurdu.
Müritler bunu Pervane’nin
kulağına ulaştırdılar.
Pervane bunu işitince yerlere
kapanıp Tanrı’ya şükürler etti ve anlatılmayacak derecede hediyeler gönderdi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Kendisinden yardım isteyene
yardım yaptığını öğrendik.
Yardım konusunda hemen yardım
yapılması gerektiğini öğrendik.
Yardım eden biri olursak
Süleyman A.S. ait nurun alnımızda parlayacağını öğrendik.
İyiliğe aracılık edenin da
alnında Tanrı aşkı nurunun parlayacağını öğrendik.
İyilik yapıp da övgü alırsak
Allah’a şükretmemiz gereğini öğrendik.
İşte böyle yaren iyilik
yaparsan veya iyiliğe aracılık yaparsan alnın nurla parlar.
Bu nur perdelenir yakın
olmayanlar göremez ama kalp gözüyle bakanlar görürler.
Yaptığın bir iyilik veya
iyiliğe aracılık ederde övgü alırsan “ Ben ne iyi biriyim” dersen yüzünde
oluşacak nuru yok edersin.
İşin içine kendini katma,
kendine pay çıkarma.
Allah’a bu gücü ve imkânı
sana verdiği için şükret ki Allah şükredene daha çok verir.
Allah sevdiği kula imkân
vererek iyilik yaparak kullarına yardım etmesini ister bekler.
Allah rızası için yapılan
yardımda malın, paran eksilmez.
İyilik yapıyorum diye de
salakça mal ve paranı dağıtma.
Doğru kişiye doğru yere doğru
şekilde yapmalısın.
İYİLİK
İyilik etme ifadesi
karşılığını Allah’tan beklemek suretiyle olur.
İleride bir şekilde geri
alacağım beklentisi ile bir şeyi yapmak veya vermek emaneten vermektir ki bunun
adı iyilik olamaz.
Gizli beklenti ile iyilik
yaparsan, hep karşılığını almak istersin, devamlı hatırlarsın, karşılığını
alamadığından rahatsızlık duyarsın hatta yaptığından elde ettiğin olumlu
düşünceleri yok ettiğin gibi hırçınlaşır suçlayan, yargılayan, cezalandırma
eğiliminde davranışlar kendini göstererek huyun bozulur.
Daha sonra kişi ve olay
değişmesine rağmen bu olayın tesirinde kalarak negatifleşirsin.
Bu olay ve zarar bir iken
bunun tesiriyle olumsuz bir insan modeli ortaya çıkar ki hiç bir kimse sevmez
ve yaklaşmaz.
Bu durumu değerlendirerek
başlangıcında pazarlığını et, anlaşmanı sağla.
İyilik diye yapıyorsan kul
hakkını gözetmen lazım.
O verilende hakkı olan veya
ileride olacak olanların rızası alınmalıdır ve yapıldıktan sonra unutulmalıdır.
Kötülük yapmak ruhsal bir
hastalıktır.
Çoğu zaman iyilik adına
yaptığını söyleyerek yaptığını gizlemek ister.
Bir müddet sonra başkalarını
inandırmak için anlattığı gerekçelere kendi de inanır.
Cesaretlenir kendini ilgilendirmeyen konularla ilgilenir.
Bu tip insanlardan uzak durmak gerekir.
Bozguncu olan bu insanla bana
zarar vermesin diye yaklaşmandan huyun bozularak çok daha büyük zarar görürsün.
Zarar verirse versin böyle
kimselere yaklaşma.
Kul hakkını gözetmeyen,
vereceği hesabın farkında olmayan, Allah’tan korkmayan bozguncu insanlara bak,
kendilerinin başına felaket geldiği pek görülmemiştir.
Daha dikkatle bakarsan o
insanların sevdikleri mahvolurlar.
Böyle insanların ahirette
vereceği hesabı düşün.
*
RAVLİ