Bu sırada “ İlahi hâkim Hoca
Sena’i ve Feridüddin-i Attar (Tanrı ikisinin de sırrını kutsasın), dinin
ulularından oldukları halde çok defa ayrılıktan dem vurdular.
Bizim sözlerimiz ise hep
vuslat (buluşma) hakkındadır” dedi ve yine buyurdu ki: “ İmam Ebu Hanife, İmam
Muttalibi ve diğer imamlar toprak dünyasının mimarı idiler.
Tam bir doğrulukla bunların
tarikatına (yoluna) girenler, bu azizlerin peşine takılanlar kötü insanların ve
din yolu eşkıyasının şerrinden emin olup kurtuldular.
Fakat Cüneyd, Zünnun,
Ebu-Yezid, Şakik, Ethem, Mansur ve bunlar gibi veliler bir su kuşudurlar,
manalar ummanının (denizinin) yüzücüleridir.
Bunlara uyanlar, hilekâr
nefsin hilelerinden kurtulurlar ve kudret denizinin cevherlerini elde ederler.
*
Bir gün Mevlana hazretleri:
“ Attar’ın sözü ile meşgul olanlar Hâkim
Sanayi’nin sözlerinde istifade ederler ve onun sözlerinin sırlarını anlarlar.
Sanayi’nin sözlerini tam bir
ciddiyetle mütalaa edenler bizim sözlerimizin nurunun sırrına vakıf olurlar”
buyurdu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
VUSLAT
Allah’a kavuşup buluşmanın
adıdır.
Kavuşmanın mutlaka olduğunu
gösterir.
Allah’a ulaşarak, birlikte
olma hali demektir.
Vasl, visal, vüsul kelimeleri
de aynı anlamdadır.
Hakka erişmek madden değil
manendir.
Aşığın sevdiğine kavuşması,
birleşmesi demektir.
Allah bir şeyle birleşmez,
içine girmez.
Buradaki kavuşup birleşmeden maksat, keşif sahiplerinin basiretlerinden (Kalpte hakikati görmeye yarayan kuvvet) zulmani (karanlık olan) perdelerin kaldırılarak yakinlık (her türlü şüpheden uzak) sırlarına vakıf olmaları kastiyledir.
Nurlarla keşiflerin yapılması
imkânına kavuşmadır.
Maddi ve manevi sevgi ve
bağların hepsi, gerçekte Tanrı’yı sevmek ve bilmektir.
Gerçek aşığa aşktan başka her
şey haramdır.
Âşıkla sevilen arasında tam
bir teklifsizlik bulunması ne güzel şeydir.
Aşk sureti meydana getirir.
Tanrı aşkı ve muhabbeti her
şeyin içinde vardır.
İnsan kendisini yaratanı nasıl
sevmeyebilir?
Ahiret de, Hak’a dostluk ve
muhabbette gizlidir.
Asıl olan sevmektir.
İnsan kendisinde bu hissi
duyunca, onu artırmak için çalışmalıdır.
İnsan sevdiği şeye gider.
Buluncaya kadar ararlar.
Tanrı’nın öyle kulları vardır
ki, onlar, kıyametten evvel bu gayeye ulaşmışlardır.
Şimdiden sonu görürler.
Tanrı örtüleri bir sebebe
dayanarak yaratmıştır.
Tanrı’nın yüzü örtüsüz olarak
görünürse, biz bunu görmeğe tahammül edemeyiz ve ondan nasibimizi alamayız.
Bu örtüler vasıtasıyla yardım
görüyor, fayda elde ediyoruz.
Hak’ta yok olan için günah
günah sayılmaz ve suç, suç olmaz.
Çünkü o Tanrı’ya yenilmiş ve
O’nda yok olmuştur.
Allah’a iyi niyet besleyen
üstündür.
Seven sevdiği ile beraberdir
*
RAVLİ