Babam bir gün beni yanına
çağırdı, yüzümü ve başımı öptü.
Bana sonsuz inayetlerde
(dualarda) bulundu.
Ondan sonra “Bahaddin
Tanrı’yı sana göstermemi ister misin?” dedi.
Ben de” Büyük lütuf olur”
dedim.
Bunun üzerine o “On gün sonra
görürsün, yalnız şu şartla ki, yirmi dört saatlik gece ve gündüzü taksim
edeceksin,
Yirmi iki rasat saatinde (güneşin
değişimlerinde) yemek, uyku gibi dünya işleri ile meşgul olacaksın.
Geri kalan iki saatte de
büyük ciddiyetle ve huzurla (Tanrı hareketlerini gözetliyor bilincinde olarak) Tanrı’nın
hizmetinde bulunacaksın.
Yine birkaç gün sonra yirmi
saat kendi işinle uğraşacaksın,
Dört saat de tekrar Tanrı
hizmetiyle meşgul olacaksın.
Nihayet o dereceye gelecek
ki, tam yirmi saat Tanrı’ya ibadet için ayakta duracak, dört saat de dünya,
dostlar ve onların işleriyle meşgul olacaksın.
Bu hali o dereceye
ulaştıracaksın ki, her anın ve bütün vakitlerin Tanrı’ya harcanmış olacak, bu
dünyanın ilgileri tamamıyla kesilecek ve hiçbir şey kalmayacak.
Ondan sonra ne kadar istersen
ve edebilirsen Tanrı’yı gör ve sevgili ile aşk oyunları oyna.
Artık ona ne söylersen ve
ondan ne ararsan sana müyesser (kolay) olur buyurdu ve
“ Babamın ruhuna yemin ederim
ki, ben de babamın buyurmuş olduğu gibi yaptım.
İşaret ettiği gibi oldum.”
Şöyle ki:
Yüce Tanrı Musa’yı
Kelim’e (Tanrı ile konuşan)
(Ya Musa!
Bana, benim istediğim gibi ol
ki,Ben de sana,
Senin istediğin gibi olayım). Buyurmuştur.
Şiir:
“ Dün aşk bana, ben tamamıyla
nazım;
Ben naz ettiğim an,
Sen de tamamıyla niyaz ol
dedi”
“Sen nazı bırakınca tamamıyla
niyaz olursun,
Ben de kendimi,Senin için tamamıyla niyaz yaparım”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Tanrı’yı bu
dünyada iken görmek mümkün olduğunu öğrendik.
2.
Ciddiyetle,
huzurla Tanrı hizmetinde bulunarak ve bu süreyi artırarak Tanrı’yı görmek için
hazırlık yapacağımızı öğrendik.
3.
Her anın Tanrı’ya
ayakta durarak tazimde bulunacak hale gelinceye kadar devam etmemiz gerektiğini
öğrendik.
4.
Tanrı ile aşk
oyununun naz ve niyazla olduğunu öğrendik.
5.
Nazın; Kendini
beğendirmek için veya beğendiği bir şeyi beğenmiyormuş gibi yapmak olduğunu
öğrendik.
6.
Niyazın;
Yalvarma, yakarma, selam, saygı, dua, muhtaçlık, içeren söz ve davranışları
olduğunu öğrendik.
7.
Tanrı’nın
istediği gibi olursak, dileklerimize kavuşmak kolay olacağını öğrendik.
İşte böyle yaren,
Ciddiyetle bu önerileri
yaparsak Tanrı’yı görebiliriz.
*
Ciddiyeti, önemsemeyi,
kararlılığı anlatan hikâye:
Müridin biri şeyhine:
“Peygamberi görmek istiyorum,
ne yapayım?” demiş.
Şeyh de şu ayetleri oku, şu
duaları yap görürsün” demiş
Ertesi gün derviş “göremedim”
demiş.
Şeyh de ona başka sureleri
okuması ve başka dualar etmesini ve uykuya öyle geçmesini söylemiş.
Yine derviş “ Göremedim “
demiş.
Şeyh de ona etli ve turşulu
yemek ye öyle yat muhakkak görürsün demiş.
Derviş sabah şeyhine rüyasını
anlatmış;
“Çöldeydim. Kan ter içinde,
boyuna pınar aradım, sabaha kadar uğraştım”
Şeyh de ona yediğinin tuzlu
gıdanın hararetiyle nasıl rüyanda su arıyorsan, Peygamberi görmek içinde
hararetlenmelisin ki onu arayıp, bulup göresin.” demiş.
*
Yaren Tanrı’yı perdesiz
görmeye kalkarsan yanarsın.Beyaz nur perdeleriyle senin kuvvetine göre kendini gösterir.
Sende merakının gittiğini,
inancının şüphelerden uzak olduğunu anlar ve bir hoşluk sahibi olursun.
Baş gözüyle görmek daha ileri
aşamalardadır.
Bunun için Tanrı’nın her varlıkta olduğunu ibret gözüyle çok dikkatli bakar ve ararsan görme yeteneğine bağlı olarak Tanrı perdeyi aralar ve kendini gösterir.
Peygamberimizin müminlere
Miraç’tan getirdiği müjdesi ve hediyesidir.
“Bana ne verdiysen ümmetime de ver” demesinin bereketiyle ve Tanrı’nın kabul etmesiyle bu mümkün olmuştur.
*
Allah Hz. Davud (A.S.) vahi yoluyla bildirmiştir ki:
Ya Davut, Beni seven veli
kullarıma haber ver ki, onlarla aramda olan perdeleri lütuf ve keremimle
kaldırdım ki, onlar beni gözleriyle görsünler.
*RAVLİ