29 Kasım 2012 Perşembe

MEVLANA VE TANRI İLE SÖZLEŞME

Velilerin kendisiyle övündüğü, Mevlevihan ve ayaklı kütüphane olan Sıraceddin hazretleri anlatmıştır ki:

Mevlevi hazretleri bu üç beyti daima tekrar eder ve Çelebi Hüsameddin’e öğretirdi.

Bana da “ Bunları öğren, bunlar bana şeyhim Seyyid Burhaneddin-i Muhakkik-i Tirmizi’den (Tanrı onun sırlarını kutlasın) yadigârdır” derdi.

“ Ruhun başlangıcı Tanrı’nın arşının nurundandır.
Cisim ve bedenin aslı da topraktır.

Cebbar (kuvvet ve kudret sahibi) ve
Melik (padişah) olan Tanrı:

(Ben sizin Tanrınız değil miyim?)
Ayetindeki ahdi (söz verme, And) ve mihnetleri

(zahmet, eziyet, gam, keder, üzüntü, sıkıntı, dert, bela musibet)  

Kabul etsinler diye onların arasına telif
(uzlaştırma, barıştırma için teklif etti) etti.

Ruh gurbette, cisim de vatanındadır.
Biçare (çaresiz) ve hazin (üzüntülü gönüle) garibe (kimsesiz, zavallı, gurbette) acı.”

Yine heyecanlar gösteriyor ve diyordu:
“Eğer bir deli çenesini oynatıyorsa,
Ona oynat de.

Bundan daha hoş bir sevgili bulunmaz.”

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Ruhumuz Tanrı arşının (yüksek çatısı) nurundan yaratıldığını öğrendik.

2.   Cisimlerin (madde) ve bedenimizin topraktan yaratıldığını öğrendik.

3.   Tanrı’nın kendisini Tanrı olarak kabul etmemiz karşılığında var oluşumuza devam etmek için, emaneti almak için; zahmet, eziyet, gam, keder, üzüntü, sıkıntı, dert, bela musibetleri dünyada kabul ettiğimizi Tanrı’mıza söz verdiğimizi öğrendik.

4.   Tanrı bize bir uzlaşma, anlaşma teklif ettiğini ve bizim kabul ettiğimizi ve dünyaya gönderildiğimizi, öğrendik.

5.   Bu antlaşmaya ne kadar uyduğumuzu imtihan etmek için dünyaya gönderdiğini öğrendik.

6.   Ruhumuzun esas vatanının Tanrı’nın arşında olduğunu, dünyada bu ruhun bedene konduğunu ve ruhun gurbette olarak üzüntülü, çaresiz, garip bir biçimde bedenimizde acı çektiğini öğrendik.

7.   Akıllıların sustuğunu, bildiğini bile söyleyemediğini öğrendik.

8.   Tanrı’nın faydalı delilik yapanları sevdiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

 Zahmet, eziyet, gam, keder, üzüntü, sıkıntı, dert, bela musibetleri Tanrı’nın bir imtihanı olarak bileceğiz ve hoş karşılayacağız.

Şikâyet edenlerden olursan kaybedersin.
Şükredenlerden olursan kazanan olursun.

Dünya imtihan için vardır ve ömür bir andır.
Geçmiş senelere bakarsan bir an olduğunu kendin de kabul edersin.

Geçmişte bir olumsuz yaşayışa takılı kaldıysan takınaklı düşüncedesindir ve yanlış yapıyorsun.

An şu andır.

Ne yapacaksan şimdi yap, ne söyleyeceksen şimdi söyle.
Yarına Tanrı hükmeder.

An’a senin hükmetmen için yetki vermiştir.

                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar