Olgun bir şeyh hamama benzer.
Hamama girdiğin vakit nasıl
elbiselerden
Ve bütün eşyadan
sıyrılmazsan, zahiri ( görünürdeki) temizlik hâsıl (ortaya çıkan, görünen )
olmaz
Ve bedenin kirlerinden ve
cenabetlikten ( pislikten) temizlenmezsen,
Olgun bir şeyhin yanına
girdiğin vakit de kendini varlıktan
Ve kendini tapmak duygusundan
sıyırmazsan hayata kavuşamaz, kıyamet taharetine (temizlik) ulaşamaz
Ve nefsin hıyanetinden ibaret
olan Bâtıni ( içteki sır ve hakikat) cünüplükten de temizlenemezsin.
Bundan sonra “ Biz insanı
şiddetli zahmet ve meşakkatte yarattık ” (Mü’minün 12) ayetini tefsire
başlayarak:
“ Burada şiddetli zahmet ve meşakkatten
maksat zulmet ve cehalettir.
Sonra Tanrı onların üstüne
nurundan serpti, bunun üzerine insanın beşeri (insan) sıfatları kalmadı, zahmet
ve meşakkatten rahata çıktı.
“ O, sarp yokuşa göğüs
veremedi ”
( Beled suresi 11) ayetindeki
sarp yokuşu geçip esirlikten kurtuldu.
Sarp yokuştan maksat, nefistir.
Esirlikten kurtulması da
halkın esirliğinden ve kendi nefsinin işlerini ve nefsinin kurtulduğunu
görmekten kurtulması demektir.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Hamama çıplak
girildiği gibi bizim toplumun üstümüze giydirdiği ve doğru olarak
kabullendirdiği, mal ettiği, yüklediği, şekillendirdiği tüm değer ve
yakıştırmaları üstümüzden atmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Bedeni kirleten
pisliklerden temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Olgun bir şeyhin
yanına vardığında kendimizi hiçbir şey bilmiyor olarak kabul etmemiz
gerektiğini öğrendik.
4.
Saymalıyız ve
severek bağlanmalıyız ama tapma derecesine getirmememiz gerektiğini öğrendik.
5.
Tapmaktan (Tanrı diye tapınmak) duygusundan
kurtularak özgür hayata kavuşarak (Bilerek, görerek, tanıyarak, sırlarını
öğrenerek) kıyamet günü temizliğine ulaşmamız gerektiğini öğrendik.
6.
Nefsin bize
zorlayarak uyguladığı kontrolü etkisiz hale getirmek için nefsi tanımak ve
sırlarını öğrenerek kontrolümüz altına almamız gerektiğini öğrendik.
7.
Bilmezlikten
kurtularak, karanlık bir yaşayıştan sıyrılarak aydınlık ve görerek ilerleyen
bir duruma gelmenin zor olduğunu fakat bu zorluklara katlanarak ilerlememiz
gerektiğini öğrendik.
8.
Tanrı’nın rahmeti
ulaştıktan ve nuru üzerine serpildikten sonra insan olarak özelliklerden olan
zahmet (sıkıntı, eziyet, rahatsızlık, zor, güçlük, yorgunluk) ve meşakkat
(güçlük, zorluk, sıkıntı) kalmayacağını öğrendik.
9.
Sonra halkın
esirliğinden kendinin kurtulduğunu, kendi nefsinin nefsin isteklerinden ve
işlerinden kurtulduğunu, görmekten kurtulmamız gerektiğini öğrendik. (Terki
terk)
Temizlenme sürecinden sonra
bu temizlenen alanı yine yanlışlıklar doldurmasın diye doğru bilgilerle
doldurmamız gerekiyor.
Çer çöp diye bahsedilen
değersiz ama yük olarak taşıdığımız ve zamanla üzerimizde kaldıkça bizi
kirleten ve yüklerden temizlenerek kurtulmamız gerektiğini bir daha hatırladık.
Saygı ve sevgi ile
bağlanacağımız kişiyi tapmak duygusuna girmeden ve bu sınırı koruyarak
davranmamız gerektiğini bir daha hatırladık.
Kılavuzun yüksek yerden
sırlar verir ama bu seni sarhoş eden, hayretlere düşüren o verilerin o kişinin
olduğunu sandığın an yolunu kaybedersin.
Tanrı vermiştir, o kişi
konuşmuştur ama Tanrı sana o kişi üzerinden seslenmiştir, onun eliyle
vermiştir.
Gecenin gündüze dönmesini
beklemedikçe, karanlıktan kurtulmadıkça, kuyudan dışarı çıkmadıkça hakikati
göremezsin, bulamazsın yanından geçer gidersin de haberin olmaz.
Zannetmeyle, sanmayla ve
aklını temelsiz, doğru olmayan düşüncelerinle birbiri arasında mantık bağı
kurmaya çalışırsın ki zihnin bulanıklaşır, ne dediğini bilmez, tutarsız biri
olur, yaptığın işten emin olamazsın.
İyi niyetle temiz kalple
doğru yolda çalışıp çabalarsan Tanrı’dan gelen yardımla perdelerin açılır,
nurla aydınlatılır bilinçli bir biçimde basit ama sevinçli bir hayatı yaşarsın,
çevren yararlanır.
Bir bağdan kurtulup diğer bir
bağla kendini bağlamazsan, kendini görmezsen, kendinin hayalinde bile
şekillendiremeyeceğin alanlarda at koşturursun
*
RAVLİ