şaret edilerek veya gizli kapalı söyleyerek anlatmaya remz denir.
Gizli
kapaklı anlatılan şeyleri ve işaretleri bilene, maksadı anlayana remz-şinas
denir.
Remz
ile anlatılanları herkes kendi bilgi, kültür, isteklerine göre anlar ve
anlatır.
Dünya
işleri içinde kullanılır.
Empatinin
en alt boyutudur.
Aşamalardan
geçtikten sonra elde edilir.
Empatinin
en uygunlaşmış ve olgunlaşmış durumudur.
Empati
sonrası kendini yok sayıp birlik sağlarsan(Tevhid) söz biter, ağız konuşmaz,
kulak duymaz, sadece göz konuşur ve duyar.
Yani
anlayış sadece gözle sağlanır.
Her
varlık adı söylenir ama özelliği ile anlatım için kullanılır.
Olgunluk
yolunda mesafe almışların kendi aralarında anlaştıkları, birbirini
uyandırdıkları konuşmalarıdır.
Öğretenin
olgun, öğrenenin uygun olması gerekir.
MANTIK
AL-TAYR
Bismillahirrahmanirrahim.
Hamd
olsun canı yaratan, bir avuç toprağa can bağlayıp iman veren pak Tanrı’ya.
Secde
eden yüze nur verdi.
Sayısız
bağışlarda bulundu.
Can
içinde gizli hazinesin, tende de görünen sensin, canda da.
Akıl,
vücut varlığından bir ize ulaşabilir.
Fakat
özünü anlamaya imkân yok.
Hiç
bir şeye benzemezsin, kıyas edilemezsin.
Açıkta
aradığım zaman gizlisin.
Gizli
aradığım zaman açıktasın.
İkisinde
de aradığım zaman her ikisinin de içinde değilsin.
Kaybetmediğini
neden arıyorsun.
Ne
söylersen o değildir.
Söylediğin
de sensin, bildiğin de sen.
Kendini
tanı, söylediğin, bildiğin şeylerden yüzlerce ilerisin.
Onu
onunla tanı, kendinle değil.
Yol
ondan başlar, ona gider.
Akıldan
başlamaz.
(Mevcut
bilgiler uyarır, hatırlatır, seni bağlayan bağlardan kurtulmanı sağlar, aklını en yüksek düzeyde kullanmanı sağlar
ancak bu sana yolu buldurur.)
Sen
onda yok olursan giriş kapısını buldun demektir, gerisi boş sözdür.
Allah’a
gidiş önünde perde var, o perdenin ardında bir perde daha var, onun ardında bir
perde daha var.
İyilik
de ettiysen kendine edersin, kötülük de ettiysen kendine edersin.
Yarabbi
can verirken senden başka kimsem yok, son nefeste canıma sen yoldaş ol.
Sevgilim
diye hitap alan, âlemlere rahmet olarak gönderilen, dilinden Tanrıdan hitap
gelen sözlerinden sayısız faydalar edilen Ahmet’e âlemin bilginleri dua edicidir.
Bilime
yön vermiş, araştırmalara ufuk açmıştır.
Görünmeyen
âlem ile görünen âlemi bize tanıtmıştır.
Ona
uygun kelimeler bulmak mümkün değil.
Tanrı
ile aracı olmasını(şefaat) dilemek ve istemekteyiz.
Peygamberin
arkadaşı, sırdaşı, dostu sonraki büyüğü Tanrı ondan razı olsun müminler ulusu
Ebubekir.
Adalet
ve insaf sahibi, sezgileri yüksek olan boş ile doluyu birbirinden ayrı gören
cennetin kapısını açacak olan müminler ulusu Ömer.
Terbiye
ile örnek olan, nur sahibi müminlerin büyüğü Osman.
Sorumluluk
almada en uygun kişi seçilir, soy takibi yanlıştır.
Verilen
görevden zor da olsa bahaneye sığınıp kaçılmaz.
Sana
yerine konmamış gibi görünen, gerçek durumu bilmediğin içindir.
Kendisi;
kabul etmiş savaş yapmayan kişi yerine, ben kabul etmiyorum diye savaş
yapamazsın.
Şehit
olmak herkese nasip olmaz, dua edip o yolda savaşana nasip olur.
Doğru
inancı tanıdıysan güçlüklerinden asla kaçma.
Tanrı’dan,
haberin olsun, aklı ve canın gizlenenlerini araştırıp öğrenmelisin, yoksa
dedikoduyla gerçeklerden uzaklaşır, düşünce âleminden nasip alamazsın.
Kendi
sorunlarınla ilgilen, gelecekte ne olacağım diye kendine sor.
Başkasının
derdiyle uğraşıp kendi derdinden kaçmak için konu bulma.
Taraftarlık
etme, kendi inandığını üstün tutarak başkalarına düşman olma.
BAŞLANGIÇ
Mantık
al-tayr (kuşdili) ile anlatılanları aklının birazını anlaması için Feridüddin-i
Atar hazretlerinin yazdığı, âşıklara armağan ettiği bu kitabı günün koşullarına
göre biraz daha açtım.
Bu
kitap M.E. B. yayınlarından İslam klasikleri gurubunda Abdulbaki GÖLPINARLI
çevireninden yararlanılarak anlayışınıza sunulmuştur.
Kitabı
M.E. B. yayınlarından temin edebilirsiniz 2 kitap halindedir.
Bu
yolu seven ve seçenlere almalarını ve okumalarını önemle tavsiye ederim.
Akıl
çeşitli bağlardan ve yanlış yönlendirilmeden kurtarılıp temizlendiği zaman
gönül dediğimiz yüksek âlemlerle ilişki kurabilen, olgunluğa götüren, hakikat
olmayana değer vermeyen insanda bulunan, sonuçlarından anladığımız bu varlığı
yaşamında kullanman için verilen öğütleri ve yol haritasını ciddi olarak tanı
ve uygulamaya çalış.
Aşırı
isteklerin büyüdüğü günümüzde sanal güzelliklerle inanç üstünden kazanç elde
etme adına seni devamlı olan güzelliklerden mahrum ediyorlar.
Kafanı
bulandıranlardan, hadiseleri sulandıranlardan kurtularak, yararlanman amacımdır.
İsteklerin
çok büyümüş, kontrol edemez hale gelmişsin o halde isteklerini bağla.
Aşk
nağmelerini duymaya başla.
Asalete
doğru çağrıları kulağın duysun da gönlüne haber etsin.
Dilsiz,
dudaksız, sessiz, sedasız söylenen sözü aklını kullanmadan anla, duy, gönlünde
tut.
Bu
yol bu yeteneği öğretir.
Ne
işle uğraşıyorsan sonucunda elde edeceğin farklı değildir.
Kahkahalarla
gülmek bu yolda olana hoş değildir, gidiş yolun kesilir, nazar değdirir
Kıskanç
gözlerden özenle kendini korumalısın.
Dünya
varlıkları ham kişiye geçici sevinç verir.
Aklın
gözünün görebileceğini değerlendirir, yerine gönlünü koyarsan geçmişi ve
geleceği görürsün.
Akılla
mana yolunu bulursun.
Akıl
seni manalar âlemine götürdüğü zaman Hızır da sana ebedi hayatı sunar.
Toprak,
ateş, su, hava(4 unsur) tesirlerinden kurtularak birlik yoluna gir.
Kuş
gibi uçarak yaradılış merdiveninin başlangıcına tekrar var, rabbim sensin diye
söyle.
Seni
Allah’ın ruhu karşılasın.
Hak
işinde tam bir er olunca sen kalmazsın, Tanrı kalır vesselam. Akıl iyi ve kötüyü ayırt edip anlayan anlayışlı olanı seçer.
Akıl
görünmeyen gerçekleri görüp haber verendir.
Akıl
yapıdan haberi olan, gizlenenleri bilmesi ve haber veren olması gerekir.
Besmelenin
önemini anlayan ve söyleyen gizlenenleri bilmesine şaşırma.
Akıllı
kendi sorunlarıyla uğraşır, başkalarının işine karışmaz.
Akıllı
ne halkla uğraşır nede halkın kendiyle uğraşmasını ister, bekler.
Akıl
büyük dertlerle uğraşır, güç sağlamak için çalışması yoktur.
Akıllı
anlayışıyla hayat vereni görür, gösterir.
Akılla
kontrol etmekte ve iletişim kurmakta iyi mesafe alınır.
Akıllı
birileriyle beraber olmak için arayışı olmaz.
Akıllı
aranır.
Gizlenen
yere görevli giderek perde arkasında gizlenenleri görüp, gizli tutmak gerekir.
Peygamber
aradığı zaman baş tacı olursun.
Allah
seni hayırla andığı zaman, uçan biri bile olsa sana eş olmaz.
Gezdim,
mesafe aldım, gidilmesi imkânsız yerleri seyretmelisin.
Allah’ı
tanımalısın, bilmelisin, huzuruna götürecek kılavuzu bulmalısın.
Dostlukla
bağlanırsan ulaşırsınız.
Kendi
gerçeklerini gördüğün zaman ayıplarınla karşılaşırsın, suçluluk duygusu ile
dinsizliğin tesiri altında yanıp, şikâyet etmekten kurtulursun.
Sevdiğinin
yolunda iyiden ve kötüden kurtulursan canın bu işkenceden kurtulur.
Sevgili
yolunda olmalısın, sevinçle bu kapıyı aramalısın, tüm olanaklarını
kullanmalısın.
Ulaşılması
zor olan büyük bir dağın arkasındadır sevgili.
O
bize yakındır da, biz ondan uzağız.
Her
insan adını söyleyemez.
Kolay
görülmesin diye sayısız karanlık perde ve yanmaman için nur perdesi vardır.
(Koşullara
uygun olmayanlara bu perde açılmadığından gerçekleri göremezler, ancak karanlık
perdede gördükleri hayalleri gerçek şekillere benzetip önce kendi bu
zannetmesine inanır sonra çevresine inandırmaya çalışırlar.
Uygun
olanlardan nurdan yanmamaları için nurun tesirini dayanacağın kuvvete azaltan
perdeler vardır.)
İstekli olman veya bu yolda çalışman hak ettin veya kesin ulaşacaksın anlamına gelmez.
Sevgilinin
hükmü geçer.
Yücelik
makamındadır.
Kendisine
hayrandır.
Aklın
bunu anlayacak ve kavrayacak yeteneği yoktur.
Ona
giden yol budur diyemezsin.
Ulaştım
diyemezsin.
Sanatını
görmede hayran olabilirsin.
Yüceliğini
göremezsin.
Bilgi,
görgü ulaşamaz.
Hayal
ile bu yolu aşamazsın.
Bu
yolda ölenler çoktur, anlatımlar çoktur, yolunu kesenler çoktur.
Bu
yol çok uzun ve büyük zorlukları olan bir yoldur.
Yiğit
olman gerekir.
Yol
uzak, deniz derin.
Yola
kendine özgü değerlerden vazgeçip, hayran bir halde yola bazen ağlayarak, bazen
gülerek gidelim, Sevgiliden bir belirti alırsak ne mutlu.
Sevgiliye
kavuşamayan canın kıymeti yoktur.
Sevgiliye
yiğitçe bir can verirsen yüz binlerce can verir.
Sevgili
olmadıkça canın para etmez.
Sevgili
bilgi özelliğinden bir tanesini gösterdi, görenler iş tuttu, işlemeler yaptı.
Görünmeyle,
görmeyle kavga gürültü başladı.
Bu
yolun yiğidi isen bu yolda yürümeye başla.
Gitmek
isterim dersin ancak bahanelerden kurtulmak zordur.
TATLI
DİLLİ kişilikli olsan;
Kendinden geçen bir şekilde hedefe yönelip yok olsan, her
sözün anlamlı ve gizliliği açıklayan olsa, her sözün öğüt veren nitelikte olsa,
değişmeyen sözler sahibi olup tekrar eden olsan, başına işler gelene ağlayarak
bu aşk kitabını kutsal kitap gibi okumak istesen.
Sözlerin
müzikte, bahçelerde, her sözüm ayrı yerde dolup taşsa, bu halime tanık olanlar
kendinden geçseler.
Kendinden
geçeni bulursam gizleneni söylerim.
Gizlenenler
eş olabilecek kimseye söylenir.
Sevgilinin
güzel kokularını koklayınca, yüzünü görünce, sözlerim azalır.
Aşka
dalan ne yaptığının farkına varamaz kendini denetleyemez.
Aşkımdaki
yöneliş küçük bir sevgi karşılığı almak içindir.
Gücü,
kuvveti sevmekten başka yoktur.
Sevgilinin
yüzüne bakmasıyla tahammülsüzlük başlar.
AKIL TATLI DİLLİ kişiye:
Görünüşe
değer veriyorsan bu yolda fazla ileri gitme, aşk yolu seni yaralamadı mı?
Geçici
sevmekten bıkmadın mı?
Bir
gülümseme görmek için bunca ağlayıp inlemeye değer mi?
Yüzüne
güleni sen yüz vermek mi sanıp aldanıyorsun.
İKNA
YETENEKLİ kişilikli olsan;
Her
davranışın, her sözün kişinin gücünü artırsa seni hapsederler.
Gideceğin yola engel olurlar, ölümsüzlük kazanamazsın ancak ölümsüzlükten bir yudum yeter görürsün, kararsızlığından her yola gidersin.
Ölümsüzlükten
aldığın bir yudum kul alsan bile sultanlığı elde edersin.
AKLIN
CEVABI:
Canını
vermeyen, yiğit olmayan bir iz bile bulamaz.
Canını
sevgiliye vermeden sevgiline kavuşamazsın.
Hem
ölümsüzlük istiyorsun, hem kendi canını seviyorsun böyle ikilemde ulaşma
yoktur.
Canını ne yapacaksın, bir gün çekip gidecek, karar sende iken canını sevgiliye ver.
Canını
niye ölümsüz olmak için korumak istersin, canını sevgiline feda et.
GÜZEL
GİYSİLERİ SEVEN kişilikte olan:
Kaderin
cilvesi ile geldim buraya, geldiğim yerde çirkin yılana dost oldum da sürüldüm
buraya.
Hoşlanma
duygusu aklımı karıştırarak doğru yola engel oldu.
Kendim
bu karışıklıktan çıkamıyorum, bir kılavuz bu karışıklıktan kurtarsın beni.
Ulaşmak
durumda değilim, yaklaşsam yeter.
Rahat
yaşam yeter bana başka bir şey istemem.
Cenneti
isterim cenneti.
AKLIN
GÜZEL GİYSİLERİ SEVEN’ e cevabı;
Kendi
yaptıkların yüzünden yolunu kaybetmişsin başkasından istemek kötü davranıştır, kötü
alışkanlıktır, doğru yoldan çıkmaktır.
Akıllı
olan evi değil ev sahibini ister.
Cennet
heveslerle dolu olan cenneti aşırı isteği olup elde edemeyenler ister.
Cennet
Allah’ın güzelliklerin bir damlasıdır.
Neden
bir damla ile yetineceksin.
Cennette
olanlar gizlenenleri bilmediklerinden yiyerek ve içerek gizlenenlerin peşine
oradan düşerler.
Sen
o zaman kaybını yapma.
Gönül
yeri bütün güzelliklerin doğru yeridir.
Kuvvetin
varken bütünü hedefle, bütünü iste, bütün ol, bütünü gör.
Allah’tan
başka iki âlemde de başka bir şeye bağlanırsan elinden alınır.
Allah’a
ulaşmayı amaçla, korkma, çekinme, kaçma saklanma ki övgü alasın.
TEMİZ
GÖRÜNEN kişilikte olan:
Ben
temizim, devamlı su ile temizlenirim, su üstünde yaşarım, evim yerim sudur.
Su
olmayan bir yerde yaşayamam.
Her
var olan su ile diridir.
Her
canlının yöneldiği su da yaşıyorum, başka istek peşinde olamam.
AKLIN
TEMİZ GÖRÜNENE cevabı:
Hoşlanan canını ateş haline getirir.
Su bütün değerlerini alıp götürmüş.
Suyu
yüzü kirli olanlar arar.
Suya
kirli adamlar ararlar ve bakarlar.
Su
hareketlidir, su üstünde olanlar geçer giderler, su üstünde yapı duramaz.
Temeli
su olan sonuçta toprak olur.
Renkli
ve parlak taşları toplar.
Bu
uğraşısı zor ve yorucudur.
Elde
edeceğim yerden sevgi ile bağlanıp ayrılmam, bu durum beni hoş ettiği gibi, şaşırtıyor
ve perişan ediyor.
Bu
saltanat devamlıdır.
Benim
için en değerli şey bu renkli parlak taşları toplamaktır.
Aktüel
bilgisi olmayan neye yarar.
AKLIN
CEVABI:
Üzerin
renkli, aradığın renklilik bu işe âşık olmuşsun.
Renkle
kendini aldatanda ne akıl vardır nede ağır başlılık.
Gerçekliğe
yönelen renge kapılıp aldanmaz, gerçek değeri yoktur.
Değerlerini
görsel bir maddeye bağlarsan amacına geç ulaşırsın.
Yaratanın
yarattığını yaratandan daha üstün görürsen işin zor.
Yaratan
sana imkân ve güç vermişse oluşan hükmetme sana ait değil ki.
Sen
akıllı ol da gönlünü mücevherlerle doldur.
ASİL
AİLE kişiliğinde olan:
Ben
kimseye benzemem, yaradılışta yüceliğe ulaştım.
Vücut
isteklerimi aşağıda tutarım.
Yüce
kişiler benim gölgemde yetişir.
Benim
eşim dostum olacak yoktur.
AKLIN
CEVABI:
Ey
boş şeylere güvenerek aldanan bu tavrın herkesi güldürür.
Senden
hüküm sahibi olanlar yarın hesap gününde belalara uğrayacaklar ve keşke bir şey
almasaydık diyecekler.
Dünya
sultanlığı toprak sultanlığıdır ve öbür âlemde yaptığın şeyleri sorup hesap
ediyorlar.
Bu
dünyadaki hükmetme gücün öbür dünyada devam etmez.
TERBİYELİ
kişiliğe sahip olan:
Büyük
kimselerin yanında olmak için çalışırım.
Büyük
kişilerin sohbetinde olanın kendini sevdirdi mi?
Sultana
ne derse yapılır, ne isterse yapılır.
Yüce
insanın eliyle yücelir.
Başka
bir uğraşıya gerek yok.
AKLIN
CEVABI:
Kendine
has özelliğin yok, başkasına bağlanıp kalmışsın.
Herkes
padişahım der fakat bir padişah vardır.
Dünya
padişahı ateşe benzer, uzak dur, uzak olmak daha emniyetlidir.
Dünya
padişahı başarı sağlarsa övgü onadır, başarısızlık olursa suç yanındakilerin.
YALNIZ
kişiliğe sahip olan:
Kimseyi
incitmez.
Dertli,
üzüntülü, daima ihtiyaç içinde oturur dururum.
Seyrederim
ancak kullanmam.
Başımdaki
bu hava, başımdaki bu sevda yeter bana.
AKLIN
CEVABI:
Seyrettiğin
âlem karışıktır, tuzaklarla ve tehlikelerle doludur, bu karışıkları seyrederek
vakit geçiriyorsun.
Onun
sevgiyle baktığı sensin, sen ona bak yaptıklarına bakıp vakit kaybolma.
Sevgiliye
bakmalısın.
Ayrılığın etkisi, kaynayan kazanın etkisini
gösterir. DEFİNE (PİYANGO) BULMAYI İSTEYEN kişilikte olanlar:
Yıkık yerlerde define ararlar.
Define bulmak hırsı yaşamını kaplar.
Kolay
ve çok kazanç peşindedir.
Define
olması muhtemel yıkık yerlere âşıksın.
AKLIN
CEVABI:
Defineye
âşık olmak kâfirliktir.
Kendini
defineye bağlarsın ve onu put yapar tapılacak hale getirirsin.
Altına
paraya aşk duyanın gönlü bulanır, bozulur ve kıyamette yüzü fare yüzü oluşur.
ÖZ
GÜVENİ OLMAYAN kişilikte olanlar:
Kendini
karar veremeyen, doğruyu bulamayan, kuvvetsiz, isteksiz, yetersiz, beceriksiz
olarak görür.
Başaramamak,
sonuç alamamak korkusuyla kendilerini pasifleştirmişlerdir.
Kendi
ürettiği hayal dünyasından çıkmak istemezler.
AKLIN
CEVABI:
Böyle
demekle sorumluluktan kaçıp özgürüm diyemezsin.
Kendini
aciz göstererek görevlerinden kaçıyorsun.
Aslında
dik başlısın ama tepki olmasın diye acizlik oyunu oynuyorsun.
Bu
iki yüzlülüktür.
Aklın
beğenip alacağı bir davranış değildir.
Acizliğe
sığınmayı bırak olgunlaşmaya ulaşmaya bak.
Kendi
yazdığın bu oyunda ancak kendin oynarsın, sana inananların bahanelerle nasıl
ayrıldıklarının farkına var.
Söz
olmasa da hareketlerin bu anlama gelir.
GENEL
ÖZÜR:
Hakikatten
haberin yoksa özre sığınma.
Üst
düzeyden bahset, alt düzey konuşulmaya değmez.
Candan
olmayan çalışmadan verim alınmaz.
Kendini
besleyecek küçük bilgilere ulaşamamışsın, büyük bilgilere nereden ulaşacaksın, büyüklerin
yanında nasıl gideceksin.
Küçük
bir etki ile bozuluyorsun, daha büyük etkileri olanla beraberliğe dayanamazsın.
Küçük
bir etkin olmadan, bilmeden büyüklerle bir araya gelirsen yanarsın.
Küçük
bir problemde boğulurken büyük problemleri çözemezsin.
Bir
ağır sözden çekinirken yaralanmaya tahammül edemezsin.
Var
olanı bile var diyemiyorsan, yok diyorsan iyice kirlenmişsin demektir ki bu
işler pis adamın işi değildir.
ÖZÜRLERİN
AKLA SORULARI:
Açıklama
olmasa yücelik yolunu bilemeyiz.
Göremediğimizi
görünür hale duruma getirilmese kör durumunda kalırız.
İlişkimiz
olmadan daha iştahlı olmamız beklenemez.
Doğada
kendimizi mukayese ettiğimiz de küçük ve yoksuluz.
Başkasına
küçük bir engel bize dağ gibi engel olur.
Sorumluluk
alsak bizim gibiler başaramaz.
CEVAP:
Amacın
için aşkın olmaz ise elin boş durursun.
Aşk,
iyi iş yapmak istemeyenlerde olmaz.
Boş
durmaktan elde edeceğin, kalbini çürütmektir.
Aşk
yolunu gören sevinçle tüm imkânlarını kullanır.
Sana
verilen bu özelliklerin nasıl verildiğini bilmelisin.
Hakikat
olarak varım diyorsun ancak gölgeden başka bir şey değilsin.
Kendi
gerçeğini bilmeden, seni oluşturan yapıyla bağlantı kuramazsın.
Kendi
gerçeğini bil de iyice anla, gizle, açığa vurma.
Kendi
dünya isteklerinden vazgeçen Tanrı’dan devamlı haberdar olur.
Bu
makama varsan bile ona katılmış olmazsın ancak içinde olursun.
Kimin
gölgesi olduğunu bildin mi ister öl, ister yaşa her şeyden kurtulur, bir şeyle
bağlı kalmazsın.
Apaçıktır
meydandadır ki gölgesi olur, gizli olsaydı gölgesi olmazdı.
Diğer
âlemde aslı meydana çıkar, sonra dünyada görünür.
Güzelliği
görecek göz olur fakat aklı karışık olan değerlendiremez, böyle olana kör
denir.
Doğrudan
bakamayacağın için Tanrı gönlüne bağışlayarak ayna icat etti.
Bahsedilen
ayna gönüldür, gönle bak da onun yüzünü gör.
Gönül
aynana önem ver, tanı, aradığının güzelliğini
seyret.
Asıl
ile gölge birbirinden ayrılmaz.
Gölgeyi
gördün ise içinde güneşi de görürsün.
Gölgeyi
güneşte kaybolmuş görür, her şeyi aslı olarak seyredersin.
Her
gönülden bir yol vardır, gönül’ü bilmeyen içindeki yolu bilemez.
Gönülden
gönül’e bir yol vardır ve beraberdir, beraberlik vardır ancak beden yakınlığı
da istenir.
Yukarıda
anlatılanlar seni harekete geçirmedi ise anlayışında bir problem var demektir
ki bundan sonraki anlatımları hiç anlamazsın.
Kalbindeki
mührü açmaya yetkili olan Tanrı açarsa anlarsın.
AKLIN KILAVUZ OLMASI:
Ne
olursan ol ben merkezli düşüncelerini yok edersen âşık olursun.
Gönlün
ve benliğin birbirine düşmandır.
Benliğini
terk ettin mi yolun sonuna varırsın.
Benliğin
seni bağlar yol alamazsın.
Benliği
bırak sevgilinin yüzünü gör.
İmanın
benliğinle beraberse onu da terk et.
Aşk,
inkâr etmekten de yücedir, iman etmekten de yücedir.
Âşık,
aşkı için her şeyden vazgeçer.
Meleklerde
aşk vardır, dert yoktur.
Dert
adamdan başka bir mahlûkta bulunmaz.
Önce
sana öğretilen benliğinden, imanından, inkârından korkma vazgeç, sıfırla
kendini, vazgeçersen bu işin eri olursun.
Gizlenenleri
bilmek için er olmak gerekir.
Eski
huyun üstüne yeni huy olmaz.
Korkma,
erlerin aslanı gibi yola gir, tehlike bile olsa korkma.
Aşk
yolunda imtihan çoktur, başına çok işler gelir, bunu ancak aşkı bilen bilir.
Aşk
yolunda ne söylenirse olağandır, bu yolda rahmet, ümitsizlik, hile, eminlik
hepsi mümkündür.
Dünya
isteklere yönelmiş akıl bu gizlenenleri işitemez.
Allah’ın
nasibi olmayan bu yola giremez.
Bu
çağrıyı gönül kulağıyla işitebilirsin, başındaki kulak duyamaz.
Gönlün
dünya istekleri ile savaşıp durması günün koşullarında zorlaştı, yaşam
mutsuzluğa döndü, üzüntüler arttı, şikâyetler çoğaldı, feryada kulak veren
azaldı.
Bu
yolda gönlünde başka bir amacın olmaması gerekir.
Bu
yolda ne bütünü ile ne kendinden geçersin, ne de kendinde olursun.
Bu
yolda gidersin ne kadar gittiğini, hedefe ne kadar yaklaştığını bilemezsin.
Devamlı
kendinden geçmiş bir halde gidersin.
İbadeti
bir an bile bırakma, fakat sakın ibadete güvenme.
İbadet
ederken bir bakış erişirse o zaman makama erişirsin.
Kutluluk
ne zaman ve nasıl gelir bilinmez.
Bu
yolda körcesine gitmek yanlıştır.
Olgun
bir büyüğün yol göstermesi lazım.
Olgunluk
sahibi bütün sana rahatsızlık verenlere müdahale edince rahatsızlıkların
rahatlığa dönüşür.
İmkânlarını
ihtiyaç halinde olanlarla ortak yap.
Yol
zahmetine katlanamaz hale gelirsen ister aşağı dünyaya in yaşa, ister öl ikisi
de bir.
Dünya
pislikten başka nedir?
Yüz
binlerce halk dertle ağlayıp, inleyip ölüyorlar.
Yüz
binlerce halk kötüdür, yankesicidir, hepsi de dünya leşi peşinde koşmaktadır.
Bu
yolu takip eden herkes hedefe varamaz.
Her
istediğine ulaşamaz.
Halkın
tesirinden tamamen kopmadıkça yaşayan ölüsün.
Aşk
eri yol alır, konuşmayla vakit geçirmez.
Aşk
başıboş gezenlerin işi değildir.
Aşkın
verimi isteksizliktir.
İsteği
olan bu yoldan çekilsin.
Aşk
bir gönülde konakladı mı o kişinin gönlünü dünya ve ahret kazancından çeker
alır.
Aşk
derdi zordur, konumunu kaybettirir.
Aşk
seni kendi haline bırakmaz, önce öldürür sonra kan bedeli ister.
Aşk
eziyet verir, verdiğini kolay vermez.
Çok
aciz olsan bile aşk yine sana saldırır.
Kanlı
gözyaşı dökmedikçe beslemez.
Aşk
ekmeğinin katığı zahmettir.
Aşk
yolundan geri dönmen için sayısız zorluklarla karşılaştırılırsın.
Bu
yolda ret ve kabul dalgaları çoktur.
Ulaşmaya
çok yaklaşsan bile geri döndürürler.
Her
nefeste dileğini bir etmelisin.
Âşık
sevgili miyim?
Düşman
mıyım?
Diye
kendi durumunu bilemez.
Günahkâr
bile olsan ondan ümit kesme, onun bağışını dile, ondan olgunluk ve bağış iste.
Tanrı
tövbe eden kişiye nimetler gönderir.
Doğrulukla
tövbe edersen yüzlerce hediyelerle dönersin. Tövbe kapısı açıktır.
Yarabbi
devince her ne durunda olursan ol buyur kulum cevabı gelir.
Tanrı
yapısında hiçbir şeyin olmasa bile düşkünlük değildir, az kıvran az üzül.
Orası
hiçi de her şeyi vermek karşılığında satın alır.
Günahları
ayıplayan kişi, kendisini zorbalar arasına katar, kötülerden olur.
Âşık kişilere merhametle bakar ve kendi
yargılamaz, yargıyı Tanrı’ya bırakır.
Sen
ancak hoş gör.
Kendini
hor görme, senden ilerde bir yaratılan yok ve olamaz.
Melekler
senin için ibadet ediyorlar, bütün bu ibadetler ebedi olarak sana bağışlanacak.
Tanrı
rahmet bulutlarını üstünde gezdiriyor.
Devamlı
inancını ve davranışlarını değiştiren ibadet etmeye gönül verirse iyiliğe doğru
yönelir.
Şibli’ye
göre:
Gönül
alçaklığını seçip düşkünlere yücelik saçar. Kendini karıncadan bile ileri görmez.
İleri
görürsen kendini put yapan edersin.
Övgü
ile kınamağı bir etmezsen put yapan olursun.
Ateş
gibi yakma, eritme de Tanrı’ya kul ol.
Kulluk
makamından daha ileri ve üstün bir makam yoktur.
İddialara,
yargılamalara, davalara kalkma, mevki makam arama.
Aşk
yolunu bilgili kişi gider ve bu ustalık ister, özelliğin yoksa başka yola git.
İSTEKLERİN
ÇOK OLMASI baskısında olan yalancıktan yapılan övgüden hoşlanırsa böyle biri âşık
olamaz, ölümü defalarca görmesine rağmen Tanrı buyruğuna uymuyorsa aşık olamaz.
Kendini
öven ve bundan tat alan aşık olamaz.
Sonuçlara
göre düşünemiyorsan aşık olamazsın.
İBLİSİN
ALDATMASI sendeki isteklerdendir.
Dünya
malı iblisindir, iblisin malını elinden almak için savaşırsan ibliste senin
dinini almak için savaşır.
(düşünce
sistemi olarak yorumla)
Dünya
sevgisi iman zevkini giderir.
Mademki
bırakıp gideceksin, niye elde etmek için uğraşıyorsun.
Var
olanlara bak ta öyle merhamet iste.
Ölüm
döşeğinde yaptığının değeri yoktur.
PARA,
ALTIN çok seven hırsından gözleri kör olur, karınca gibi hırsa sahip olurlar.
Tanrıdan
bir şey istiyorsan sevdiğin şeylerden yoksullara verdikçe, onları doyurdukça
alırsın.
Paranı
mala yatırdıysan o mal seni hep bağlar, bırakmaz.
Para,
kaybetme korkusu ile korkaklaşırsın.
Biri
iki yapmaya başladıysan bu yolun sonu uzun çıkmazdır.
Dünya
parasına kıymet verdikçe din yolundan uzaklaşırsın, yani dünyaya ait değer
verdiğin kalmayacak.
Benliğine
az bir eser kalsa bile ebediyen emniyet ve huzur yüzü göremezsin.
Yüzlerce
hazinen olsa hepsinden maksat iyi bir geçim, amaca ulaşmaktır.
Sen
biriktirirsin hesap verirsin, mirasçın yer ona helal olur.
Dostunu
vefasızlık edip ucuza satma, dostsuz kalırsın.
İMANIN
DİREKLERİ:
1.
Açlık.
2.
Canla başla oynamak.
3.
Alçakta kendini hissetmek..
4.
Gurbet.
5.
Fırsat.
GÜZEL
YAŞAMI OLANLAR bu yaşamın sonu ölümdür. Kendi ayıbını kendin göremez
durundasın, başka birinin söylediğinde vay haline.
Yaşadığın
müddetçe baş gözünle birçok şeyi görsen hiçbir şeyi görmemişe dönersin.
Gerçeği
görmeyen hiçbir şey görmemiş olur.
Gerçeği
ulaşıp görmen, anlaman, kavraman, yaşantına katman, başkalarına önerilerde
bulunman için neler yapacağın aklın yeterli olup olmadığını ortaya çıkarmak
için karışık anlatılmıştır.
Aklı
yeterli kavrama yeteneği sahip olmayana bu yol yok edicidir.
Diğer
âlem doğru yorum yapanların, zıtlıkların arasından doğruya ulaşma becerisi
gerekir.
Zamanı
kullanmak bu durumda çok önemli oluyor.
CİNSEL
CAZİBENİN ETKİSİNDE OLANLAR’IN bu isteyişleri şehvetten doğan bir arzudur, eksiktir,
kusurludur.
Bu
bilgiden oluşan aşk olamaz.
Bu
âlemde görüp hayran olduğun güzelliğin bir zaman sonra kaybolduğunu göreceksin.
Aklın
başındayken kaybolmayan güzellik ara, bu aradığın görünmeyen âlemde vardır.
Bilgi
tahsili adama ululuk verir.
Kavgayı
mücadeleyi doğurur.
Aşka
girişen adam perişan olur, rezil, rüsva eder, sabrın, kararın kalmaz, serbest
olursun, utanmaz olursun.
Yok,
olmayacak olana âşık ol.
Hak
seni yüzlerce yüceliklerle, yüzlerce refah ve bolluk içinde yetiştiriyor da
sen, bilgisizlik yüzünden yarattığına kapılıyorsun.
ÖLÜMDEN
KORKAN kişi yanıp yakınmaktan başka bir şey yapamaz.
CEVAP:
Doğum
gibi ölümü yaşamın normali kabul et. Vücudun topraktan geldi toprağa gidecek.
Ölümü
kabul edip rahat edeceksin.
Hepimiz
ölmek için doğmuşuz.
Madem
öleceksin öldükten sonraki yolculuğunda sana yararlı olanlar için çalışmalısın.
Bu
dünyaya neden geldiğini düşünmelisin.
Adam
olman için doğmuşsun ama bir türlü adam olamamışsın.
Yaşarken
kendini bilmemiş, bulamamışken ölünce hiç bulamazsın.
Ölüm
ne az akıllıyı bırakır, ne akıllıyı, ne iyi bir adam kurtulur, ne kötü adam
kurtulur.
Ölüm
sana gelip çatacaktır, ne yaparsan yap, kurtulmaya çare yok.
Ölüme
hazırlanmak Allah’ın emri, ama ben bu düşünceden hep kaçıyorum.
Ölmek
dünyada en güç iştir, öldükten sonra daha güç işler var.
Ömrünün
değerini bilmelisin, ölünce ibadet kapısı kapanır.
Kuş,
kanadının kıymetini kanadı yandıktan sonra anlar. Bir şey seninle beraber
yolculuk etmiyorsa kıymeti yoktur.
HİÇ
İSTEĞİ OLMAYAN kişi, hiçbir dileğine ulaşamadığı için dert ve yas içindedir.
Şaşkın
ve aciz bir halde yaşar, her an isteğinin olmasını dilemekten başka hiçbir şey
yapmaz.
CEVAP:
Dünya
nasıl durmuyor gidiyorsa, sende dünya isteklerinde o kadar önemle durma, ağlayıp
inleme, ulaşsan bile bu kısa bir süre mutlu eder, sen başka bir isteğe
yönelirsin.
Verilmeyenin
hesabı sorulmaz.
Zorluğa
düşmüş olman yüceliğe işarettir, büyüklerin hayatını incelemelisin.
Tanrı
tatlı verdikleri yanında acı da vererek imtihan eder.
Sen
her verilene acı tatlı demeden memnun olursan veren de senden memnun olur.
Zahmet
ve rahmet ayrı anlatımı vardır ama tavuk yumurtadan mı, yumurta tavuktan mı
çıkar benzetmesi gibidir.
Dünya
âleminde huzur ve istirahat etmene imkân yoktur, sen bu imkânı uykuda, rüyada
bulsan bile başka bir istek gelir bozar.
Bu
dünyada isteğine ulaşan ne görülmüştür ne duyulmuştur.
Gönül
huzuru arıyorsan isteksiz kalmalısın.
İstek
peşinde yıllarca gidip uğraşıp elde ettiğin bir zerredir, o da yok olacaktır.
Yani
az gittim, uz gittim dere tepe düz gittim baktım ki bir arpa boyu yol gittim.
TANRI
EMRİNDEN BAŞKA BİR ŞEY YAPMAYAN kişi kişilerin yönlendirmesine uymaz.
CEVAP:
İş
Tanrı’nın emrindedir, emre uygun hareket et. Sen emir altındasın, kendiliğinden iş yapmaya kalkma.
Emir
verenin emrini yerine getirmek yüceliktir, zarar ziyanın hiç önemi yoktur.
Yolun
inceliklerini anlayan, kavrayan işin emre uymak olduğunu bilir.
Tanrı
ne emrederse o bana yeter, insan bu emre göre davranması yeter.
Kişi
sözünden değil, sınandığı zaman belli olur.
Sınamadan
karar verilmez.
Tanrı’nın işini yaparken saygılı olanlar toplanan yerde kalırlar, saygılı olmayanları çabuk def ederler.
Emrin
gereğini yaparken sana leke veya toz konarsa emirden dolayı veya emir verenin
hatasından bilme, kendi hatandandır.
TANRI YOLUNDA TEMİZ OLMAKLA GÖRME ÜMİDİ olan
kişi bir şeyle uğraşmaz, eline geleni kaybeder, hepsini sarf eder.
CEVAP:
Bu
yola hazırlıkta ilk önce temizlik yapman gerekir. Temizlik yapmadan yola düşmen Allah’ı anmak (Namaz) sayılmaz.
Allah’tan
daha çok seversen bağlanırsan sıkıntıya hazır ol.
Bu
sıkıntı kendinin başına geldiği gibi, sevdiklerinin de başına gelebilir.
Yok,
ol, yokluktan bu kadar bahsetme; canını feda et de bir şeycikler söyleme.
Bilmediğin
güzelliği yok diyemezsin.
ÇOK
ÇALIŞMAKLA ELDE ETMEK İSTEYEN kişi kesin kararlı, çalışarak, emek sarf ederek
ulaşılır mı?
CEVAP:
Kararlı ve çalışarak elde edilir. Sonuçta elde edemesen bile o yolda derler.
Asaleti
gören küçük şeylerle uğraşmaz.
Karşılığında
bedel verdiğin kıymetlidir.
Tembellikle
ele geçen sende bir müddet misafirdir.
Çalışma
ve kararlılığında sana en lazım olan görüş kuvvetidir, görüşün yoksa gidemezsin
ileri.
Aklına
gönlünü, canına da davranış verirsen kanatlanıp uçarsın.
Kaderin
yeniden yazılması için bu yolda yolcu ol.
(Kaderin
hayat programınla birlikte anne karnında verilir, sonraki zamanda tekrar gözden
geçirilir, hangi yola gidiyorsan bu yola uygun ilave kaderin tekrar yazılır.) Herkes
uyurken
Sen
uyanık olarak yeni aydınlığı karşıla.
Bu
yola kararlılıkta çalışan en aşağıda olsa bile yücelere çıkar.
MERHAMETE,
VİCDANA, MANTIĞA DAYANAN ADALETE VE SÖZÜNDE DURAN kişinin bilgi âleminde
rütbesi ne olur?
CEVAP:
Merhametli
olman, vicdanlı olman, mantığa dayanan adalet içinde olman, bütün ömrünü rükûda,
secdede geçirmenden iyidir.
Bu
özellikleri kimseden alamazsın, içinden gelir, Tanrı’nın verdiğidir.
Mümin
sözünde durur, insaniyet sahibidir, merttir, yiğittir, cömerttir, iyilikseverdir.
Sözünde
durmayan kâfirden de aşağıdadır.
Yaptıkların
bir gün yüzüne söylenecek, o halde şimdiden kötü hitaba neden yaratma.
UTANMAZLIK,
ARSIZLIK, EDEPSİZLİK, SAYGISIZLIK(küstahlık) kişi yapsa ne olur.
CEVAP:
Samimiyet
varsa saygı gerekir. Yeni başlayanlarda ve Tanrı gizliliklerinde ehliyet sahibi olmuş için ayıplama yoktur.
Allah
sevgisi ile kendinden geçmişlerin söz ve davranışlarından ayıplama yapılmaz, ona
söyler, her şeyi ondan arar, onunla ister.
Sen
doğru olmaya çalış, yoksa zahmetlere düşersin.
Sen
kendine gel de dilini tut.
Özür
olanda hüküm uygulanmaz.
HERKESTEN
VAZGEÇİP, BİR KÖŞEYE ÇEKİLEN, AŞIK OLDUM diyen kişi birleşme için olur mu?
CEVAP:
Senin
yaptıklarının sonucunda kesin elde edeceğin yoktur, ancak hoş bir surette seni
yalnız olarak götürürler.
Kendinin
seviyorum demesi önemli değil onun sana seviyorum demesi önemli.
Aşk
sanatını sanat sahibine bırak, sen benliğini araya sokma, çekilmezsen imandan
da olursun, canından da.
İmkânlarını
değil kendisini sev.
İnsan
kendi olanaklarından da bıkar.
Varlıktan
gönlünü çekmek ve ölmek, her baba yiğidin yapacağı iş değil.
YÜCELİĞE
ERİŞTİM DİYEN KİŞİYE.
CEVAP:
Bu
yolda sevinç ve heyecandan kendinden geçer bu davranışlara sahip oldum dersen
felek seni hedef yapar, bu yolda verilen nura aldanıp kanıp sakın ululanma.
Ululanma
benliğine döndürür ve tüm kazanımlarını tehlikeye atar.
Ben,
ben, diyen iblis gibi olur.
Gönülden
uzak, dünyaya ait hoşlanma duygusuna yakın olan her şey şüphe yok ki hem
haramdır hem pis.
Görünen
pisliğin temizlenmesi kolaydır, içinde gizlenmiş pisliği önce ortaya çıkarman
sonra temizlemen gerekir.
İç
ve dış temizliğinle fazla ilgilenip esas ilgileneceğin konudan uzaklaşma.
Kılık
kıyafetine anlam yükleme.
Seni
kişiler değil Hak sevecek.
BİLGİSİZ
OLDUGUM HALDE BU YOLDAYIM, halk bu halimi ayıplıyor.
CEVAP:
Kim
ne derse desin, hiç kimseye aldırış etme, sevinçle neşelen.
Varacağın
yerde yalnızlık vardır, ne dert vardır, nede üzüntü, hep neşeden ibaret.
Ayıp
arayan gözle ayıp aradıkça gizli güzel âlemi göremezsin.
Başkasının
ayıbı kadar kendi ayıbını araman da yine seni ayıplı yapar.
Kişi
kendi ayıbını görmez de başkasının ayıbını görür.
Aşk
azalmaya başlayınca ayıplar öne çıkmaya ve söz edilmeye başlar.
Kendi
ayıbının farkına varınca başkalarının ayıbı ile uğraşmak için zaman bulamazsın.
Kendi
kendisini terbiye edebilen başkalarını da terbiye edebilir.
Kendi
kendisine yardımı dokunanın iyi kötü, başkasına da yardımı dokunabilir.
NE
İSTEYECEĞİNİ BİLMEYEN kişi.
CEVAP:
İsteyeceğin
kişiyi önce bilmelisin sonra istemelisin. Yeni istekli ile aşırı istek sahipleri az bir menfaat karşılığına razı olurlar.
Tanrı’ya
hakkını ödemek için ne bir şey umarak ibadet etmeli, ne de korkarak.
Tanrı’dan
başka hiçbir şeye değer verme, kendisine saygı göster, imkânlarına değil.
Mal,
mülk, makam veriliyorsa Tanrı kendinden uzaklaştırmak için oyalayıcı şeyler
veriyordur, farkında ol.
Cennet
ve cehennemden geç, ikisinden de geçince yiğit olursun.
Örneği
olmayan, eşiti bulunmayan, misli olmayan, benzeri olmayan Tanrı’nın kendisini
iste.
Tanrının
yerine ne seçersen puttur.
İnancını
madde karşılığı değişme.
Tanrı’ya
söz verdinse(adak) unutma, o yerine getirdiyse sende sözünü yerine getir.
SEVDİĞİNE
NE GÖTÜRMEK LAZIM
CEVAP:
Orada
olmayan bir şey götürmelisin. Gönül derdini ah…
Çekerek
götür.
Bu
ah.. İçten olursa tesir eder.
Sevgiden
dolayı çekilen ah..
Seni
uykularından uyandırır.
Yaralı
bu yere gidersen ruh gizliliklerini göreni olursun.
Yaran
varsa ilaç iyi gelir.
Gönül
yarası aşktır, çaresi olan yere ulaşmaktır, orada yarana ilacı korlar tedavi
ederler.
YOLUN
UZUNLUĞUNU NEDİR, TEHLİKELERİ NELERDİR.
CEVAP:
Bu
yoldan geri dönen olmadığından yolun uzunluğu bilinmez.
Bu
yolda 7 vadi vardır.
1.Vadi
istek vadisi.
2.Vadi
aşk vadisi.
3.Vadi
bilgi vadisi.
4.Vadi
istiğna (ihtiyaçsızlık, tok gözlülük).
5.Vadi
tevhit (birleme) vadisi.
6.Vadi
hayret vadisi.
7.vadi
yokluk, yoksulluk vadisi.
Bunlardan
sonra artık gitmene lüzum yok.
Gidiş
bitmiştir, artık Tanrı’nın çekişi altında yol alırsın.
(Ateşten
ve nurdan 7 deniz var bu yolu aşmamız lazım buluşmaya ulaşmak için.
(Açıklama:
Bu
yolculuğa akıllı olanlar çıkabilir. Ancak bu yolculuk akıl gücü ile yapılmaz.
Akıl gerekli ve yanında olmalı ancak gönül kuvvetiyle gidebilirsin.
Defalarca gider gelirsin ta ki gel, gir daveti alana kadar.)
İSTEK
VADİSİ (1.vadi)
Bu
vadide sevgilinin kapısını açması için sınavlar vardır, bu sınavda ne kadar
kararlı olduğun sayısız belalarla test edilir.
Diğer
sevgilerden olan bağını koparman istenir.
Problemler
karşısında doğru teşhis yapman ve doğru çözüm yollarını bulman gerekir.
Korkunun
tesiri altında kalmaktan kurtularak korkusuz olman gerekir.
Sevgili
bütün koşullarını kabul ettirmeden kapıyı açmaz.
Özlemin
hiçbir zaman kaybedilmeyeceğine kesin inanılması gerekir.
Yani
her koşula, her şarta kabul etmek istenir.
Hırsızlama
gözetim ile kolayına kaçma ile galiplik ve üstünlük peşinde isen isteğin noksan
olduğu için aradığını bulamazsın.
Sevdiğinden
ne gelirse gelsin ayırt etmeden sevinmelisin.
Her
yerde arayıştan vazgeçme.
Bu
yolda dert ve bekleyiş yolunu buldurur, birinden öğrenir, bilirsin.
Zamanın
gelmesini bekle işin düzelsin.
Arayış
içinde istekli olmalısın, arayışla bulduğundan daha fazlasını yine arayarak
bulursun.
Tanrı
kapısı her an açıktır, arayıp bulmalısın.
(Aşk
araç değil amaçtır)
AŞK
VADİSİ (2.vadi)
Bu
vadide olan işin sonunu düşünmez.
Hiç
bir şeye aldırış etmez.
Âşık
olanın nesi varsa elden çıkarır.
Âşık
yarına vaat edilen sevgilinin yüzünü görmeyi bu güne almıştır.
Aşk
geldiğinde akıl, derhal kaçıp gider.
Akıl
bu yolun taşıyanı değildir.
Akıl
gözüyle bakarsan aşkın ne başını ne sonunu görürsün, ne ayağını.
Bu
yönelişin karşısında gizlenen âlemden gören göz verirseler o zaman aşkın aslı
nerdendir, görür bilirsin.
Hür
adam diri bir gönüllü olman gereklidir, işine bağlanmış için değil.
Âşık
olduğuna bütün imkânlarını kendine hiçbir şey saklamadan sunan kişidir.
Ulaşmak
için her yol denenir.
Gel,
gir, içimize katıl derlerse artık başka sözleri duymaz aklında sadece bu sözler
kalır.
Gönlünü,
yüreğini, yaşamını, zamanını, gençliğini, paranı, malını, yani neyin varsa
sevgiliye veya sevgiliye ulaşmak için harcamalısın.
Aşk
sadece bu dünyaya ait değil, gittiğin alemde de devam etmeli.
Âşık
olduğunla arana hiçbir şey girmemelidir.
MARİFET
VADİSİ (3.vadi)
Bu
vadide ten yolcusunun yolu başkadır, can yolcusunun yolu başkadır.
Bu
yolda yolun bilgi ile aydınlandı mı yüz binlerce gizlenen sana yüzünü gösterir.
İç
alemine dalacak olgunlukta olman gerek.
Bilgilere
ulaştıkça daha yok mu sözünü söyler durursun.
Buluşmaya
ulaşamadı isen ayrılık yası tut, göremedi isen gizlenenleri bilmeyi dile, bunları
da bulamıyorsan bekleme aramaya devam et.
Bilgi;
doğru sözlü, temiz özlü adamda bilgidir.
İlim;
gayretle çalışan kişilerin nimetidir, karanlıklarda yol gösteren muma benzer.
İstekte
kayboluncaya kadar, gündüzleri yemekten, geceleri uykudan kesilinceye kadar
istemelisin.
Hakikat
ı arıyorsan uyuma, isteğin laftan ibaretse hayırlı uykular.
Gönlünü
çalmak, çelmek isteyen hırsızlardan koru.
Hepsi
tamamlanmadıkça bu iş kimseye tamamıyla açılmaz.
İSTİĞNA
VADİSİ (4.vadi)(ihtiyaçsızlık)
Bu
vadide ne dava vardır ne mana vardır.
Aklın
başından gider, kararsız bir hale gelirsin, bu denize daldın mı artık kıyıyı
bulabilirsen bul, canını kurtarabilirsen kurtar.
Her
şey yansa yıkılsa üzüntü duymazsın.
Gördüklerin
ancak serap gibi görünür, kalan sadece hiç.
Özlemden
başka bir şey yoktur.
Yaptıkların
kuma yapılmış bir resim gibi dalga gelir resim kaybolur.
Takdir
edilen işi toplumun değer yargılarına aldırmadan severek yaparsın.
Bu
vadide iki âlemden de çekilir ve yutulursun.
TEVHİT
VADAİSİ (5.vadi)
Allah’a
yönelme ve kendini Allah’a adama yeri gelir.
Buranın
özelliği birdir.
Birin
çok olması aslı bir olanı değiştirmez.
Allah
hariç her şeyin sayısı fazlalaşabilir.
Bir
oldun mu benlikte, senlikte ortadan kalkar.
Yokluktan
geldin varlığa kapılıp kalma yok ol.
Varlık
kaydında olursan iyi de vardır, kötü de vardır; yokluk kaydında olursan iyi de
yoktur, kötü de yoktur.
Birlik
yerine ulaştın mı yolcu da, yol da ortadan kalkar.
Akıl
bu yerde göremez, duyamaz.
Delilik,
divanelik âlemine adım atarsan gönlünde ne neşe, ne üzüntü kalır.
İkilik
kalktı mı tevhit güneşi doğdu, parladı demektir.
Sen
sevdiğinde yok ol.
Ayrı
bir güç değilsin ki ben içeren sözler söyleyebilesin, güneşin bir gölgesisin, güneş
ortadan kaybolunca sende bir şey kalmaz.
Benlik
davası aklı az olan gerçeği bilmeyenler içindir.
Bütün
bu oyunların oyuncusu olduğunun farkına var.
Yazan
da o, seyreden de o.
Sen
sana düşen rolünü güzel oynamaya çalış.
Başarılı
olursan yazan ve seyreden tarafa geçersin.
Ne
yaparsan yap kendine yaparsın.
HAYRET
VADİSİ (6.vadi)
Bu
vadide şaşırır kalır, yolunu yitirirsin.
Her
şeyi kaybedersin, yani sıfırlanırsın, boş bir hale gelirsin.
Güzellikler
yaşarsın ancak gerçek mi rüya mı, doğru mu yanlış mı kesin kararın olmaz.
Hatta
vücudundaki organların var mı yok mu farkına bile varmazsın.
Akıl
da kaybolur zan da kaybolur.
Bu
vadide sersemleşirsin, yol yoktur, iz yoktur. Bu vadide ters anlamlar kendini
gösterir.
Sonuç
almak isteyenler iyice şaşkın işler yaparlar.
Ahretin
yüzde biridir ancak.
FAKRU
FENA VADİSİ (7.vadi)
Her
şeyi unuttuğun, sağır olduğun, dilsiz olduğun, hayranlık yeridir.
Gölgeler
yoktur, güneş açıkça aydınlatır (zan biter).
Vardır
veya yoktur diyemeyeceğin bir yerdir.
Varlık
olarak hiçbir şey ne üstünde ne gönlünde bulunmasın.
Tanrının
yüzünü gördükten sonra yıllarca hayrette kalınır.
İbadet
sonra istek gelir.
Seni
sana bırakacakları zaman kendi yüzünü göreceksin.
Kendi
yüzünü gördüğün zaman kötülükleri görmeye başlarsın.
Hâlbuki
kendinden kurtulursan varlığın (gönlünü bağlayan)kalmayacağı için kendine ait
olan bu kötülüklerini görmeyeceksin.(Tümüyle ret ediş).
FENA
MAKAMI kişi kendi benliğini ortadan kaldırırsa bu makamdadır.
(Ben
ve ben merkezli bütün düşünce ve davranışlardan arınman gerekir.)
BAKA
MAKAMI fena haline ulaştıktan sonra fena makamından da geçti mi bu makamdadır.
Yokluk,
hiçlik, isteksizlik, bu yere ulaşman için kullanacağın ve önemseyeceğin
davranış biçimidir.
Benliğinden
en ufak bir iz kalmaması lazımdır.
Tepki
bile vermemen gerekir.
İyi
ve kötü kavramın kalmadı ise bu vadiye girdin demektir.
Âşık
olunur, kâfir olunmaz.
Bu
yolculuk sırasında bir kısmı denizde boğulup gitti, yolda kayboldu, susuz can
verdi, güneş yaktı, yolda avcılar tarafından parçalandılar, çamurlara saplanıp
kaldılar, susuz bir durumda denize vardılar ama susuzluktan öldüler, intihar
eden oldu, ağır hastalıklara uğradılar, seyre, çağlıya daldılar, aramadan vazgeçtiler.
Vardıkları
yer sandıkları yer olmadığını gördüler, çok büyük dediklerinin bir zerre
olduğunu kendilerinin olup olmadığının önemi olmadığının farkına vardılar.
Ellerinde
ne kar ne ziyan vardı.
Bütün
insanların takdirini istemem, sevdiğimin sözü önemli.
Âşık
sevdiğine ulaşamasa bile arar, sorar bu âşık olana yeterlidir.
Yol
seni temizler, arındırır.
Bu
yolu tamamladın mı kendinden bakınca aradığını, aradığından bakınca kendini
görürsün.
Bir
amacı olmadan düşünme halidir, yani bir gönül aynasına kavuştular.
Kim
bu aynaya bakarsa kendindeki canı ve teni seyreder.
Işığın
gidişine engel konursa gölge meydana gelir, bu gölgeye anlam yüklersen zan
etmekten başka bir şey yapamazsın.
Bu
yolda giderken birçok sözler vardı.
Varınca
ne söz, ne ses, ne baş, ne beyin kalır.
Yol
da kalmaz, yolcu da kalmaz.
Yokluğa
dalıp tamamen kaybolmadıkça varlığa erişip oradaki doğruluğu asla göremezsin.
Kendini
aşağılayarak ben merkezli düşünce ve davranışlardan iz bırakmayıp fena
makamına, oradan yokluk, hiçlik isteksizlik olan bakaya ulaşıp, sürgün âleminden
ispat alemine nerden varacaksın.
(Kendi
istemin olmadan geldiğin yerlere tekrar giderek, kendini yeniden varlık alemine
dönmek uğraşısı).
Bir
güzelliğe aşık ederler, sonra kendi hükmünle yok ederler, özlem ve pişmanlık
çektirirler, sonra sana o güzeli hediye ederler.
SONUÇ
Attar’ın
âşıklara gizlice güzel kokular vermesinden bu kadarını anlayabildik.
Bu
yolu kendine sorun edersen çeşitli çözüm yolları bulursun.
İnanarak
bu yolda yürü.
Bir
şeyi kendine sorun etmedikçe ve kendini sorunu kendine iş edinmedikçe sonuç
alamazsın.
İhtiyaç
durumunda kendini hissetmelisin.
Sözlerle
oyalanma, gizlenen manasını anlamaya çalış.
Her
okuyuşunda hoşluklara kavuşursun.
Bu
kitap perdeleri kaldırarak zan etmekten gerçeği olduğu gibi görmeni sağlar.
Yiğitlik
benlikten kurtulmadır.
Dinlemek
söylemekten yücedir.
Söz
iyilik bakımından altın olsa bile söylenmemesi daha doğrudur, daha iyidir.
Gönlün
beğenmezlik ve uyku içinde ise bu sözleri masal kabul edip uyumaya devam
edersin.
Çalışsan
bile isteklerin çoğalır.
Tanrı
için kendinden geç, bunu iste, bunu dile.
Yunan
felsefesi seni aydınlatmaz, din derdi seni aydınlatır.
Söz
özüne kılavuzluk eder.
Kendini
görmek, bilgisizlik işaretidir.
Gönül
zenginliği, canıma can katmada: kanaat tükenmez bir hazinem. Her sofraya
oturmam.
Çok
ağlayan bu makama uygun değildir, kanlı gözyaşı dökmeyene de yol yoktur.
Elden
tutmak herkesin harcı değildir.
Allah
sözlerini satın alda, sakın satma.
Âlemde
erlik nedir:
Kirleri
gizleyip sahibine göstermemek, halkın göz önüne yığmamaktır..
Erlerin
içinden ATTAR söz söyledi;
Sen
de ersen onu hayırla an.
Devamlı
rahmet içinde olan peygamber, bizim derdimize ilaç, canımıza saran dosttur.
Ulu
Tanrı, yardım etti, kapılar açtı, bu kitabın Tamamlanmasını sağladı.
B İ T
T İ
Mesneviyi
okumadan önce Feridüddin-i Attar’ın yazılarını okumanızı öneririm.
Açıklamaya
çalışan Fahrettin BAYRAŞA
Yazan:
Feridüddin-i Attar
Çeviren:
Abdulbaki Gölpınarlı
M.E.
B. yayını
(Şimdiki
âşıklara açıklanmış özeti)