11 Kasım 2012 Pazar

HAKİKATIN İÇİNE UÇMAK

Şeyh Gavri (Ahmet-i Gori), himmetiyle külle ulaşan o zat (Çalışıp çabalamasıyla her şeyi kavrayan akla kavuşan) ulaşan o zat, bir gün meczuplarla beraber bir köprünün altından geçiyordu.

Tesadüf bu ya, Sultan Sencer de debdebesiyle, tantanasıyla o köprüden geçerken aşağıya bakıp
“ Köprünün altındaki kimler” dedi.

Şeyh, aşağıdan cevap verdi:
“ Hepimizi de başsız, ayaksızız.
İşimiz de iki şeyden dışarı değil.

Ya bize daimi dost olursun, seni çabucak çeker çevirir, dünyadan vazgeçiririz!

Ya da dost olmazsan, düşman kesilirsin…
O vakitte seni dininden ederiz!

Dostluğumuzla düşmanlığımıza bak!
Ayağını dire de rüzvay (rezil) olma!

Bir an olsun, köprü altına gelirsen bu şatafattan, bu hava ve hevesten kurtuluverirsin.”

Sultan Sencer dedi ki: “Ben sizin adamınız değilim…
Sizi ne severim ne de kınarım!

Ne dostum size, ne düşmanım.
Harmanım yanmasında vazgeçtim sizden.
(Zarar vermeyin de faydanızı istemem)

Sizinle ne öğünürüm, ne arlanırım…
İyinizle kötünüzle işim yok!” 

                               *
Himmet (gayret, emek, çalışma, çabalama), çevik ve kuvvetli kanatları olan bir kuşa benzer…
Her an uçmadadır.

Uçarsa ancak görüş kuvvetiyle uçar, hakikatin ta içine kadar nereden uçacak?

Onun seyranı (gezinme), varlık kafdağından da yücedir.
Çünkü o, ayıklıktan da üstündür, sarhoşluktan da!

                                      ***
MANTIK AL- TAYR 2 Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI ( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)

                                ***
Yaren,

Sultan Sencer bilim adamlarına sahip çıkan ve bilimi teşvik eden Büyük Selçuklu sultanıdır.

Şeyh Gavri akli ilme sahip olduktan sonra meczuplardan manevi ilimleri öğrenmiştir.

Şeyh ona Allah ilmini öğretmek istemiştir ama değerini bilmediğinden uzak kalmıştır.

Cenab-ı Hak kullarından iki şey istemiştir.

1.   Din (ibadet)

2.   Marifet (Allah’ı bilme)

“Kim nefsini bilirse Allah’ı da bilir” hükmünce nefsinin hallerini bilmen gerekir.

Nefsi bilir, ahlakını iyileştirir, bir tarikat yoluna girerek yedi mertebeden geçip ((Mantıül-Tayr(kuş dilinde bu yedi vadi olarak bilgilerinize açıklanmıştır bu hikâyeler de o mertebeleri ve neler yapman gerekir açıklanmaya çalışılıyor.))ve ibadete devam etmek suretiyle arif ve olgun bir zat olur ve temiz kalbinle Allah’ın huzuruna vararak hikmetlerini görür ve onun yoluyla sevgili Hz. Muhammed’in izinden gidip boynu bükük, gönlü alçak olarak bütün adap ve erkan ile ilim ve fenleri nefsinde toplarsın.

Olgunluğa ulaşmış insan kendini toplamıştır.
Halk ile uğraşmaz.

Nasibi olana da bu yolu öğretir.
İlim, öğretim yolu ile kazanıldığından sınırlıdır ve sonucu vardır.

İlim düşünme yolu ile kazanılır.
İlim nuru, kâinata bitişiktir.

Görünen ilim, dünya ilmi, kitaplarda yazılı ve halk içinde meşhurdur.
Görünmeyen ilim Hak içindir ve göğüslerde mevcuttur, kapalıdır.

Halka bildirilmez
Halktan saklı ve yasaklanmıştır.

Herkes anlayamaz.
Allah ilminin ne sınırı ne de sonucu vardır.

Allah yolunu bulmak için mümin olmak şarttır.

                                             *

İlmi bil-lah (Allah’ın ilham ettiği ilim) gerçek ilimdir.(Hikmet adıyla bilinir)
Düşünme yolu ile kazanılır.

Hal ilmidir, (Din kaidelerini öğretir)
İrfan ilmidir, (Kâinatın sırlarını bildirir)

Aşk ilmidir, (Kendinden geçip sevgili ile bir olmak)
Batın ilmidir (iç, gözle idrak edilemeyen)

Ledün ilmidir (ilahi sırları bildiren ilim)
Sudur ilmidir(göğüsler ilmi)

Kalp ilmidir.(Dertlerin bilinmesi, ayıpların örtülmesi, günahların ödenmesi)

Peki, şeyh Sultan Sencer’e neler yapacaktı?
Birlik bahçesine sokacaktı,

Şüphe ve Allah’a ortak koşmadan eser bırakmayacaktı,
Korku ve çekinliği yok edecekti,

Benlikten ve tedbir almadan kurtaracaktı,
Sabırsızlık ve telaşı yok edilecekti,

Kızma öfke yok edilecekti,
Dünyaya ait arzular, heveslerle aşırı istekler yok edilecekti,

Başkalarına meyil ve itibar, halka ve giyinişe karşı sevgi yok edilecekti,
Allah’ı bilme sağlanacaktı,

Birlik denizine gömülecekti,
Maksat ve muradına eriştirecekti.

 Tabii ki Allah izin verseydi olacaktı.                                                                                                                                                  
İşte böyle yaren,

İlham yoluyla edilinen bilgileri öğrenerek ve yaşayarak yolun doğru olduğunu ve söylenenlerin gerçek olduğunu anlıyoruz.

Eğer elinle aldığın ve verdiğini önemsiyorsan yani seviniyor veya üzülüyorsan daha bu yola girmemişsin demektir.

İlham yoluyla Allah’tan gelen bilgileri tam manasıyla anlamak, üstün körü okuyup geçip merakını tatmin etmenin ötesindedir.

Burada öğrenip yaşamaktan daha farklı olarak yaşayarak öğrenirsin.
Yani denilen yerde ve durumda olursan öğrenerek yaşarsın, nasibini de alırsın.

Kendinle uğraş, başkalarıyla uğraşma.
Endişeden uzak dur.

Kendi cinsinle beraber ol.
Akıl yerine Tanrı aşkına yönlen.
 
                                  *

RAVLİ

         

Popüler Yayınlar