Dedi ki:
Ey bahtiyar er, Hak sana ne
yaptı?
Şibli dedi ki:
Hesap esnasında işim sarpa
sardı.(İşin içinden çıkılmaz hale geldi)
Fakat benim, kendime düşman
olduğumu bilip zayıflığımı, ümitsizliğimi, acizliğimi görünce,
Acıdı, merhamete geldi, bütün yaptıklarımdan geçti, keremiyle (Ululuğuyla) bağışladı beni.
*
Ey beni yoktan yaratan Tanrım,
bende bu yolda senin bir biçarenim (Çaresiz, zavallı kulunum).Topal karınca gibi senin kuyuna düşmüşüm!
(Yardım etmezsen bu dar alandan feraha çıkamam)
Neye ehliyetim var?
Neredeyim?Hangisiyim?
Kimim?
Ben bilmem ki!
Ne varlığım var?
Ne devletim var.
Ne de bir şey elde etmişim!
Çaresizim!
Kararsızım!
Gönülsüz bir aşığım!
(Kalpte oluşan duygularımın kaynağının nerede olduğunun
farkında değilim)
Ciğerimi kanlara bulayarak
ömür geçirdim…
(Bu yolun sonuna varacağım
diye dert sahibi oldum)
Ömrümden hiçbir fayda
görmedim.
Ne söylediysem hepsi suç,
Hepsi günah.
Canım dudağıma geldi, ömrüm
sona erdi!
Din de elimden çıktı..
Onu da kaybettim.
Manayı yitirmiş, surete
kapılıp kalmış biriyim.
Ben ne kâfirim,
Ne Müslüman.
İmanla küfür arasında
şaşırmış kalmışım!
Ne Müslüman’ım,
Ne kâfir,
Nasıl edeyim?
Başım dönmekte,
Pek aciz bir haldeyim,
Ne işleyeyim?
Daracık bir kapıda sıkışmış
kalmışım.
Yüzümü zan duvarına
çevirmişim!(Bir şeyin olma veya olmama
ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak)
Çaresizim;
Bana bu kapıyı aç;
Bu yoldan kalmışa bir yol
göster!
Bu kulun hiçbir yol azığı yok
ama bir an olsun gözyaşı dökmeden, AH etmeden de geri kalmamakta.
Bu AH’ la kulunun suçlarını
yakabilirsin;
Kudretin vardır,
gözyaşlarıyla kara defterdeki suçları silip arıtabilirsin (Temiz duruma getirebilirsin).
Kimde gözyaşı denizi varsa o,
bu makama layık (Uygundur, yaraşandır) demektir..
(Özünden gelen ağlayış sahibi)
Fakat kanlar saçan göze sahip
olmayana söyle;
(Tanrı’yı görmek için kendini
zorlamayana)
Yürü git! De.
Çünkü ona yol yoktur, bize
ulaşamaz!
****
MANTIK AL- TAYR 2
Feridüddin-i ATTAR İslam klasikleri. M. E. B. 2172 Çeviren Abdulbaki GÖLPINARLI
( Bu kitabı temin edip evinde bulundurmanı önemle öneririm)
***
AH ETMEK
Özlem duyduğuna AH! Dersin.Kaybettiğine AH! Dersin.
Rahatsız, hasta olduğun zaman
AH! Dersin.
Birde sana başkasının senin
ismini hedef olarak söylediği
AH! Vardır ki bundan
sakınmalısın.
Bir şekilde haksız olarak
başkasının hakkını aldın ise, zarar görenin acizliğinden dolayı senden hakkını
alamadı ise, seni Allah’a şikâyet eder.
Acizlerin, koruyucusu Allah bu müracaatı asla
ret etmez, gereken yapılsın diye emreder.
Haksızlığa uğrayan kişi AH!
Çektiği zaman gökyüzü titrer, tüm lanetler hedef gösterilen kişiyi takip eder
ve etkisini gösterir.
AH! Çeken kişi gökyüzüne
lanet oklarını atar da o oklar hedefini o kişi nerde olursa olsun bulur.
Büyüklerimiz dul kadının
seher vakti yaptığı AH! Tan çekinmeyi önemle hatırlatırlar.
Yetimlerin ağlamasın da aynı etkiyi gösterir.
Dertli gönlün AH! Etmesinden sakınmalısın.
İnleyerek yapılan bedduadan
korkmalısın.
Günahsızların bedduaları
kötülerin peşini asla bırakmaz.
AH! Oklarına hedef olan
mahvolur.
Soyu kurur.
İşleri hep aksar.
Mutluluğu ve huzuru hiç
tatmadan, yalnızca aldığından ve yaptığından kısa süreli hoşlanarak kalır.
Hiç beklemediği sonuçlar
alır.
AH! Alan başka alanda ne
kadar iyi olsa da, iyilik yapsa da ibadet yapsa da kul hakkı niteliğinde olup
AH! Çeken memnun edilmedikçe
öç alıcı Allah o kişinin hesabını kapatmaz.
Kötü kurallar koyana, adetler
çıkarana, yasaklar getirene herkes AH! Çeker ki lanet üstüne lanet yağar.
Tövbe etmekle kurtaramazsın,
hakkını hak sahibine vermedikçe ve onu memnun etmedikçe bu lanet oklarından
kurtulamazsın.
Beddua kalıcıdır.
O kişi ölse bile bedduası
ölmez.
Öç alıcısı Allah olmuştur.
Dua okumakla, hacca gitmekle
bu durumdan temizlenemezsin.
Allah kul hakkına karışmam
der.
Bunu anladıysan daha fazla
açıklamaya gerek yok.
Ey yaren, yaşamımızda bu
hataları elbette bilerek cahilliğimizden, bilmeyerek dikkatsiz oluşumuzdan
yaptık.
Herkes o kadar temiz
değildir.
Allah’a ve ahrete inanan,
hesaba çekileceğini bilen bu dünyada hesabını yapar, hak sahibine gönül hoşluğu
ile hakkını verir ve hesabı ahrete bırakmaz.
Bu konuda hiç kıvıramazsın,
üstünü örtemezsin, hiç olmamış gibi davranamazsın, hatırlamak istemesen de
gönül yolundan sana hatırlatırlar.
Yani yaren kaçış yok.
Mertçe özür dileyerek kul
hakkını ver.
Halktan yararlanmak isteyen
din adamları kul hakkından çok az bahsederek, yapılan küçük iyiliği göklere
çıkartırlar.
Yani bir şekilde toplayarak,
az bir kısmını dağıtarak bu işten sıyrılırsın mesajını vererek çevre edinerek
çıkar sağlarlar.
Yani haramı hileyle helal
hale getirmeye çalışırlar.
Hazreti Mevlana mesnevisinde
bu durumları hikâyelerle dikkat etmemiz için açıkça anlatır.
Yaren böyle menfaatin öne
çıktığı, inançla tuzağa düşürülen topluluğa gitme.
Oradan edineceğin menfaat
kirlidir.
Gökyüzünde süzülen akbaba ne
kadar yükseklerdedir de hayran kalırsın ama yere indiği zaman başkasının leşinin
başına iner, leşe iştahla saldırır.
Şahin kendi avlar, taze
avladığını, kendi emeğiyle avladığını yer.
Aç durmak leş yemekten
iyidir.
Açlıktan ölsen bile adın
ebedi olarak pisliğe hiç bulaşmadan temiz öldü diye anılır olur.
*
Duayı iyilerden istemelisin.
Kötülerin duası kabul olmaz.
Kabul edilen dua toprağa
konulan tohum gibidir.
Üstü örtülür, bir zaman sonra
kimyası değişir, sonra gizlilikte kökleri kalarak kendini gösterir, faydasını
sana sunar.
*
Ağlamak için gönlün yumuşak
olması lazım.
Taş kalpli ağlamaz.
İnsan neden ağlar:
Üzüntüden,
Acıdan,
Sevinçten,
Pişmanlıktan, ağlar.
Ağlayan kişi gözyaşı döker.
Sızlanır.
Yakınır.
Üzülür.
Can sıkıcı bir şeyle
karşılaştığın zaman şikâyet, suçlama, saldırma, hakaret, küfür, yerine gözyaşı
döküyorsan iyi yoldasın.
Başkalarının acılarından
etkilenerek, bunları gidermeye yönelen duygun, eğilimin varsa iyi yoldasın.
Acıyı paylaştığın gibi
sevinci de paylaşıyor ve sevinçle yaşıyorsan iyi yoldasın.
Durumun farkına varan,
sonuçlarını kestiren, anlayışıyla değerlendiren ağlar.
Ağlamak diyoruz ama bu sesle
ağlamak olarak anlama.
Bu ağlayış sessiz gözyaşı
dökmektir.
Kıymetli olan budur.
Hislendiğin zaman özünden su
gelip yanaklarından akmasıdır.
İbrahim Şahidi hazretlerinin
aşk yoluna düşen erlerden ilk isteği his dünyasını geliştirmeleridir.
*
Bu yazıdan sonra Gülşen-i
Tevhidi bir daha oku.