22 Nisan 2012 Pazar

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE TANRI İLE KONUŞMAK

Biri dedi ki:
“ Hiç Tanrı’yla konuşur musun?”
Öteki:
“ Evet, konuşurum” dedi.

Şems:
“ Senin yalanın şimdi ortaya çıktı” dedim.
Yalan şimdi bu saatte meydana çıkacak.

Onu sıkıştırdım, dedim ki:
“ Şimdi o sana cevap versin”
O:
“ Bu zor iştir” dedi.

Dedim ki:
“ Bu önce de zor idi ama sen kolay dedin, sana önceden bunu söylemek gerekirdi”

Nasıl ki din bilgini Haccac bin Yusuf ile tartışmasında aciz kalmıştı.
Haccac ona:
“ Bu aciz halini daha önce niçin göstermedin?” dedi.

Boğulacağını anlayınca:
“ İnandım” diyen Firavun gibi, ön sırada yürümek isteyenler daima işin sonunu önceden hesaba katmalıdırlar.

Nasıl ki şeyhin yüzü başka bir renge girdi çirkin göründü.
Niyazda (Yalvarıp, yakarma) hakka yalvarışlarından gece yarılarında gizli-gizli inlemeden başka bir şey yapmıyordu.

“ Ey ulu Tanrım şu hali bizden uzaklaştır, şu perdeyi bizim gözümüzün önünden kaldır” diye yalvarıyordu, nihayet o hali gördü.
Sana erişen o şenlik ve aydınlık da bir perde idi ki, başka bir renkte görünmüştü.

Aklı olan her bilgin şu dönen feleklerin bir döndürücüsü olduğunu bilir.
Şimdi mademki bu perde açılmıştır, niyaz ateşi (Yalvarma, yakarmanın aşk ile yapılması) gerektir ki onu yakabilsin.

Ta ki bizden, hiçbir şeyde hiçbir kimse beleş (Ücretsiz) faydalanmasın.
Ne din ne de dünya ile ilgili işlerde hesap kitap sormasın.

Onun sorularına cevap verebilir misin?

                   ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
PERDE

Kulla Allah arasında perde, ancak şu iki şeydir.
Öbür perdelerin hepsi de bu ikisinden meydana gelir:
Sağlık, mal.

Bedeni sağ esen olan kişi, Tanrı nerde der, görmüyorum ki.
Fakat bir ağrıya, bir sızıya uğradı, hastalandı mı, ya Allah, ya Allah demeye koyulur, Tanrı’ya sırdaş kesilir, söyleşmeye koyulur.

Gördün ya, demek ki sağlık, perdedir ona, Tanrı, sanki o derdin altında gizliymiş.

İnsanın malı-mülkü oldukça dileklerinin sebeplerini hazırlar.
Gece, gündüz onunla oyalanır.

Yoksullaşmaya başladı mı, nefis de zayıflar, Tanrı çevresinde dönüp dolaşmaya koyulur.

Seni bana sarhoşluk, eli boş oluş lütfetti,
Senin, sarhoş edişine, senin, beni eli boş bir hale getirişine kulum, köleyim ben.

(Mevlana’nın bir rubaisinin ikinci beytidir.)

Ulu Tanrı Firavun’a dört yüz yıl ömür verdi, saltanat, padişahlık ihsan etti, ona dilediğini verdi.
Bütün bunlar perdeydi, onu bunlarla, huzurundan uzak tutuyordu.

Bir gün bile, belki Tanrı’yı anar diye ona, bir muradına erişmezlik, bir baş ağrısı vermedi.
Dileğinle oyalan, bizi anma, gecen hoş olsun dedi.

Süleyman saltanata doydu da,
Eyyup belaya doymadı gitti.

(Mevlana’nın bir gazelinin onuncu beytidir)

                               ***
FİHİ MA-FİH VE MECALİS-İ SEBA’ dan seçmeler
Hazırlayan Abdülbaki GÖLPINARLI
                                ***

Neler öğrendik:
1.    İddia ettiğimizden sorgulanacağımız için dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    İşin sonunda ne olacağını önceden düşünmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Sahip olduğum bizi şenlendiren şeylerin Tanrı arayışımıza, anmamıza engel olmaması gerektiğini öğrendik.
4.    Belli bir seviye aldığımız zaman, bu yaptıklarımızın Tanrı arayışına engel olmaması gerektiğini öğrendik.
5.    Tanrı’ya aşk ile yalvarışımızla Tanrı ile aradaki görmemize, konuşmamıza engel olan perdelerin yok olacağını öğrendik.
6.    Her şeyin bir karşılığı olduğunu, bedava olmadığını öğrendik.

Tanrı ile konuşmanın yalvarmayla yakarmayla aradaki perdelerin kalkmasıyla olduğunu öğrendik.
                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar