26 Nisan 2012 Perşembe

ŞEMS-İ TEBRİZİ ÖLÜM GÖÇ TERCİH

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:
Sahte felsefecilerden biri ölümden sonraki kabir azabını yorumluyor, bunu akla uygun bir yoldan anlatıyordu.

Diyordu ki:
“ Can buraya kendini olgunlaştırmak için gelir, olgunluk sermayesini bu âlemden toplamaya çalışır.

Bu âlemden gittikten sonra da, artık onun bir hasleti ( Yaradılışta ki huyu, tabiatı, mizacı) kalmaz.

Şimdi gerektir ki, suretten manaya gelelim:
Ten, can ile kaynaştıktan sonra suretle meşgul olur.

Can, ten ile kaynaşırsa belâya (Gam, keder, musibet, afet, ceza, gayet zor iş,  büyük uğraşı) düşer.

Canın, o genişlik ve şenlik tarafı kalmaz.
O tarafta mal görür, saygı görür.

Beri tarafta cana yakın kadınlar, dostlar elde eder.
Türlü zevkler bulur.

Şu halde bu tarafa döner yanında ölümden konuşmak onun için bin ölüm demektir.
O dileklerini öteki âlemden bekleseydi, oraya gitmek için çırpınırdı.
Bu gidiş onun için ölüm değil, belki hayat olurdu.

Hazreti Mustafa (s.a) buyuruyorlar ki:
Müminler ölmezler, belki bir âlemden öteki âleme göçerler 
Şu hale göre, göçme başka, ölüm başkadır.

İnsan daracık ve karanlık bir evde istediği gibi gezinemez, böyle bir yerde rahatlık ve şenlik göremez, hatta serbestçe ayağını uzatıp oturamaz.

Ama o daracık evden geniş bir eve, büyük bir saraya göçer, içinde bahçeler, akarsular vardır.
İşte o göçmeye ölüm denmez.
Bu söz ayna gibi parlaktır.

Sende de zevk ve iç aydınlığı varsa, ölüme âşık olursun.
Tanrı, bunu sana mutlu kılsın, bizi de duadan unutma!

Eğer sende böyle bir nur ve zevk yoksa şu halde hazırlıklı ol, çalış!
Nasıl ki Tanrı, Kuran’da haber veriyor.

Eğer böyle bir hali arıyorsan bulacaksın.
Nitekim Tanrı Kuran’da inkârcı Yahudiler için şöyle buyuruyor:

Eğer gerçek müminlerden iseniz, ölümü dileyiniz
(Cuma suresi 6)

Şu var ki, gerçek Tanrı erlerinden, imanlı kişilerden ölümü arayanlar olduğu gibi gerçek inançlı, sağlam imanlı kadınlardan da ölümü arayanlar eksik değildir.

Bu parlak bir aynadır ki, halinin açık ifadesini onda bulursun.
Her halinde ve her işinde ölümü sorarsan, o iş iyi iştir.

Şu halde, tereddüt içinde olduğun iki iş arasından birini seçmek için bu aynaya bakarsın.
O iki işten hangisi ölüm tarafına yakın ise onu seçersin.
(Tercih yapmakta tereddüt ettiğin zaman, ahrette iyi karşılığı olanı seçmelisin)

Gerektir ki, ölüme hazır, saf bir nur gibi onu bekleyesin.

Müçtehit (Din bilgisiyle uğraşan kimse) içtihadında yani çalışma konusuna giren şeylerde bu hale erince, sanırsın ki o,kendi işinden lezzet almış, dünyaya hasreti daha azalmıştır.

Nasıl ki kabir azabı bahsini açıklarken SURET ve MİSAL yönünden yürütülen mütalaaları söylemiştik.
Ben bunu sana ancak mana yönünden anlattım.


                   ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Bu dünyanın insanın kendisini geliştirmek, olgunlaştırmak için (Tekâmül) geldiğini söylemenin görünen bir yorum olduğunu öğrendik.
2.     Ölüm olunca kişinin huyu, tabiatı, mizacı terk etmeyeceğini söylemenin görünen bir yorum olduğunu öğrendik.
3.    Ten otorite kurarak can ile dünyada birbirine kaynaşırsa biçim, görünüş, kılık, tarz, yol, gidiş, problemleri çözmek için uğraştığını öğrendik.
4.    Can otorite kurarak ten ile dünyada birbirine kaynaşırsa gam, keder, musibet, afet, ceza, gayet zor iş,  büyük uğraşı ile uğraştığını öğrendik.
5.    Can ten ile kaynaştığı zaman özünde olan genişlik ve şenlik tarafı kalmayacağını, değerli olarak malı ve saygı gördüğünü öğrendik.
6.    Can özgürlüğünü kaybetmediği zaman cana yakın kadınlar, dostlar elde eder, türlü zevkler bulacağını öğrendik.
7.    İstek ve beklentilerini bu dünyadan isteyenlerin ölümden korktuklarını ölüm lafı etmekten kaçtıklarını öğrendik.
8.    Arzu ve isteklerini ahretten bekleyenlerin yani mümin olanların ölümden korkmadıklarını, ölümü istediklerini, gerçek hayatın öbür tarafta bekleyen ve isteyenlerin ahrete göç ettiklerini öğrendik.
9.    Kendimizin durumunu anlamak için kendimize ölümü istiyor musun, istemiyor musun diye sorduğumuzda alacağımız cevapla kendi durumumuzun açıkça belli olacağını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Büyüklerimiz bu dünyaya imtihan için geldiğimizi hep söylemişlerdir.

Bu imtihan dünyasında arzularımız, isteklerimiz, tercihlerimiz, imkânları nasıl kullandığımız, başımıza gelen kaza ve belalarda nasıl davrandığımız imtihan edileceğini ve buna göre ceza ve mükâfat verileceğini öğrendik.

Kuran’ı kerim, Peygamberimiz ve onun vekilleri olan evliyalar bize doğru tercihler yapmamız için daima uyarıda bulunurlar.

Seçimi bize bırakmışlar.
Canımızı tenimizin emrine verirsek ne olacağını öğrendik.
Canın teni emrine aldığında ne olacağını öğrendik.
Canın özgür olduğunda ne olacağını öğrendik.

Tereddütlerimizde ahrete yakın olanı tercih yapmamız gerektiğini öğrendik.

Tercih sana bırakılmış.
Yolunun nereye gideceği mana yönünden gösterilmiş ve yanlış yola sapmaman için detaylı işaretler verilmiş.

Gözlerini kapatırda kendi bildiğince gidersen sonucuna katlanırsın.
                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar