24 Mart 2012 Cumartesi

ULU ARİF ÇELEBİ VE YAKINLIK

Bir gün Akşehir’de tasavvuf erbabı külfetler edip Çelebi’ye büyük ziyafet çekmişlerdi.
Oradan çıkıp Mevlevi zaviyesine (Tekkesine) gidiyorlardı.

Halifelerin Meliki Ahi Musa, baş koyup:
“ Bu dervişler ne türlü kavimdir?
Onların halleri nedir? Diye sorunca.

Çelebi Hazretleri:
“ Hoş insanlardır.
Dış kurallara uyarlar.
Dışta olanları görürler.
Görünüşe saplanmış insanlardır.

Fakat Tanrısız oturmuşlardır.
Kendi sırlarından haberleri yoktur.

Kendi sırrından haberi olmayan, Huda’dan da habersizlerdir.

“ O sizinle beraberdir ( örtülüdür),
(Hadid suresi 4)
Ve hüve ma’aküm ayeti (O onlarla beraberdir),
(Mücadele suresi 7)
Hakikatinden de habersizdirler.

Tanrı arifleri için kıymetli olan; Tanrı’yı çağıran değil, Tanrı’yı görendir.

ŞİİR:
“Yalnız diliyle Allah, Allah diyenin ihmalinden dolayı ruhu öldü.
Allah’ı bilen muradına erdi.”

Çünkü bizim dostlarımızın ruhları Tanrı’yı bilicidir ve bizim tarikatımızda (Yolumuzda) dânâ ‘Bilici’ denilen kimselerde Allah’tan bahseden kimselerdir.

(Bu sözlerden anladığım elinde tespih ile yalnız şu kadar bin Tevhid kelimesini okumak                                      kâfi değil, iş; bunu gönülle yapmaktır. Nafiz)

ŞİİR:
“ Hiç kimse akılsız aklı, yakın olarak bilmez.
Bundan dolayı anla ki Allah’ı aklıyla bilen kimdir”

Ve yine Tanrı ile olmanın ve Tanrı’ya yakın olmanın işaretleri vardır.
Hakkın beraberliği (Maiyeti) bütün eşyaya kapsar.

Amma olgun, mükemmel, kusursuz Tanrı ile beraberliğin başka bir şeydir.
O özel beraberlik, Peygamberlerin, velilerin kişiye özel durumudur.

Nitekim Büyük babam Mevlana Hazretleri buyurmuştur:
ŞİİR:

“ Tanrı yakınlığına eriştin de sanat,
Sanatkârdan ayrı olmaz sanıyorsun ha.

Şunu olsun görmez misin?
Tanrı velilerinin eriştikleri yakınlıkta yüzlerce keramet, yüzlerce iş, güç vardır.

Mesela demir Davud’un elinde mum oluyor,
Hâlbuki senin elinde mum demir kesiliyor.

Yaratmak ve rızk vermek yakınlığı bütün eşya üstüne umumi ve bütün eşya bu yakınlıkta birbiri ile eşittir, müşterektir.

Amma nebiler ve veliler, aşka bağlanmış vahyin yani ilahi sevginin işaret ve kendini göstermesinde özel ayrıcalıklarıyla kendileri tutarlar.

Babacığım, yakınlık dahi çeşit, çeşittir.
Güneş dağa da vurur, altına da.

Fakat güneşin altına bir yakınlığı olduğundan söğüdün haberi bile yok.
Yani güneşin altına gümüşe yaptığı tesiri, söğüde ve diğer ağaçlara yapmadı demektir.

Güneş, kuru dala, yaş dala yakındır,
Güneş her ikisinden nasıl gizli kalabilir.

Lakin yaş ve taze dalın yakınlığı nerede?
O daldan, olmuş meyveler yemektesin.

Hâlbuki kuru dal, güneşe yakın olmasından, kuruluk bulur,
Tazelik bulamaz.

(Mesnevi 3. Cilt s.40/701-709)

Tanrı’nın beraberliği herkese vardır.
Sen onun haberi olana verdiği beraberliği ara.

(Mesnevi 1.Cilt s. 90/1464)

Bu mana, o cemaatin cevabındadır ki, Tanrı’ya ulaşmadan, kendilerini ulaşmış olarak görmektedirler.

Beraberlik tatlı suyundan tatmamış, susuz oldukları halde, kendilerini son derece suya kanmış gösterirler.

Kendini beğenmiş, boş şeylere güvenen taklitçi müritler, doğru yol velilerinin halinden ve yakınlığından mahrum kalırlar.

Umarım ki bizim zamanımızda merhamete nail olurlar (Acınarak esirgenmeye kavuşurlar).
İnkârın fenalığından taşlanmazlar.
Şundan dolayıdır ki, hanedanımızın merhamet kaynağı ve kerem ocağıdır.

Bu hazretin nurunun gözükmesi, kabiliyetsiz olanlarına kabiliyet vermek içindir.
Yoksa kabiliyeti olan kimseler için değildir.

ŞİİR:
“ Bil ki kabiliyete sahip olmakta ki şart, Tanrının lütfü ve ihsanının bulunmasıdır.
Tanrı’nın vergisi iç özdür, kabiliyet ise dış kabuk deridir.

(Yani Allah verince, kabiliyet falan hiçbir şey istemez) 
(Mesnevi 5.Cilt s.99/1538)                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

Hem böyle büyük babam bir gün mest (Manevi sarhoşluğa gark olmuştu) olup, yakınlık nurlarına gark olmuştu.
Buyurdu ki:

“ Lanet edilmişler hasta zaif (Hakiki gibi görünen sahte, silik, eksik, güçsüz, kuvvetsiz, kansız, gevşek),
Rahmete mensup olanlar ise sıçramış ve azad (Hür) olmuşlardır.

Biz lanetmiş olan kavmin rahmeti ve onları, doğru yola irşat etmek (Doğru yolu göstermek, Tanrı yolunu göstermek için) için geldik”

Nitekim Peygamber efendimiz buyurdu:
“ Şefaatim (Aracılığım), ümmetimden büyük günah sahipleri içindir”

Büyün yaran (Dostlar) baş koyup sevindiler.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Tahsin Yazıcı ve Feridun Nafiz Uzluk (Nur içinde yatsınlar) tercümeleriyle)
                                          *

Neler öğrendik:
1.    Derviş olanın dış görünüşe (Kabuğa) bakmanın eksiklik olduğunu, kabuğun içindekine, içindekinin de özüne bakmamız gerektiğini, bunu kabiliyetle olduğunu öğrendik.
2.    Tanrı ile beraber olduğunun hakikatini bilmeyenin Tanrı’yı çağırdığını öğrendik.
3.    Sanki Tanrı’nın başka bir yerde imiş gibi çağırmanın eksiklik olduğunu, tamam olmak için Tanrı’yı bilmek ve görmek için arif olmak gerektiğini öğrendik.
4.    Tanrı’yı bilenin Tanrıdan konu açtığını, Tanrı’yı bilmeyenin tapınma kurallarından konu açtığını öğrendik.
5.    Allah’ı bilmek için aklımızı bilmek, aklımızı kirleten ve kaplayan pisliklerden kurtarıp Allah’ın temiz ve kusursuz verdiği akla sahip olarak bilmemiz ve görmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Akıl temizlenmedikçe bilincin olmadığını ve ruhun Allah’ı bilmesi için aklın temiz olmasının gerekli olduğunu öğrendik.
7.    Tanrı ile bir olmanın, yakın olmanın çok özel olduğunu öğrendik.
8.    Kendini beğenen, yaptığını görenler, boş şeylere güvenenlerin din adamı da olsalar Tanrı dostlarının yakınlık durumlarını ne işler başardıklarını bilemediklerinden, göremediklerinden uzak durduklarını öğrendik.
9.    Doğruyu kabul etmeyen taşlanarak kovulur.
10.                      Tanrının rızk ve yaratmak konusunda eşitlik sağladığını öğrendik.
11.                      Aşka bağlananların İlahi sevgiden olan yakınlıktan vahiy’in doğduğunu öğrendik.
12.                      Tanrı’ya yakınlıktan haberi olanların meyve verdikleri öğrendik.
13.                      Mevlana ve hanedanının kişiye kabiliyet verdiğini öğrendik.
14.                      Peygamberimizin aracılığı büyük günah işlemişler için olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Kabuğu kırıp içe ulaşmak, sonra da içte öz olup olmadığına bakmak gerekiyor.
Bir şeyde öz yoksa veya yaşam kudreti yoksa o yok olmuş hükmündedir.

Kendini yenileyen, geliştiren, ürün veren özdür.
Kabuk ne kadar güzel gözükse de bir müddet sonra çürür ve yok olur.

Kabiliyet her zaman yeniden yeniye kendini yenilemek ve ürün vermektir.
Küllerin arasından yeniden vücut bulmak ve kendini göstermektir.

Aklı olmayan bile bunu yapar.
Aklı olup da aklını kullanamayacak şekilde kirletmiş, çürütmüş veya taklitçilikle iyi bir şey yapıyorum diyenler kabiliyetsiz duruma kendini düşürmüşlerdir.

En beğenilen davranış Tanrıya sevgiyle aşkla bağlanmaktır.
Tanrı’ya bağlanmanın yolunu ve kurallarını öğretene bağlanmaktır.

Dini kuralları her yerden bir şekilde öğrenebilirsin.
Ama aşkla bağlanmak özeldir, farklıdır, farklı faydaları vardır.

Tanrı’ya yakınlık sağlam bilgi iyi ve şüphe olmaksızın bilmek gerekir.
Kendi gözümüzle görüp aslını esasını içyüzünü, doğasını, kendisini bilmek gerekir.
Gerçekliğine hiç şüphe kalmaması gerekir.

Biz bu çalışmaları yaparak uygunlukla yaklaşırız, Tanrı isterse yüzünü, gerçekliğini, hakikatini gösterir.

Olgun olan şefaat ederek bizim uygunluğumuz için yardım eder.
Takdir Tanrı’nındır.

Tanrı sanatı sınırsız olduğundan uzun bir zaman aynı yoldan ayrılmadan olgun yol göstericinin terbiyesi ile terbiyelenip huzura hazırlanırız.

Tanrı huzuruna hemen de alır sonra da alır.
Bizi haberdar eder de etmez de kendi bilir.

İnşallah huzura alınmamız nasip ve kolay olur.
Âmin.
                                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar