15 Mart 2012 Perşembe

ULU ARİF ÇELEBİ VE PEYGAMBER SÖZÜNE GÖRE HAREKET ETMESİ


Bu aciz kul (Eflaki) rivayet eder ki:
Bir gün Çelebi Hazretleri Lazık (Denizli) şehrine dostlarıyla beraber Ali şir oğlu Emir-i-Kerem yan’ı görmeğe gitmişti.

Ali şir oğlu Emir-i-Kerem yan büyük bir kalabalık ‘Bir askerle’ Alameddin pazarı yazısına (Sahrasına) inip çadırlar kurmuşlardı.

Çelebi Hazretlerini karşılayıp, büyük izzet ve ikramda bulundu.

Dostların Kur’an okuduğu ve Çelebi Hazretlerin bilgiler saçmağa başladıklarında Kermiyan oğlu cehaletinden ve aptallığından dolayı dikkatsizlik ederek köleleriyle meşgul oldu.
Çünkü o Türk ‘Yani köylü gibi’ laubali ve veliler âleminden habersiz bir erdi.

Ansızın Çelebi bir nara vurup tezce kalktı.
Dostlar ile gitmeğe koyuldu.

Tam bir öfke ile Ali şir oğluna küfrediyor, bir taraftan da yoluna devam ediyordu.
Onun heybetinden kimse ağzını açıp bir şey söyleyemiyordu.

Birdenbire gayb âleminden ansızın bir yel esmeğe başladı, kasırga peyda oldu.
Yeri öyle titretti ki güya kıyamet zelzelesi olmuştu.

Bütün çadırlar o kötü kalabalığın üstüne yıkıldı, hepsi yüzüstü yere yuvarlandılar.
Arap atları yularlarını koparıp sahraya kaçıştılar.

Askerlerden bir feryat koptu.
Ali Şir oğlu, inleyerek çakırından çıktı ve emirlerini toplayıp:

“ Bu, Çelebi’nin bana olan gazabından başıma geldi.” Diyerek adamlarını Çelebi’nin peşinden gönderdi.
Nüvvab Emir ne kadar yalvarmışsa da, geri gelmedi, iltifat göstermedi.

Nihayet arkalarından Aydın Oğlunun damadı ve askerlerin Subaşı Emir Sadeddin Mübarek’i göndererek özürler diledi, tövbeler edip mürit oldu ve:

Çelebi beni affettiğinin bir alemeti olmak üzere erlerin başının tacı olan mübarek külahını bana versin.
Bununla başım zamanın afetlerinden selamette kalsın” dedi.

Emir Sadeddin Mübarek de kendi yakın adamlarıyla iradet getirip hadden aşırı hizmetlerde bulundu, iyilik ve merhamet istedi.

Çelebi Hazretleri:
“ Bizim maksadımız Ali Şir Oğlunu, melun (kovulmuş) Karun’un yanına göndermek ve cehennemin altında bir makam tayin etmekti.

Fakat Müslümanlar için’ Ya Rabbi kavmimi doğru yola getir, onlar bilmiyorlar, merhametim gadabımı geçmiştir’ buyruğu ile iş görmek hür ve asil kişilerin âdeti ve karakteridir.

Haydi, git, onun pişmanlığı ve yalvarmaları onu kurtardı.
Onu bağışladım.” Buyurdu

Mübarek külahını çıkarıp uğur olarak onlara verdi ve:
“ Külah onun başında oldukça, onun başına hiçbir büyük düşmandan zarar gelmez.

Onun sonu iyi olur, Müslüman olur” buyurdu.

Sadeddin Mübarek 3 baş iyi at, 10 parça çuha kumaş, beş parça kemha (Kadife), 10 parça sof (Keten kumaş) , 30 bin gümüş para, 500 adet de dostlara hediyeler verdikten sonra sevinç içinde dönüp gittiler.

Afif Çelebi Hazretleri ile Kütahya’ya vardığımızda Çelebi Yakup Bey (Birinci Yakup beydir, Ali Şir oğlu denilen kişi budur.) kızını kucağına alarak geldi, Çelebiye mürit oldu, hizmet etti.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Tahsin Yazıcı ve Feridun Nafiz Uzluk (Nur içinde yatsınlar) tercümeleriyle)
                                          *
Neler öğrendik:
1.    Tanrı erlerinin çok nazlı olduğunu öğrendik.
2.    Tanrı erlerini kızdırmamak gerektiğini öğrendik.
3.    Hür ve asil kişilerin suçunu kabul edip pişman olanları af ettiklerini öğrendik.
4.    Tanrı erlerine saygısızlık yapanın başına felaketler geldiğini öğrendik.
5.    Hediye ile gönül alındığını öğrendik.
6.    Tanrı erlerinin makamının dünyadaki tüm makamlardan üstün olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

İnsan olarak hata yaptığımız zaman pişman olursak özür dilemek, zararı karşılamak, zarar verdiğimizin gönlünü alacak hediyeler vermemiz gerektiğini öğrendik.

Özür dileyen gerçekten pişman olmuşsa affetmek gerekir.
Özür dileyenin gerçekten pişman olduğunu anladıktan sonra af edilir.

İki yüzlülükle, laf olsun diye dilenen özrün kıymeti yoktur.
Kırılan gönlün tamamen memnuniyete dönüşmesi gerekir.
                                                *
RAVLİ

Popüler Yayınlar