13 Mart 2012 Salı

ULU ARİF ÇELEBİ VE BİZDEN NE BEKLİYOR

Bir gün büyüklerden biri Çelebi’yi ziyarete gelerek:
“ Sık, sık ziyaretinize gelemiyorum, şereflenemiyorum?” diye özürler diledi, tevazu gösterdi.   

Çelebi Hazretleri:
“ Bizim yarandan aradığımız, onların niyetlerinin sadakati (Doğruluğu),inanışlarının temizliği, candan sevgidir.

Eğer hizmet ve sohbetimize seyrek geliyorlarsa, işleri güçleri, diğer ilgileri dolayısıyla vakitleri olmuyor demektir.

Onların büyük, küçük istekleri, bizim duamızla oluşur ve dileklerine kavuşurlar.    

Bizim, samimiyetle seven dostlar için, genel iyiliklerimiz vardır” dedi.
Sonra bu iş üstüne örnek diye bir hikâye söyledi:

Bir beyzade, bir öğretmenin önünde ilim öğreniyordu.
Edep mektebinde edep öğreniyordu.

Her gün öğretmenine iki dirhem verirdi.
Bir gün beyzadenin mühim işi çıktı, okula gelmesine imkân olmadı.

Uşağın eliyle söz verdiği her günkü parayı hocasına yolladı.
Öğretmen dirhemleri alıp niçin gelmedi ve ne engeli çıktı diye beyzadeyi sormadı.

O çocuk sınav ve deneme için birçok defalar parayı yolladı, kendi gitmedi.
Hocası onu hiç sormadı.

Bey çocuğunun öfkesi başına toplandı.
Kalktı öğretmenin huzuruna gitti:

Bey çocuğu:
“ Ne sebepledir ki, paraları üst üste yığıyorsun, beni hiç sorup sormuyorsun?” diye kakınç kakmaya başladı.

Öğretmen:
“ Bana lazım olan dirhemdir, sen ister gel, ister gelme” dedi.

Şimdi gerçek şeyhin arzusu da müridin o sevgi parasıdır (Muhabbetin nakdi), ister gelsin, ister gelmesin.

Şeyh yine onun halini tasarrufla ( Sahiplenmekle) meşgul olur gece ve gündüz onu olgunlaştırmağa, onun işlerini tamamlamaya çalışır.

Sonra Arif Çelebi Hazretleri şu beyti buyurdu:

“Onların eserleri saadet kimyasıdır.
Eserlerinde, kendilerini gösterirler.

Kıskançları, kıskançlıklarından vaz geçirirler.
Herkesi kendilerine talip (İsteyen, istekli) ve mürit (öğrenci) ederler.”
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      
                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                       ***
Tahsin Yazıcı ve Feridun Nafiz Uzluk (Nur içinde yatsınlar) tercümeleriyle)

Neler öğrendik:
1.        Niyetlerimizin doğru olması gerektiğini öğrendik
2.        İnanışlarımızın temiz olması gerektiğini öğrendik.
3.        Sevgimizi candan olarak göstermemiz gerektiğini öğrendik.
4.         Hizmet etmek maksatlı olması gerektiğini öğrendik.
5.         Büyüklerimizin duası ile büyük, küçük isteklerimize kavuştuğumuzu öğrendik.  
6.        Sevgi ile verilen para beğenildiğini öğrendik.
7.        Şeyhin müritleri ile ilişkiyi hiç koparmadıklarını, onları kendi haline bırakmadığını, gece gündüz din ve dünya işlerinde görünerek veya gözükmeden yardım ettiklerini öğrendik.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               
İşte böyle yaren,

Niyetin doğru olması için o kişiyi olduğu gibi istemektir.
Çıkar amaçlı o kişiyi araç olarak istemek başka tanım gerektirir.

Bir hizmetin bedelini verenlerin, o kişinin efendisi, o hizmeti verenin kölesi gibi görmesinin yanlış olduğunu öğrendik.

Hâlbuki hizmet için bedel verilmiştir.
O kişi satın alınmamıştır.

Böyle güzel bir şeyhe bağlandınsa, onun eseri sensin ve sevinç içinde yaşam sunduğundan seni ne kadar önemsediğini anlamalısın.

Uğursuzken uğurlu hale geldiğimizi, işlerimizin yoluna girdiğini, nasıl olduğunu bilmediğimizi ama bağlandığımız büyüğün iyiliklerinin yardımıyla olduğunu öğrendik, anladık.

Ey yaren,
Ebedi ait olacağın bu toplulukta kendine yer bulmaya çalış.
Yalnız başına, kendi doğruna gitme, Hak ve hakikati öğreten, seni doğru yola kılavuzlayan bu güzel insanları tanı, sev, saygı duy, gönlünden bağlan.

Seni kandırmayan, aldatmayan, hile olmayan bu güzel yola girmek için Tanrı’ya yalvar, dua et.

Duan kabul olmuşsa bu güzel insanları tanır o toplulukta kendine yer bulursun.
Ahrete gidince kim sana sahip çıkacak ellerinin arasına başına alda bir güzel düşün.

Korkma, ürkme, kendinle yüzleşmek engelini cesaretle aş.
Aş da gerçekler, doğrular, hakikatler mana yönünden kendilerini göstersinler de gerçekten dünyaya niçin geldiğinin cevabını bul.

Tanrı erlerinin ahrette olsalar bile yaşamlarının devam ettiğini, Tanrının izni ile etki ve yetkilerinin daha da güçlendiğini, bizim olgunlaşmamız için yardıma hazır olduğunu, her an hatırımızda tutmamız gerekiyor.

İnanan yararlanır, uygulayan faydasını görür.

                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar