25 Mart 2012 Pazar

MEVLANA VE RÜYA İLE MÜRİT OLMAK

Ufukların meşhuru ve baş olmayı hak eden Bayburtlu Ahi Emir Ahmed (Tanrı ona rahmet etsin) o diyarın reislerindendi.

Zengin, hayır isteyen, makam sahibi, çok zaman görmüş ve büyüklerin sohbetine erişmiş bir adamdı.

Ariflerin sultanı Çelebi Celaleddin Arif (Tanrı onun sırrını kutlasın) hazretleri Bayburd’a gittiği vakit, oranın erkek ve kadın bütün ahalisi onun kulu ve müridi oldular.

Emir Ahmed şöyle hikâye etti ki:

Gençliğimde sizin ceddiniz Mevlana hazretlerinin güzel şöhreti ağızdan ağza Bayburd’a ulaşınca ve onun “ hal” ve “kal” inin yüceliğini seyyahlar anlatınca, ben de, babamdan müsaade dileyip Konya’ya gitmek ve o hazretin elini öpmek şerefine nail olmak hevesi uyandı.

Fakat annem ve babam müsaade etmediler.
Ben “ Niçin olmasın, niçin olmasın” diyerek gitme zamanını düşünüyordum.

Bir gece son derece arzu ve aşkla kalktım, birkaç rekât hacet namazı kıldım ve Tanrı’nın nimet ihsan etmesi yardımcım olur da sürüden ayrılıp o ziyaretle müşerref olurum ümidi ile kırk defa En’an suresini okudum.

Sabaha yakın başımı koyup uykuya daldığım vakit rüyamda müritlerden ve seyyahlardan işittiğim şekilde Mevlana’yı gördüm:

Mevlana ferece giymiş, duman renginde bir sarık başına sarmış olduğu halde evimize giriyordu.

Ben daha önce koşarak baş koydum, yüzümü onun ayaklarına sürdüm ve yalvarıp yakardım.

O, bir dosttan makas istedi, saçlarımı kesti, yüzümü öptü ve birkaç defa “ Tanrı mübarek etsin” dedikten sonra, bu Mesnevi şeyhidir “ buyurdu.

Ben sevincimden uyandığım vakit, kesilmiş saçlarımı yastığım üzerinde buldum.
Bu vaziyetten dolayı bende bir şaşkınlık belirdi.

O zevkin şevkinde birkaç gün deli gibi dağlarda dolaştım.

Nihayet büyük bir posta oturma merasimi yaparak ferece giydim, semaa, toplantılar tertip etmeğe ve Mesnevi okumaya başladım.

Ondan sonra muhtelif şeylerden hazırlanmış güzel bir armağanı Mevlana’ya gönderip kendi halimi bildirdim.

Bunun üzerine Mevlana hilafet şerecesini gönderip ( Tarikata katılmış ve yolda ilerlemiş aydınlatma, öğretme derecesine gelmiş isteklileri aydınlatma ve terbiye etme yetkisi şeyh tarafından verilen mühürlü izin kâğıdı) bu kulu müritliğe kabul etti.

Siz Çelebi Celaleddin hazretlerinin bu diyarı şereflendirip benim
İl-el yakinimi (kati olarak edinilmiş bilgiyi)
Ayn-el yakine (bir şeyi gözle görüp mahiyetini bilme) çevirmeniz ve beni Hakk-el yakine (gerçekliğine hiç şüphe olmayan) ulaştırmanız da kabulümün alametedir.
                                 *
Sultan Veled, Emir Ahmed’e daima kardeş ve dost diye çağırırdı.
O Yeniden tam bir doğrulukla Çelebi Arif Hazretlerinin müridi olup                                  bütün çocuklarını ve dostlarını o sultanın müridi yaptı.
                                  *
Mevlana Hazretlerini bir derviş rüyada görüp mürit oldu.
Mevlana onun rüyada saçını kesti.

Derviş sabahleyin erkenden rüyasını ulu arkadaşlara anlattı.
Arkadaşlar onu, yeniden mürit olsun diye ve (İşte evvelce gördüğüm rüyanın, bu tabiridir.

Rabbim onu hak etti( (Yusuf suresi 100) ayetini okusun diye Mevlana Hazretlerine götürdüler.

Mevlana Hazretleri dervişi görünce “ Onun saçını daha dün kesmiş, müritliğe kabul etmiştim.
Bu kâfidir “ buyurdu.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:

1.    Mevlana Hazretleri hakkında anlatanlardan gönlü açık olanların zevk aldığını, sevdiğini, yakınlaşmak için çareler aradığını öğrendik.
2.    Rüya yolu ile de Hazreti Mevlana ile görüşebileceğimizi öğrendik.
3.    Kalben bağlanıp ve çalışarak Mevlevi topluluğundan olabileceğimizi öğrendik.

İşte böyle yaren,
Doğru yolda doğrulukla gitmek istersen Tanrı zaman ve mekân kısıtlamasında olmadan bize imkân sunuyor.

Yeter ki sen isteyici ol ve arayış çalışmalarına yardımın geldiğini görür ve tanık olarak emin vaziyete gelirsin.

Bu yolda şüphe, zan, hayal yoktur.
Gerçek vardır ve gerçeği tanıyarak emin olarak yoluna devam edersin.

Yüzleşmekten korkanlar bu yolda bir adım dahi atamazlar.

Gerçeği acısıyla tatlısıyla kabul edeceğini, gerçeği olduğu gibi görmek istediğini yüksek sesle söyle ki iç dünyan da, dış dünyan da senin hangi yolda olduğunu bilsin, ona göre pozisyon alsın.

Sonucu iyi olan bir işten kaçmayacak kadar cesursak bu iş bizim işimizdir.
                                               *
RAVLİ                                            

Popüler Yayınlar