7 Şubat 2012 Salı

ULU ARİF ÇELEBİ VE YER VE DEĞER VE SINIR BİLMEK

Şehrin Emiri e zamanın biricik şahsiyeti olan Toromtay oğlu Çelebi Muhammed Bey, büyük bir toplantı yapmış, Çelebi için de Sema hazırlamıştı.

Amasyalı şeyh Alâeddin ve arkadaşları yalnızlığı gidermek için önceden gelmişlerdi.
Fakat Çelebi’nin heybetinden kimse konuşmaya cesaret edemiyordu.

Önce Kuran, sonra Mesnevi e ondan sonra da gazeller okunup sona erince Şeyh Alâeddin niyaz yoluyla ulu kişilerin faydalanması için bir vaizde bulunmasını Çelebi’den rica edip:

“ Mana pınarları sizin mübarek hanedanınızdan kaynamıştır.
Sizin cömertlikle dolu olan vücudunuz da Tanrı hikmetlerinin kaynağıdır” dedi.

Çelebi de:
“ Şimdi, mana ve marifet beyanına nereden başlayalım.
Kendi hal ve makamlarımızdan mı?
Yoksa sizin hal ve makamınızdan mı?

Eğer ben, kendi hallerimden haber vermeğe kalkarsam siz ve sizin benzerlerinizin orada hiç işi yoktur.
Küçük bir kuş, şerefli olan Hüma (İsmi olan, cismi olmayan kutlu bir kuştur) ile arkadaşlık edemez ve Hümaların hüviyet havasında (En yüksek yerinde) uçamaz.

Eğer senin hal ve mertebeni (Seviyeni) açıklamağa çalışsam, bu, benim hal ve makamıma nispetle pek aşağı düşer ve ölçülemez.

Beni böyle yüksek bir yerden indirmek doğru değildir.
Bizim hallerimiz vesvese e kıyas sahiplerinin kıyısından uzaktır.

ŞİİR:
“ Sen kendince aklından bir kıyas yapmaktasın amma,
Çok, pek çok uzaklara düşmüşsün iyice bak.

Bundan sonra buyurdu ki:

“ Ne büyük bir hata e gaflet!
Sen bizim Mesnevi’yi okuyorsun, onun gidişinde ki sırdan bir gidiş tutamazsın;

O kitabın amaç ve maksadından habersizsin.
Keşke okumasaydın, o kitap seni okusaydı ve o bilmezlikte bizi bilseydin” dedi.
(Mesnevi Cilt 4)

ŞİİR:

“Kendini suçlu ve cahil bil, suçlu ve cahil olarak gör,
Korkmada o ders üstadı senden dersi çalmasın.

Melekler gibi, bizim bilgimiz yok diye söyle de
 “Ancak senin bildirdiğin bilgiyi biliriz” sırrı elini tutsun.
(Mesnevi 3.Cilt 64/1130)

Bunun üzerine kalkıp hemen Sema’ya başladı ve şu rubaiyi söyledi:

“Bizim başımızda, tahammülümüzün üstünde bir aşk vardır.
Şu tuhaf ki bizim yükümüz, bizim merkebimizin tahammülünden daha ağırdır.

Bizim gönül alan sevgilimizin güzelliğinin kendini gösterdiği yerde,
Biz ona layık değiliz amma, o bize layıktır.”

Nihayet Çelebi Hazretleri buradan gittikten sonra, azar-azar, o azizin itibarı hakaretlere dönüştü.
İki defa tekkesine ateş düştü, tamamen yandı.

Onun tarafını tutan cemaatten kısa müddet içinde birisi kalmadı.
Bilgi ve onu yerinde kullanmakla kendini gösteren dostlar, ondan yüz çevirerek Çelebi Hazretlerine yeniden mürit oldular.

O ulu, adamlarıyla beraber öyle yok oldular ki, sanki asla yoktular.

ŞİİR:
“ Ey bilgisine ve işlerine gururlana kimse, tutalım ki sen nazeninsin.
 Fakat kendi haddince, Allah’tan kork, Allah’tan kork, haddinden taşma.

Eğer kendinden daha nazenin (Tanrı’nın sevdiği) birisine çatarsan seni,
Yedi kat yerin dibine sokar.

Yere batma, başlarına taş yağma, bir haykırma ile canlarının alınışını hep bu olaylar, nefsi natıka sahiplerinin (İnsan ruhu sahiplerinin)Tanrı yanındaki yüceliğini bildirmek içindir.

(Birinci olay Karun’a, ikinci Lut kavmine, sonuncu Samud kavminedir)
(Mesnevi 2.Cilt 265/3305-3308)

Gerçi Padişah seninle beraber yerde oturur,
Lakin sen kendini tanı, haddini bil, daha edepli otur.
(Mesnevi 2.Cilt 339-341)




                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Bir kitabın amaç ve maksadını öncelikle bilmemiz, haberdar olmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Kitabı yanlış bilmektense bilmemek daha iyi olduğunu öğrendik.
3.    Kitabı öğrenmekten önce o kitabın sahibi kişiyi öğrenmenin doğru olacağını öğrendik.
4.    Öğretenden ders almamız için kendimizi cahil ve suçlu görerek sıfırlamamız, eski bildiklerimizi değersizleştirmemiz gerektiğini, kendimizi uygun duruma getirmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Bazı şeyleri biliyoruz dersek ders anlatanın çok şeyi anlatmaktan vaz geçtiğini öğrendik.
6.    Kendi sınırlarımızı Tanrı’dan korkarak belirlememiz ve bu sınırları geçmememiz gerektiğini öğrendik.
7.    Bilgimize ve işlerimize gururlanmamız gerektiğini öğrendik.
8.    Kendimizi bilmemiz ve tanımamız gerektiğini öğrendik.
9.    Sınırlarımızı iyi tespit edip aşmamamız gerektiğini öğrendik.
10.                      Terbiyeli oturmamız gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Mesneviyi okumadan önce alt yapı gerekir.
Kendi zannınca, vesveselere dayalı, eski edindiğin bilgileri doğrulamak veya hikâyelerle hoş vakit geçirmek için veya çevrene Mesnevi’yi okudum diye hava atmanın hiçbir değeri yoktur.

Mesnevi’den azami faydalanman için onun ruhundan yararlanmak için yapman gerekenleri Ariflerin menkıbelerini sunuşumuzda incelikle anlattık, anlatmaya devam ediyoruz.

Her ne kadar yazılarla okuyup öğrensek de esas olan Mevlana Hazretlerine ve hanedanına gönülden sevgiyle bağlanmak olduğunu bilmelisin ve anlamalısın.

Söylenmiş sözler manayı açıklamaya gücü yoktur ama hatırlatır ve heveslendirir.
Esas mana, mana kaynağının çıktığı yer olan gönlündedir, kalbindedir canındadır.

Eğer sen canını, kalbini, gönlünü mana kaynağına götüremiyorsan veya orada kabul edilmeyecek bir duruma gelmek için kendini düzeltmiyorsan ancak gevezelik edersin.

Kapı dışında istediğin kadar gevezelik et, bu bir işe yaramaz.
O kapının sana açılması için kendini uygun hale getirmelisin.

Bilen insan susar, konuşan daha öğrenme aşamasındadır.
Tanrı erlerinin sınırları içine ancak terbiyeli olursan izin verirler ise ve girebilirsin.

Davranış bilimlerini ve kişilik bilimini öğrenmemiz gerekir.
Yerimizi ve değerimizi tam bilir, belirlersek ve kabul edersek kişiliğimiz oturmuş demektir.

Kişiliği oturmuş kişi ilerlemeye, yükselmeye kendini hazırlamış demektir.
Böyle bir bilgi sahibi değilsen, deneme yanılma ile zahmetli bir şekilde öğrenirsin.

Tasavvuf alanına giren bir kişinin dini bilgiler edinirken tıbbi bilgiler de edinmesi gerekir.
                                *
Korkma, temiz kalpli oldukça bu alanda farkında olmadan yanlış yapsan da, sınırları geçsen de, edepsizlik yapsan da korunursun.
Çünkü sen daha öğrencisin.

Başına gelen fena hadiseler ise biliyorum, herkesten üstünüm diyenler içindir.
Ben ve ben merkezli davranan, manayı çıkarına göre değiştiren, tam anlamadığı halde anlamış gibi temiz insanları yanlış yönlendirenler içindir.

Mevlana Hazretleri ve hanedanı kendilerine yönelenleri sahiplenmişlerdir, korumuşlardır ve halen korumakta yetkileri ve güçleri vardır.
                                     *
Not: Büyüklenme hastalığına yakalanmamak için dikkatli olmalıyız.
                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar