10 Şubat 2012 Cuma

ULU ARİF ÇELEBİ VE TANRI ERİ KERAMETİ NE MAKSATLA YAPAR

Bir gün Çelebi’nin huzurunda Karahisar-ı Devle (Afyonkarahisar) kalesinin tepesinde sultan Alâeddin Keykubad’ın (Tanrı rahmet etsin) sarayında Sahibi’nin oğulları ile işrette bulunuyorduk.

Gecenin üçte biri geçmişti.
Birdenbire Çelebi kalkıp dışarı çıktı, hiçbir kimse gelmesin buyurdu.

O gece, son derece karanlık, bulanık idi.
Mum ışığı tutmalarına ve bir kimsenin onun hizmeti için dışarı çıkmasına izin vermedi.

Tam bir saat geçti ki, geri dönmedi biz beklemekten aciz kaldık.
Kendimi yitirircesine, elime bir ışık alıp, bir arayıp tarayayım diye dışarıya fırladım.

Bütün köşkleri ve bekçi kulelerini (Pasbanhane) dolaştım, onun ne olduğunu hiç anlamadım.
Hiç anlamadım ki ne oldu?

Çelebi Hazretleri yok diye, emirlere (Beylere) haber verdim.
Burcun şerefesinden (Küngüresinden) aşağı düşmüş veya bir yerde istirahat mı kalmış diye feryat ederek saraydan dışarı koştular.

20-30 insan, ellerinde mumlar ve meşaleler alıp aramağa başladık.
 Birdenbire: “ Ey Polad!
 Ne istiyorsunuz!” diye kulağıma Çelebi’nin narası (sesi) geldi.

Hepimiz sesini duyduk.
Gördüm ki Çelebinin avazı, aşağıdaki kalenin saray damı üstünden geliyor.

Kalenin kapısını açıp yavaş-yavaş aşağı iner görürüz ki, Çelebi Hazretleri, sarayımızın damı üstünde rahatlıkla oturmuş, gülümseyerek:

“ Demek ki siz benim düşüp helak olduğumdan korktun” diyor.
Herkes baş koyup bu kudret ve kuvvet, insanın yeteneği dışındadır, ne mutlu o babaya ki oğlu böyle yapıyor, dedim.

Buyurdu ki:
Tanrı erlerinden birçoğunun halleri olmayacak şeylerdir.

Şundan dolayıdır ki, aciz olan ümmetin acizleri, onların kudreti önünde aşikâr (Görünür, açık) olsun ve kudret sahibinin azameti (Büyüklüğünü) bilip öne acz getireler
(Tanrı’nın iyiliğini ve bağışını elde etmek için acizliklerini itiraf etmeleri için).

Böylelikle Tanrı’nın iyiliğini, yardımını, af ve bağışını davet etmiş olalar.
Bu kadar haller ve kerametler ariflerin oyuncağıdır, zarafetidir.

Çünkü ufacık bir kuş bu dağdan o dağa uçuyor.
Bu tahta parçası akarsu üstünde yüzüyor.

Tertemiz erlerin kuvveti ve kudreti ondadır ki, müridini, onun haberi olmadan Tanrı’ya eriştirir.
Onun işine bir düzen verir, onun dine ve dünyaya dair muratlarını (İsteklerini) elde edilmesi için, onların işlerine hareket vermelerinde ve ceza gününde de onlara Şevkatli bir şefaatçi (aracı) olur.

ŞİİR:
“ Tanrı velilerinin gece, gündüz böyle çabalamaları,
Halkı sıkıntı ve kötülüklerden kurtarmak maksadı içindir.

Halkın işlerini bütünce yerine getiren Kerim-Cevad  (Cömert ve büyük) bu kişiler,
Onları yalnız Tanrı rızası için yaparlar

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı erlerinin kendilerine bağlanmışların din ve dünya isteklerini elde etmesi için yardım ettiğini ve ölüm sonrası hayatta sahip çıktığını ve bunu bağlanmış olanın haberi olmadan yaptığını öğrendik.
2.    Tanrı erlerinin halkın sıkıntılarını gidermek, kötülükten kurtarmak için çalıştıklarını öğrendik.
3.    Tanrı erlerinin olağan üstü hareketleri Tanrı’nın kuvvet ve kudretini yeniden hatırlatmak, göstermek, göz önüne sermek maksadıyla olduğunu, kendilerine saygınlık veya çıkar amacı gütmediklerini öğrendik.  
4.    Mutlu bir babanın evladını büyük ve cömert olması için yetiştirmesi gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Aslında bildiğimiz fakat anlayışımızda silikleşmiş birçok olağanlaşmış kabul ettiğimiz Tanrı kuvvet ve kudretinin kendini gösterdiği sayısız hadiseler yaşarız.

Tanrı velilerinin yaşayarak bize göstermesi ve bizim de bu yaşanmışı size aktararak yeniden düşünmeni ve değerlendirmeni sağlayarak Tanrı’nın kuvvet ve kudretini anlamanı, hayranlık duymanı, hayret vadisinde olgunlaşma sürecini hızlandırmak istememizdir.

Halktan biriysen ve bir veliye bağlanıp onun kulu ve müridi olmamışsan bu yaşanmışları okurken bu olayın içinde bulunmuş olursun ki sıkıntı ve kötülüklerden uzaklaşırsın.
Çünkü o sohbete sende katılarak o topluluktan oluyorsun.

Hele böyle Hak erlerine sevgi ve saygı duyuyorsan din ve dünya işlerin düzene girer, yol göstericin, sevenin, koruyanın veli olur ki ahret hayatında bile yalnız kalmazsın.

Ey yaren;
Bu anlatılanlar emin ol ki doğrudur.
Bu satırları okurken başka bir yaşayışa yaşama ayak basmanın mutluluğunu hissedersin.

Seni tanımıyoruz, bilmiyoruz, üstelik senden bir beklentimiz de yok.
Seni yanlış yönlendirirsek ve bundan kötülük ve sıkıntı çıkarsa, Tanrı tarafından sorumlu tutulup hesap vereceğimi ve karşılığında ceza alacağımı biliyorum.

Eeeeee,

Bizim beklentimiz Tanrı’dandır.
Senin uyanarak kurtuluş yoluna girmen ve bu yolda hareket etmen ancak bizi sevindirir.

Bu okuyuşunu bir sebep bil ve Tanrı yoluna, doğru yola adım at.
Allah işini kolaylar da, üstünden örtüyü kaldırıp, perdeleri kaldırıp aydınlık yolda bizlerden birisi olursun inşallah.
Âmin.
                                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar