9 Şubat 2012 Perşembe

ULU ARİF ÇELEBİ VE ŞARAP VE SARHOŞLUK

Çelebi Polat Bey anlattı:

Başka bir gece, büyük bir zevke dalmıştık.
Saki, kâseyi (kadehi) doldurdu, Çelebi Hazretlerinin mübarek eline verdi.

Buyurdu ki:
“ Bu sucağızdan çok usandım.
Ve sizin düşünceniz odur ki, biz bu şaraptan sarhoşuz, sarhoşluğumuz yalnız üzüm suyu ile olur.
Belki şaraplar bizim canımızın ışığından sarhoşturlar ve halka sarhoşluk bağışlıyorlar.

ŞİİR:
“ Şarap bizden sarhoş oldu,
Biz ondan değil,

Vücudumuz bizden dirildi,
Biz ondan değil.”
(Mesnevi 1.Cilt 1812)

O vakit, şarap kâsesini mübarek başı üzerine döktü.
Biz hepimiz ne olacak diye bekliyorduk.

Sanki o kadehte bir damla su yoktu,
Çünkü kadehteki bütün su onun başında öyle kayboldu ki ıslaklıktan bir eser görülmedi.
Bu garip kerametlerindendir.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı erini şarabın sarhoş edemediğini öğrendik.
2.    Tanrı erinin şarabı sarhoş ettiğini öğrendik.
3.    Tanrı erlerinin vücudunun kendisinden dirilik kazandığını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Yedi velinin nuru olan Ulu Arif Çelebi, kutupların imamıdır.
Kutuplar, erenler zümrelerinin başlarıdır.
                                    *
“ Rindim (Dinin hakikatini ve Hakkın kendini bilenim),
 Kallaşim (Sözünü sakınmayan, gizlemeyen, yüzüne açıkça söyleyenim),
 Apaçık şarap içmedeyim,
Başım bile gitse vazgeçmem, giderse gitsin, buyum işte ben”
(Divan, s. 63, gazel 81, beyit 1253)

“ Şarap bana helaldir,
Çünkü ben Celal nurundanım, Tanrı’nın yolunda işvelerle dolu bir Veled’im ben”
( Divan, s.74, gazel 95, beyit 1468)

“ Sen benim gibi bütün şehirde, gencin, ihtiyarın yanında, apaçık içen şaraba düşkün bir şeyh gördün mü?
Selam verene, al şu kadehi demede, onu sarhoş edip gümüş ve kumaş kaydından kurtarmadayım”
(Divan, s. 156, gazel253, beyit 3188-3189)

“ Aşk meyhanesinde benim gibi sarhoşu kim gördü?
Bütün küpleri devirmiş, başını bağlamış, oturmuş.
Gök tavanıyla yer döşemesini şarapla dolu bir kadeh gibi eline almış”
(Divan, s.573, rubai 114)

“ Ne vakit ramazanın elinden kurtulup da nimetlere kavuşacağım, kebap yiyeceğim, önüme şarap dolu bir bayta koyup meyhanede rintlerle içip duracağım”
( Divan s.599, rubai 323)

Yukarıdaki beyitler Ulu Arif Çelebinin babası Sultan Veled aittir.

Hoş ve güzel olan her şey, aşağılık kişilere delil olmasın, onların eline düşmesin diye Tanrı men etmiştir.

Yoksa şarap içmek, çenk çalmak, güzel sevmek ve sema etmek, seçkin kişilere helaldir, aşağılık kişilere haramdır.

Ulu Arif Çelebi apaçık içmiştir, belki diğerleri de gizli içtiler.
Bunu kendileri ile Tanrı bilir.

Ey yaren,
Bu işi tam kavrayacak duruma gelmeden şarap içmeği mecaz olarak kabul etmelisin.

Tanrı kendinden geçmeyenle halvet etmez.
Şarap bir araçtır ve ifadedir.
Şarap içmek: Kendinden geçmek suretiyle Tanrı’da kendini yok etmek manasına gelir.

Yine Hazreti Mevlana Mesnevisinde bizim şarabımız üzüm suyundan olan şarap değildir demiştir.
                                      *
(Bu açıklamaların ne manaya geldiğini tam anlayamazsın.
Acele etme, uygun olunca sana rüyanda açıklanma yapılacaktır.)
RAVLİ

Popüler Yayınlar