16 Şubat 2012 Perşembe

ULU ARİF ÇELEBİ VE İSA NEFESLİ OLMASI

Aziz dost Şeyh Kerimüddin Kal’ai ki Necmeddin Dizdar’ın yakınlarından idi (Tanrı rahmet etsin) rivayet etti ki:

Emir Necmeddin iyi bostan yapmıştı.
Bostanı yenice uyutmuşlardı.
(Yani köklerini çapalayıp yatırmışlardı.)

Ansızın Çelebi Arif Hazretleri bostanımıza gelerek şeref bağışlamışlardı.
Derhal Necmeddin-i Dizdar ve onun emirleri Kavale kalesinden aşağı koştular, Çelebi Hazretlerini bulup baş koydular.

Büyük sohbetten sonra Arif Çelebi:
“ Kerimüddin bu bostandan dostlar için teberrüken (Uğur sayarak) birkaç hıyar getirmez misin?” diye buyurdu.

Ben de:
“ Hudavendiğar emriniz başım üstüne ama henüz, dünkü gün uyutmuşlardır.
Belki bir aydan sonra, turfanda bir hıyar elde edebilirim” dedim.

Çelebi Arif:
“ Çok söyleme de git getir” diye buyurdu.

Ben de yavaşça dışarı çıktım, bostana girdim.
Bir de baktım ki bir fidanda 4 zarif hıyar var.

Derhal secdeye kapandım, dördünü kesip Çelebi Hazretlerine getirdim.
Orada bulunan ulu kişiler baş koyup hayrette kaldılar.

Çelebi Hazretleri:
“ Bu kadar küçük hıyarlar değil, o tohuma kaçmış sarı hıyarları getir.
Çünkü onun tohumları bana lazımdır.” Dedi.

Tekrar dışarı çıktım.
Bostanda ocaklarda iki büyük tohumlu hıyar buldum.
Alıp Çelebi Hazretlerine getirdim.

Çelebi Hazretleri güldü ve buyurdu ki:
“ Bu hıyarlar Kerimüddin’imizin himmetinden bitti.
Yoksa bu zamanda hıyar nerede?

Tanrı hayırlı dostları için gayb (Görünmeyen âlem) ve yokluk âleminden (Tanrı’dan başka hiçbir şeyin bulunmadığı âlem) yüz binlerce nar ve hıyar vücuda getirir.

Fakat Âdetine göre kullar, bunu istemeli, buna tam bir teveccüh (Yönelip yakınlık durarak hoşlanmalı ve sevgi duymalı) göstermeli ve onun ortaksız olan dergâhına niyaz götürürler, böylelikle istekleri ve arzuları yerine getirilir.             

Nitekim buyurmuştur:

“ O kadar küçük çocuğun nasıl konuşacağı,
Meryem için niyaz ve dert olmuştu”
(Mesnevi 3.Cilt 182/324)

Nitekim buyurdu:

“ Ey gönül,
Ne istersen iste,
Para ve ihsan mevcut ve padişah hazırdır.

Eğer o ay yüzlü ferman buyurmazsa ta gelecek yıla kadar beklemek gerekir.
(Divan-ı Kebir-i Mevlana s.730)

Çelebi emretti; bütün dostlara ve kalede bulunanlara taksim ettiler.
O gün bütün emir çocukları kul ve mürit oldular.

Fakat Necmeddin-i Dizdar:
Vaktinden evvel bu hıyarlar nasıl bitti ve bu ne kuvvet ve ne tasarruftur ki Hak Teâlâ Çelebi Arif’e bağışlamıştır” diye düşüncede kalmıştı.

Onun üstüne Çelebi Hazretleri buyurdu ki:
“ Emir Necmeddin!
Meryem’in hikayesini okumadın mı?
Hurma ağacına dayan, senin üstüne taze hurmalar düşecektir.
(Meryem suresi 25)

O Tanrı taze ve Mutahhare (tertemiz kadın Meryem) için kuru ağaçtan sulu taze meyve vücuda getirmeğe muktedir oluyor.

Eğer öyle bir İsa nefesli için birkaç hıyar peyda eylerse acayip ve garip sayılmaz “ dedi.
Bunun üzerine Emir Necmeddin baş koyup istiğfarda bulundu.

Çelebi Hazretleri oradan hareket ettikten sonra bostanın daha çiçek bile açmadığını gördüler.
Bostanda ancak bir ay sonra taze hıyar oldu.

ŞİİR:
“ Veliler her ne isterse, meydana gelir,
Bütün eşya onların buyruğuna boyun eğer.”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
NEFES
Tanrı erlerinin, Allah adamlarının ayet okuyarak bir kimseye hâsıl olan sevabı vermesidir.

Ayet okunurken veya dua edilirken nefes sahibi kişiden ihtiyacı olan kişiye nur aktarılır.

Bu aktarılma baştaki gözle görülmez.
Ruhtan ruha olan bir geçiştir.

Etkisi yavaş-yavaş başlar ve gittikçe yoğun tesir eder.
İstenilen amaç fazlasıyla olur.

Nefes sahibi ayete yüklenmiş olan nuru o kişinin nefsinde bozdurmadan ruhuna yerleştirir. 

Nefes alan gittikçe iyileşir, rahatlaşır ama bunun o nefesten meydana geldiğini anlamaz, unutur.

Nefesin kıymetini ve etkisini bilen olgun ve uygun kişiden kendisine okumasını ister.

Mesiha nefes: Hazreti İsa gibi nefesinde hayat bulunan, nefesi şifa veren, nefesi tesirli olana denir.


Neler öğrendik:
1.    Tanrı’dan istememiz gerektiğini öğrendik.
2.    Yani o nasıl olsa bilir diye istemekten vazgeçmemeliyiz.
3.    Tanrı’ya yönelmemiz, gitmemiz, yakınlık duymamız, hoşlanmamız ve sevgi duymamız gerektiğini öğrendik.
4.    Arzumuzun Tanrı katından kolayca verilmesi için istememiz gerektiğini öğrendik.
5.    İsa nefesli olan kişinin dünyadaki oluşumlar emrinde ve dediği gibi olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Niye yazdın bu hikâyeyi, niye diyorsun mu?
Bana ne geçmişteki yenen hıyarlardan diyorsun mu?
Parayı verir hıyarı pazardan alırım diyorsun mu?

Yaren,
Yaşamını nasıl kolaylaştıracağının ipuçları bu hikâye üstünden anlayışına veriliyor.
Tanrı ile birlikte nasıl yaşayacağın yolu, arzularına isteklerine kolayca kavuşma yolu gösteriliyor.

Eğer sen bu işaretleri anlamadıysan, gözlerini kapatıp sabah olmadı daha diyorsan veya karanlık bir odada kalmayı ve hayellerinle oyun oynamaya devam etmeği seçiyorsan bu senin bileceğin iştir.

 Üstü örtülmüş, gizlenmiş, saklanmış çeşmeyi açarak bize para ve emek harcamadan gösteriyorlar ve faydalanmamız için sunuyorlar. (Sebil)

Bu çeşmeden kana-kana su içmek varken, sen o çeşmenin süslerini alıp başka bir alana gidiyor o süslerle (Kabartmalarla) oyuncak gibi oynuyorsan ki yanlış yola gidiyorsun demektir.

Hayal ederek ve bu hayalin gerçek olması için harcadığın zamana artık bir son ver de, gerçek yolu tanıyarak ve bu yolda giderek istediklerine kavuş.
Hem kendin faydaya kavuş hem de yakınların kavuşsun.

Fal bakarak, fala baktırarak bir takım ilginçlikler aramak yanlıştır.
Gerçeğe dön ve o hakikat çeşmesinden akan rahmet ve bereketi içerek içine al ve yararlan.

Süslü ve gösterişli kişiler ve süslü elbiselerin içinden söylenen sözler bize fayda vermez. 

Gerçek ve gerçekleşmesi mümkün olan ve bize sunulan imkânsız gözüken fakat olması mümkün örnekleri iyi sahiplenmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar