14 Şubat 2012 Salı

ULU ARİF ÇELEBİ VE ARİF OLMAK


Bu kitabı toplayan rivayet eder ki:
717 (1317) kurban bayramı arifesi günü, Sultaniye şehrinde Şeyh Söhrab-ı Mevlevi’nin zaviyesinde (Tekkesinde) Çelebi Hazretlerinin bendeliğinde (birlikteliğinde) değerli ahbap ve ulu büyüklerle oturmuş, her birimiz bir kitap mütalaasına ve bir işle uğraşmakta idik.

Çelebi Hazretleri de Kayluleye  (Şekerleme için uzanmıştı) ansızın mübarek başını kaldırıp öyle bir nara vurdu ki onun heybetinden olduğumuz yerde kuruyup kaldık.

Yine uyudu.
Orada bulunanlar hayrette kaldılar.

Uykudan uyandıktan sonra bu hakir bendesi baş koydum ve o hali kendisinden sordum.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Buyurdu ki:
“ Mübarek Türbe hazretinin (Yani Konya’daki Mevlana Türbesinin) ziyaretine gitmiştim. 
Nasıreddin Kattani ve Şecaeddin Hannaki (Çanakı!) ki itibarlı dostlarda idi.

Birbirinin yakasını tutup lüzumsuz yere dövüşüyorlardı
Birbiriyle dövüşmekten vazgeçsinler diye üzerlerine bağırdım.

Nihayet birbirinin yakasını bıraktılar.
Beni o yerde iki erkek ve bir salihe (Dindar) kadın gördü.

Derhal bu halis kul yani (Eflaki) o günün tarihini yazdım.
Selametle Lazık (Şimdiki Denizli) şehrine uğramak lazım geldi.

Aziz dost Nasıreddin Kattani’yi orada bulduk.
Çelebi Hazretleri herkesin ortasında ondan;

“ Sizin Şecaaddin Hannaki ile dövüşmenizin hikâyesi nasıl idi” diye ondan sordu.
O aziz baş koyarak şöyle anlattı:

“ Arife günü mübarek türbenin yukarısında durmuştum.
Ansızı Şecaeddin gelip, münasebetsiz bir harekette bulundu.

Ben:
“ Bu hareket layık değildir “ diye ihlâslı kulunuz itiraz eyledim.
Derhal yakama sarıldı, birbirimizi sıkıca yakalamıştık.

Ansızın Sultan-ül Ulema’nın (Mevlana’nın babası) kabrinin ayakucundan Çelebi’nin narası kulağımıza gelip, aklımız gitti.

Biz bunun heybetinden birbirimizi kucaklayıp baş koyduk.
Başka bilmiyorum ne oldu?”

Sonra Çelebi Hazretleri, bu kitabın yazarına bakarak:
“ Hikâyemizi müritlerimize anlat ta, fakirliğimizin derecesinden bir parçacık olsun haberdar olsunlar” buyurdu.

Bu kerametler tarafımdan tamamıyla anlatarak günün tarihini de göstermiş olduk.
Dostlar hep birden memnuniyetler gösterdiler ve gönüllerinde gayb âleminden (Görünmeyen ver ve etkin olan âlem) sonsuz hoşluklar doğdu.

Ondan sonra buyurdu ki:
“ Mevlana’nın kutsal ruhu için olsun, ben asla bu hodnumalığı ((Kendini göstermek) sevmem ve keramet göstermek bana hoş gelmez.

Fakat bazı zamanlar olan bu şeycikler dostları gayıp âlemine ve gaybı bilmeğe teşvik etmek içindir.

Bizim Şeyh Eflaki kerametlerimizi seviyor ve bir yere yazıyor.
Şeyhler bu nevi kerametlere temessül (Ruhun istenilen yere gidip aynı vücutta görünmesi) ve insilahın keşfi (Ruhun vücuttan sıyrılıp çıkması) .
Bu da çeşit, çeşittir.” Buyurdu.

ŞİİR:
“ Arifin hali uyanıkken de budur,
Tanrı Eshab-ı Kehf hakkında “ Onlar uykudadır” dedi bunu inkâr etme.
( KEHF suresi 16)

Onlar, gece gündüz dünya oluşlar ve bulunuşlardan uykudadırlar.
Tanrı’nın elinde evirip çevirdiği kalem gibidir.
Mesnevi 1.Cilt s. 25, 392-393)

O hoş rüyayı uyanıkken de görür,
Onun toprağını sürme gibi gözüne çek.
(Parlaklığın aldatmasından kurtulup daha net görüşün olması için sürme çekilmesi)

İnsan uyanıkken dahi rüyalar görür,
İnsana felekten (göklerden) dahi kapılar açılır.
(Mesnevi 3. Cilt 105/1834)

Uğurla Konya’ya geldiğimiz vakit Neccar oğlu Şeyh Mahmud ve üstadım Erzincanlı Mevlana Nizamüddin (Tanrı ikisine de rahmet etsin) ve Şeyh Muhammed Khadim kızı Kerime Hatun arife günü, Çelebi Arif Hazretlerini, Sultan-ül Ulemanın ayağı ucunda durmuş gördük ve azametli narasını işittik diye şahitlik ettiler.
                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı erlerinin uyuklarken başka bir yere ziyaret edip, orada söz söyleyip geldiklerini öğrendik.
2.    Tanrı erlerinin keramet göstermesinin asıl sebebinin kendini göstererek büyüklenme olmadığını, gaybın tanınmasının gerektiğini öğrendik.
3.    Gayb âlemini bilmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Eshab-ı Kehf hakkında bilgi edinmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Arif olan insanın sessizliğine ve hareketsizliğine baktığımız zaman onun Tanrı’nın elinde olduğunu anlamamız gerektiğini öğrendik.
6.    Vücut olduğu yerde dururken de arifin Tanrı emirlerini yerine getirdiğini öğrendik.


İşte böyle yaren,

Şu anda dünyada yaşarken aynı anda görünmez olan gayb âlemi de hazır olarak var olarak yaşamaktadır.

Her ne oluyorsa önce gayb âleminde olur ve sonra dünyada vücut bularak kendini gösterir.

Tanrı istediği kulunu istediği şekilde kullandığı için ve görünmeyen âlemde yaptığı için biz bunu görür yaşarız ve aklımızla anlayamadığımız için keramet deriz.

Önce anlayamayız fakat böyle hadiseler ışığında oluşan bilgi ile aklımız olabileceğini kabul eder.

Dünyaya bağlanma, ahrete bağlanma, isteklerinin esiri olma, korkularından temizlen, vesveselerden uzaklaş mesajları seni gayb âlemiyle tanıştırmak için hazırlamaktır.

Tanrı’nın bu âlemini tanımadan Tanrı’yı iyi tanıyamazsın.
Tanrı’nın varlığını kabul ederek itaat edersin ama tam iman sahibi olman için arif olman gerekir.
                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar