1 Ocak 2012 Pazar

SULTAN VELED VE 40 TANRIYA HÜKMEDEN TEK TANRI

İlahi Arif Mesnevi han (Mesnevi okuyan ve yorumlayan) Şeyh Sadedin-i Veledi (Tanrı rahmet etsin) rivayet etti ki:

Bir gün, büyük emir İrencin Noyin, Sultan Veled Hazretlerini ziyarete gelmişti.
Ondan:
Bizim bahşiler (Dağ, güneş, ateş, rüzgâr, deniz Vb. gibi doğa gücüne hükmettiğini sanan ayrı-ayrı ismi olan 40 Tanrı’ya inanalar)  dünyanın kırk sahibi olduğunu söylüyorlar ve tam bir itikatla bu mezhebe inanıyorlar.

Acaba onların bu mezhebinin bir hakikat ve hikmeti var mıdır?
Yok mudur? “ diye sordu.

Sultan Veled:
“ Sonunda, o büyük cemaatin sözüne göre:
Bu kırk Tanrı içinde büyük bir Tanrı vardır.
Diğer otuz dokuz Tanrı onun hükmü altındadır ve her biri Tanrılığı ondan alır.

O kırkıncı Tanrı hepsinin hâkimidir ve ondan daha yüksek Tanrı da yoktur.

ŞİİR:
“ Ey yiğit münteha (Varılan en son ) olan Tanrı’ya kadar el elden üstündür.”
(Mesnevi 4.Cilt 465/3162)

Senin, bu otuz dokuz Tanrı’nın muhtaç olduğu Tanrı’ya âşık olman ve onu araman lazımdır.

Kerim olan Tanrı elçileri de o Tanrı’ya ikram etmeyi bildirmek için gelmişlerdir.
Onlar, Tanrı’ya hizmet, itaat ve ibadet etmeyi teşvik ediyorlar.

Onun itaatli kullarının hepsi ona hizmet etmekten mesut olmuş, bir mertebeye ve menzile erişmişlerdir.

Hüküm galibindir.
Doğru hikmet (Gerçeği görebilmek, bilmek ve hareket etmek) de budur “ dedi ve başka bir misal daha verip:

“ Senin kölelerin ve mahiyetin nasıl senin fermanının kulları iseler ve seni kendi efendileri biliyorlarsa, sen de kendi Han’ının kulusun.
O Han da en büyük hakanın hükmü altındadır.

Cezaya çarpılmamaları ve yavaş-yavaş büyük padişahın dergâhına ulaşmaları için bunların her birine vacip (Mecbur) ve doğru olan şey, kendi hâkimlerine itaat etmek ve boyun eğmektir.

Hakikatte bu Tanrıların hepsi, büyük Tanrı’nın iradesi takdir ve tahriki ile çalışır, o büyük Tanrı’nın iradesini yerine getirirler ve hal dili ile:

“ Tanrı her şeyden büyüktür “ der ve en büyük Tanrı olarak onu bilirler.

Bütün nebiler (Tanrı habercileri) ve velilerde (Tanrı’ya bağlı olanlar) o büyük hakanın en yakın kulları ve tuşmalarıdır (söyleyen ve uygulayanlarıdır), halkı ona hizmete davet ederler.

Bunlar onun hakikat künhüne (Esasına, özüne) erişmişlerdir.
Kılıç, mucize, keramet ve yarlık (Dost, sevgili, tanıdık) delillerine maliktirler (Sahiptirler).

Geri kalan mezhep sahiplerinin (Ruh) hastalarının, hatalarla dolu taklitçilerin ayrı-ayrı Tanrı’ları ve itikat edilen (Bir şeyleri) vardır.

Nitekim buyurdu.
ŞİİR:

“ Ey heva ve hevesleri, bir heves uyandıran,
Ey Tanrıları inciten sen! “

O halde bilen ve gören insan, sultanın yakınlarına uyan ve onlarla dostluk eden ve ona göre hayırlı işler ve itaatle meşgul olan ve böylece hakiki sultanın huzuruna yol bulan kimsedir.

Böyle bir insan sultana yakın olur ve maksadına ulaşır.
Nitekim senin has ve yakın adamların, uzakta ve derecesi aşağı olan hizmetçilerine benzemezler.

Çünkü halkın ihtiyaçlarına onlar vasıtasıyla çare bulunur.
Bu, başkalarına müyesser (Kolay) olamaz.

Binaenaleyh (Bundan dolayı) onda peygamberlere ve velilere uyma işi vardır “ buyurdu.

Bunun üzerine Noyin, baş koyup mürit oldu ve:
“ Ben bu soruyu dünyanın bilgin ve hâkimlerinden (Bilginlere ders veren) defalarca sordum.

Hiçbir büyükten senden aldığım gibi parlak bir cevap alamadım.

Hakkın inayeti (İyilik etmesi) ve sizin himmetinizle (Gayret, emek, çalışma, çabalama) İslam dinine yöneldim, onlardan nefret edip Müslüman oldum “ dedi.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı’yı bilmeyen ruh hastalarının, hatalarla dolu taklitçilerin kendilerince uydurdukları ayrı-ayrı Tanrı’ları ve inandıkları (Bir şeyleri) olduğunu öğrendik.
2.    Tanrı elçilerinin gerçek Tanrı’yı anlatmak için geldiklerini öğrendik.
3.    Tanrı’yı bilen ve gören insan , sultanın (Tanrı dostlarının) yakınlarına uyum sağlar ve onlarla dostluk eder ve önerilenlere göre hareket ederek hayırlı işler ve itaatle meşgul olursak, böylece hakiki sultanın (Tanrı'ya)huzuruna yol bulabileceğimizi öğrendik.
4.    Peygamberlere ve velilere uymamız gerektiğini öğrendik.
5.    Tanrı’ya yakın olanın amacına kolayca ulaştığını öğrendik.
6.    Tanrı’nın peygamberler ve veliler ve bunlara yakın olanlar ile halkın ihtiyaçlarını gördüğünü öğrendik.

İşte böyle yaren,

Hayatımızı etkileyen her ne ise kıymetlidir, saygındır, dikkat ve özen isteyendir.
Ama bu etkileyen gücün kendi kendine hareket edemeyeceğini, denge, kontrol ve bir amaca yönelik tasarlanmış ve düzenlenmiş olduğunu anlıyoruz.

Tanrı bu etkenliğin en üstünde olup onun emir ve buyruklarıyla olduğunu, vasıtalı olarak emrinin gereği yapıldığını anlıyoruz.

Bize önerilen Tanrı’ya yakın olan kişilere yaklaşarak ve bağlanarak ve de önerilerini çok dikkatle yaparak Tanrı’ya yaklaşabileceğimizi, huzura varabileceğimizi öğrendik, anladık.

Bir tanrı olduğunu, 40 tane Tanrı olmadığını, insanların sanısı ile isimlendirildiği güçler olduğunu öğrendik, anladık.
                                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar