15 Aralık 2011 Perşembe

ŞEYH SELAHADDİN VE KIZININ DÜĞÜNÜ

Şeyh Selahaddin’in kızı Hediye Hatun’u (Tanrı ondan ve babasından razı olsun) kocaya vermek istedikleri vakit, şeyh Selahaddin’in, kıza verilmesi adet olan çeyiz namına hiçbir şeyi yoktu.

Kız, Mevlana’nın harem dairesinde (Herkesin girmesine izin verilmeyen yer) yaşıyordu.

Büyüyüp buluğa erişince Sultan Veled’le Çelebi Hüsameddin, onu kâtiplerin sultanı ve zamanının ikinci bir İbn-i Bevvabi ve İbn-i Muklayi Hani’nin göz bebeği hattat Mevlana Nizameddin’e vermek istediler.

Fakat çeyizi ve bir serveti olmaması, onları düşündürüyordu.
Bir münasebetle Mevlana’ya arz ettiler.

Mevlana:
“ Gürcü Hatun’un sarayından Usta Hatun’u bana çağırın “ dedi.
Bu Usta Hatun, Veliyye (Kadın veli), bilgin üstat ve sultanların kızlarının hocası idi.

Usta Hatun, Mevlana’nın huzuruna geldiği vakit ona:
“Kızım Gürcü hatun’a git, benden selam söyleve Hediye Hatun’un bu halini anlat da ona yardım etsin.

Emirlerin Hatunları ve kendi kızları gayret etsinler, buna çeyiz hazırlasınlar.
Her biri bu Hediye Hatun’a bir hediye versin ve bu suretle Şeyh Selahaddin’in inayetine mazhar (Yardım ve iyiliğine kavuşsunlar) olsunlar.

O sultanın himmeti (çalışması, gayreti), onların dinlerinin ve dünyalarının koruyucusu olsun “ diye emir verdi.

Bunun üzerine Usta Hatun boynuna zembil astı (Yardım almak için dolaşmak), Tanrı rızası için bir şey istemek üzere padişahın sarayına koştu.

Hudavendiğar’ın selamını onlara söyledi ve meseleyi anlattı.
Bütün kerem sahibi hatunlar saygı ile baş koydular.
Mevlana’nın bu iltifatını canlarına minnet bildi ve onun böyle hayrat (Sevap kazanmak için iyilik) ve hasenat (Güzel iş) delalet eden inayetine teşekkür ettiler.

Cihanın melikesi Gürcü Hatun, hemen kendi hazinedarına emir verdi.
Birkaç takım elbise ve her cinsten birer kat çamaşır hazırladı.

Yirmi süslü küpe, yirmi tane kıymetli yüzük,  inci gerdanlığı,  altın işlemeli külah ve çok nefis yüz örtüleri, kıymetli bilezikler v.s.   topladılar.

Kıymetli halılar ve seccadeler, Gürcü, Şiraz ve Aksaray perdeleri, sini, tepsi, kazan, bakır ve çini kâselerden, havanlardan, şamdanlardan teşekkül eden tam bir mutfak takımı hazırladılar ve böylece herkes derecesine göre bir şey vererek tam bir çeyiz vücuda getirdiler.

Kerem sahiplerinin âdeti olduğu üzere, hepsini Usta Hatun’a teslim ettiler ve sonra sultanın katırlarına yükleyerek Mevlana’nın medresesine getirdiler.

Bu hikâyeyi anlatanlar, şöyle rivayet ettiler:
Sadece yetmiş bin direm-i sultani kıymetinde altın eşya vardı.
Geri kalanı buna göre kıyas et.

Mevlana Hazretleri, son derece sevinç gösterdi.
Şeyh Selahaddin’in gönlü de bundan son derece hoş oldu ve hediye verenlere, Tanrı yanında makbul edilen dualarda bulundu.

Mevlana Hazretleri, bütün çeyizleri ikiye bölmelerini, yarısını Arif Çelebinin annesi Fatma Hatun’a yarısını da Hediye Hatun’a vermelerini emretti.

Çeyizleri hazırladılar ve Hediye Hatun’u Nizameddin-i Hattat’a nikâhladılar.
O günü büyük bir düğün oldu ve hakkı, layık olana verdiler.

Konya halkı, o düğünün büyüklüğünü uzun seneler geçtiği halde hala anlatıyor.
Mevlana o günü şu gazeli söyledi:

ŞİİR:

“ Bu düğün, bize kutlu ve mutlu olsun.
Bu zevc ile zevce (Eşler) daima sütle şeker, şarap ve helva gibi bir birleriyle hoş kaynaşsınlar.

Bizim için bu evlenme, hem yaprağından, hem yemişinden bizi faydalandıran hurma ağacı gibidir.

Bu evlenme, bugün ve yarın cennet hurileri gibi ebediyen saadet yüzü göstersin.

Bu evlenme, hem bu dünyada hem de öteki dünyada Tanrı’nın bir rahmet nişanı ve devler tevki (İçten gelen bir duygu ile teşvik eden bir nişan, alemet, sembol) olsun.

Bu evlenme, ay ve yeşil gökler gibi iyi olsun.

Sustum, çünkü bunun vasfı söze sığmaz.
Çünkü bu düğünün sevinci bizim ruhumuza sinmiştir”

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                     ***
Neler öğrendik:
1.    Şeyh Selahaddin ve kızının dünyalık malla uğraşmadığını öğrendik.
2.    Gelin için gerekli çeyizin hediye olarak geldiğini öğrendik.
3.    Bu evliliği yeryüzündeki ve semadaki sultanların kutladığını öğrendik.
4.    Bu nikâhın sevincini Hazreti Mevlana’nın açıkça ifade ettiğini öğrendik.
5.    Bu nikâhın düğününün sadece dünyada yapılmadığını gökyüzünde de yapıldığını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Yüce Tanrı rıza ile nikâh ile evlenene, ev yapana bir şekilde yardım ettiğini öğrendik, anladık.
                                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar