6 Aralık 2011 Salı

ŞEYH SELAHADDİN KİMDEN ÖĞRENDİ

Dostların kerimlerinden nakledilmiştir ki:

Şeyh Selahaddin hazretleri, gençliğinde Mevlana’ya ulaşıp mürit olmadan önce Seyyid Burhaneddin Muhakkik-i Tirmizi’ye (Tanrı’nın rahmeti onun üzerine olsun) mürit olmuştu ve ona hizmet ederdi, daima onunla düşer kalkardı.

Mevlana Hazretleri Seyyid’in müridi olduğu vakit, o da iradetini (Gönül isteğini) yenileyip Mevlana Hazretlerine mürit oldu ve Seyyid hazretleri (Tanrı ondan razı olsun):

“ Bana, şeyhim Sultan-ül Ulema’dan (Mevlana’nın babasından) iki büyük şey nasip olmuştur:

Biri söz fesahati ( Güzel ve açık konuşma, iyi söz söyleme yeteneği),
Diğeri hal güzelliği (Davranış güzelliği).

Söz fesahatini, Mevlana Celaleddin’e verdim;
Çünkü onun halleri çoktur, buna muhtaç değildir.

Halimi de Şeyh Selahaddin hazretlerine bağışladım.
Çünkü onun hiç söz söylemek hassası (özelliği) yoktur.

Bir takım azgınlar, taşkınlar Şeyh Selahaddin hazretlerini cahillerden ve körlüklerinden ümmiyi (Okuma yazma bilmeyen, kendini geliştirmemiş), âlimden ve Levh-i Mahfuzu (Allah tarafından takdir edilen şeylerin yazılı bulunduğu manevi levha, İlmi ilahi), hafızın yazı tahtasından fark edemezlerdi.

Yine Mevlana Hazretleri dini ilimler elde etmek, kil u kale(Çok konuşma), öğretim ve vazetmekle meşguldü.

Şeyh Selahaddin de Zerkupçu (Aktın yaprak, altın yıldız yapan) dükkânında helalinden para kazanmak ve halini kuvvetlendirmekle uğraşırlardı.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
1.    Seyyid Burhaneddin Muhakkik-i Tirmizi’ye Mevlana Hazretleri ve Şeyh Selahaddin Zerkup’un mürit olduklarını, yani aynı kaynaktan beslendiklerini öğrendik.
2.    Şeyhin aynı zamanda Mevlana Hazretlerine de mürit olarak iki kaynakta birden beslendiğini öğrendik.
3.    Seyyid Burhaneddin Muhakkik-i Tırmızi’nin şeyhe hal ilmini bağışladığını öğrendik.

Halimi bağışlamak:

Çalışmadan, özü-sözü bir olarak kalbe dolan mana, cezbe (Kendinden geçiş) baygınlık, coşkunluk gibi manevi arzuya, isteğe bağlı,

Bir kanuna bir usule, bir düzene bağlı olmayan demektir.  

Halini bağışlamak bu konuda sahip olduğu ilahi sırları o kişinin gözüne bakarak gözden göze nur aktarımı ile verilmiş olduğu manasınadır.
                   
İşte böyle yaren,

Halk bu hali bilmediğinden okula medreseye gitmeyeni cahil sanır.

Mürit olmakla, hizmet etmekle, terbiyeli davranmakla bu şekilde elde edişleri herkes bilmez.

Halk etiketine bakarak hakkında karar verir ki bu cahillerin yaptığı iş olur.

Koç olacak kuzu daima koçun yanına gider.
Kim kimin yanına gidiyorsa bil ki sonunda benzeri olur.
                                        *
RAVLİ                

Popüler Yayınlar